Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/2709 E. 2023/2976 K. 26.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2709
KARAR NO : 2023/2976
KARAR TARİHİ : 26.09.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/415 E., 2022/516 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/109 E., 2021/1176 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.09.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davacı vekili Avukat … geldi. Tebligata rağmen karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 08.05.2010 tarihli “Kontrat No.3” imzalandığını, bu kontratın 5. maddesinde Emsa’nın 1 adet damper için 10.05.2010 tarihinde 7.000,00 TL ödeyeceği, kalan 18.500,00 TL’nin ilkinin damperin tesliminden 30 gün sonra vadeli olmak üzere 2.643,00 TL tutarlı 7 adet seri senedin verileceği, senetlerin en geç damperlerin teslim gününde imalatçıya teslim edileceği, teslimatın gecikmesinde senetlerin ödeme tarihi gecikme günlerin sayısı kadar erteleneceği şeklindeki yükümlülüğü gereğince 7.000,00 TL’nin ödendiğini, yine kontratın teslimat maddesinde damperlerin en geç 15.05.2010 tarihinde teslim edileceği, bu tarihten sonra teslim edilmesi halinde her geciken gün için 250,00 TL tazminat ödeneceği şeklinde davalının yükümlülüğünün bulunduğunu, davalının damperi teslim etmediğini, damperin yapılamaması nedeniyle müvekkilinin her gün 800,00 TL – 1.000,00 TL arasında kaybının bulunduğunu, dışarıdan kamyon kiraladığını, günlük 275,00 TL kira ödediğini, müvekkilinin ödenen 7.000,00 TL ile gecikilen her gün için 250,00 TL olmak üzere 268.750,00 TL gecikme tazminatının tahsili için Bakırköy 4. İcra Müdürlüğünün 2013/2721 esasına kayıtlı olarak icra takibi başlattığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı tarafça süresinde cevap dilekçesi ibraz edilmemiş, ibraz edilen 08.04.2018 tarihli dilekçede özetle; taraflar arasında imzalanan 08.05.2010 tarihli kontrat başlıklı sözleşmenin imha edildiğini, peşinatı ödemeyerek sözleşmeden vazgeçtiğini, davacının müvekkilinin damperde kullanılacak sacı üretip davalıya teslim etmesi gerektiğini, damperin kullanılacağı çekiciyi henüz teslim almadığından davacının talimatıyla atölyede muhafaza edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davada, Bakırköy 4. İcra Müdürlüğünün 2013/3721 Esas sayılı dosyasında davacı tarafça 7.000,00 TL asıl alacak, 268.750,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 275.750,00 TL’nin tahsili istemiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, açılan işbu itirazın iptali davasında ise gecikilen her gün için tazminat ile kiralanan kamyonun bedeli de talep edildiği, bu talebin dava kapsamında görülmesinin mümkün olmadığını, öte yandan, 6098 sayılı Yasa’nın 179/2. maddesinde düzenlenen ifaya ekli cezai şart olup bunun istenebilmesi için sözleşmenin feshedilmemiş olması ya da sözleşmede fesih halinde de ceza koşulu istenebileceğine dair hüküm bulunması gerektiği, tarafların, ifaya eklenen ceza ile asıl borcun zamanında ve belirlenen yerde ifa edilme ihtimalini kuvvetlendirmek istediğinden, cezanın istenebilmesi için alacaklının ifayı talepten vazgeçmemesi gerektiği, davacı tarafça akdin ifası değil bedelin iadesi talep edildiği, bu sebeple de sözleşmedeki cezai şartın talep edilmesinin mümkün olmadığını, bununla birlikte davacı tarafça davalıya 7.000,00 TL ödendiği hususu sabit olup davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Bakırköy 4. İcra Müdürlüğünün 2013/2721 Esas sayılı dosyasında davalının 7.000,00 TL asıl alacak kısmına itirazın iptaline, takibin 7.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin alacak likit olmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eser sözleşmesinde yüklenici-davalının, imal ettiği eserini iş sahibi-davacıya teslim etmek borcu altında olduğunu, teslimin mümkün olabilmesi için eserin tamamlanmış olması gerektiğini, aksi takdirde yapı sahibinin eseri teslim almaktan kaçınabileceğini; borçlunun yerine getirmeyi taahhüt ettiği borcunu hiç veya gereği gibi yerine getirmemesi halinde ödenen paranın geri istenebileceği gibi cezai şartın da onunla birlikte istenebileceğinin TBK’da açık olduğunu; mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğunu; TBK’nın 124. maddesi gereği davalının damperi 10 seneden fazla süre içinde teslim etmemiş olması ile artık iş sahibi için yararının kalmadığını; Yargıtay HGK’nın 2017/3169 E., 2021/948 K. sayılı kararından da görüleceği gibi, borçlunun borca aykırı davranışı hâlinde, alacaklı hem aynen ifayı, hem de kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebileceğini, bu nedenle, burada ceza koşulunun aynen ifaya ilave olarak talep edilebilmesinin olanaklı olduğunu; davalının teslim borcu olan kamyon damperinin hiç teslim edilmediğini; Yargıtay HGK’nın 2017/2245 E., 2021/880 K. sayılı kararının emsal olduğunu; davalının borcunu bildiği, borcun da likit bir alacaktan kaynaklandığını; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 1997/3728 Esas, 1997/3924 Karar sayılı kararının emsal olduğunu, davalı aleyhine %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafın sipariş vermiş olduğu ve avans olarak 7.000,00 TL ödediği damperin davalı tarafından teslim edilmediği, davalı tarafın her ne kadar damperin hazır olduğunu, davacının teslim almaktan imtina ettiğini beyan etmiş ise de, sözleşme gereği damperin tesliminin davalı yükleniciye ait olup, yüklenicinin teslime hazır olduğuna ve teslim alınması konusuna ilişkin dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı, yüklenici tarafından teslim ispat edilemediğinden mahkemece damperin teslim edilmemesi sebebiyle ödenen bedelin iadesine karar verilmiş olmasının yerinde olduğu, sözleşmenin 6. maddesindeki cezanın, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/2. maddesinde düzenlenen ifaya ekli ceza niteliğinde olup, kural olarak sözleşmenin feshi halinde olumlu zarar niteliğindeki ifaya ekli gecikme cezası istenemeyeceği, sözleşmede kararlaştırılan gecikme cezasını isteyebilmesi için fesih halinde de gecikme cezasının isteyebileceğine dair bir düzenleme bulunması gerektiği, sözleşmenin 6. maddesinde bu doğrultuda bir düzenleme bulunmadığı, öte yandan itirazın iptâli davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için İİK’nın 67/II. maddesi gereğince borçlunun itirazında haksız ve alacağın likid olması gerektiği, somut olayda davacı tarafından davalıya avans olarak 7.000,00 TL gönderildiği ve sözleşme gereği damperin teslim edilmediği ihtilafsız olduğuna göre, alacağın likid olduğu ve mahkemece inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği halde talebin reddedilmesi doğru olmadığı belirtilerek davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile, Bakırköy 4. İcra Müdürlüğünün 2013/2721 Esas sayılı dosyasındaki itirazın 7.000,00 TL alacak bakımından iptaliyle takibin bu miktar üzerinden devamına; fazlaya ilişkin talebin reddine; kabul edilen 7.000,00 TL üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı 1.400,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; eser sözleşmesinin hiç ifa edilmemesi sonucu ödenen paranın geri istenebileceği gibi cezai şartın da onunla birlikte istenebileceğinin TBK’da açık olduğunu, davalının teslim borcu olan kamyon damperi hiç teslim edilmediğini, Borçlar Kanununun 158/II. maddesinde ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir denilmek suretiyle ifaya eklişartın düzenlendiğini, bu cezaya, gecikme cezası da dendiğini, anılan hükme göre borçlunun borca aykırı davranışı hâlinde, alacaklı hem aynen ifayı, hem de kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebileceğini, bu nedenle, burada ceza koşulunun aynen ifaya ilave olarak (kümülatif) talep edilebilmesinin olanaklı olduğunu, mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğunu, davalının teslim borcu olan kamyon damperini hiç teslim etmediğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/3169 Esas, 2021948 Karar sayılı kararının da bu yönde olduğunu ileri sürerer, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan avans bedeli ve gecikme cezasının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 maddesi,

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/2. maddesi ve 470 vd. maddeleri,

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle, 6098 sayılı Kanunun 179/2. maddesinde ifaya ekli cezai şartın düzenlendiği, ifaya ekli cezai şartın istenebilmesi için sözleşmenin feshedilmemiş olması ya da sözleşmede fesih halinde de ceza koşulu istenebileceğine dair hüküm bulunması gerektiği, sözleşmenin 6. maddesindeki cezanın 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/2. maddesinde düzenlenen ifaya ekli ceza niteliğinde olduğu, davacının ödenen avans bedelin iadesini de talep ettiği, bu durumda sözleşmenin feshedildiği ve sözleşmenin ifasının talep edilmediği, sözleşmede fesih halinde de gecikme cezasının isteyebileceğine dair bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;

Temyiz eden davacı temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmadığından yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgiliden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.