Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/2700 E. 2023/3160 K. 05.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2700
KARAR NO : 2023/3160
KARAR TARİHİ : 05.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/554 E., 2022/328 K.
DAVA TARİHİ : 13.05.2017
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/348 E., 2019/893 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1-Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı iş sahibi arasında düzenlenen sözleşme kapsamındaki bir kısım işlerin davalı tarafından yerine getirilmesini konu alan 24/11/2016 tarihli sözleşmenin müvekkili ile davalı arasında imzalandığını, ancak davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürerek; dava dışı iş sahibinin davalıdan kaynaklanan nedenlerle müvekkiline ceza düzenlemesi halinde rücu etme hakkı saklı kalmak kaydıyla, sözleşme konusu işin süresinde teslim edilmemesi nedeniyle 39.872,20 TL, iş güvenliği uzmanı bulundurulmaması nedeniyle 19.500,00 TL ve hatalı ölçü verilmesi nedeniyle eksik ve kusurlu işten kaynaklanan 10.627,80 TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2-Davacı vekili 02.11.2017 harçlandırma tarihli dilekçesi ile, dava dışı iş sahibince müvekkilinden tahsil edilen 82.978,78 TL gecikme cezasının da dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı alt yüklenici vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile işin anahtar teslimi şeklinde yapılmasının kararlaştırıldığını, davalının üstlendiği edimin işçilik ile sınırlı olduğunu, malzeme temininin davacının yükümlülüğünde olmasına rağmen istenilen malzemelerin zamanında davacı tarafından temin edilmediğini, davacının onay ve izniyle sipariş verildiğini, davacının sözleşme ile belirlenen ödeme takvimine de uymadığını, ödenmeyen hakediş alacağının olduğunu, değişik tarihlerde ve değişik miktarlarda ödeme yapılmakla birlikte bu ödemelerin de sözleşmeye uygun olmadığını, davacının basiretli tacir gibi davranmadığı için oluştuğu ileri sürülen zararları kabul etmedikleri gibi, oluşmuş zarar var ise bundan davacının sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dışı TUSAŞ ile davacı şirket arasında 01/07/2015 tarihinde “B910 Montaj Binası, B950 Mühendislik Binası, B911 Yapısal Test Binası, B961 Uçuş İşlemleri Hangarı, LC97 Dinamik UPS binası ve B165 Yemekhane Binası’nın anahtar teslim olarak mühendislik, satın alma ve yapım işlerini” konu alan eser sözleşmesinin düzenlendiği, davacının bu sözleşme ile üstlendiği yükümlülüklerin bir kısmının davalı tarafından gerçekleştirilmesi amacıyla 24/11/2016 tarihinde düzenlenen sözleşme ile B165 Binası Alüminyum Kompozit Panel / Silikon Cam Giydirme Cephe Kaplaması Yapım İşleri’nin işçiliğinin anahtar teslimi şeklinde yerine getirilmesini davalının üstlendiği, davalının sözleşmede belirtilen süre içerisinde işleri tamamlayamaması nedeniyle gecikmeye neden olduğu, bilirkişi raporlarında belirtilen 78 günlük gecikmeye karşılık gelen ceza miktarının 39.872,20 TL olduğu, sözleşme uyarınca sahada iş sağlığı ve güvenliği uzmanı bulundurulması gerekirken bu yerine getirilmediği için talep edilebilir ceza miktarının 19.500,00 TL olduğu, bir kısım işlerin eksik ve ayıplı olarak yerine getirilmiş olması nedeniyle oluşan davacı zararının KDV hariç 10.627,80 TL olduğu, belirlenen ceza ve zararların davalıdan tahsili gerekmekle birlikte bilirkişi raporlarında sözü edilen alacak kalemlerinin davalının hakedişlerinden kesinti yapılarak tahsil edildiğinin tespit edildiği, bu haliyle davacının davalıdan tahsili gereken alacağının bulunmadığı, dava dilekçesinde saklı tutulan ve 03/12/2017 tarihli dilekçe ile dava açıldıktan sonra TUSAŞ tarafından davacıdan tahsil edildiği ileri sürülen 82.978,78 TL ceza miktarı yönünden ise, bu alacağın dava dilekçesinde saklı tutulduğu, tam ıslah yapılmadığı için dava dilekçesinde talep edilmeyen bu zarar türünün ıslah dilekçesi ile talep edilmesi mümkün olmadığı gibi, bu miktara ilişkin harç tamamlanmak suretiyle usulüne uygun biçimde açılmış dava da bulunmadığı, bu nedenle dava dilekçesinde saklı tutulduğuna ilişkin beyan dikkate alınarak dava tarihinden sonra TUSAŞ’ın davacıdan tahsil ettiği ileri sürülen 82.978,78 TL ile ilgili talep hakkının saklı tutulması gerektiği gerekçesiyle, asıl dava dilekçesinde talep edilmeyip, sonradan ıslah işlemiyle cezai şart alacağının tahsili talep edilemeyeceği gibi usulüne uygun harç tamamlaması da yapılmadığı için “İdarenin Vera’dan kaynaklanan nedenlerle davacıya ceza düzenlemesi halinde davalıya rücu edilmesine” ilişkin talep hakkının asıl dava dilekçesindeki talep dikkate alınarak saklı tutulmasına, 70.000,00 TL ile ilgili istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, bilirkişi raporunun hukuken kabul edilebilir nitelikte olmadığını, eksik ve hatalı incelemeler içerdiğini, mahkemece karara esas alınan bilirkişi kök raporunda davalı şirketin, müvekkilli şirkete 169.657,49 TL borcu olduğunun tespit edildiği halde ek raporda oluşan zararın 3. hakediş içerisinden mahsup edildiğinin belirtildiğini, müvekilinin cari hesap alacağının dikkate alınmadığını, idarenin davalı şirketten kaynaklı nedenlerle müvekkilinden tahsil ettiği 82.978,78 TL’nin müvekkiline ödenmesi talebine ilişkin usulüne uygun harç tamamlaması yapılmadığı gerekçesinin yanlış olduğunu, saklı tutulmasına karar verilen talebin 10/08/2017 tarihli cevaba cevap dilekçesinde talep edildiğini, harcın da 02/11/2017 tarihinde tamamlama harcı olarak yatırıldığını, ön inceleme duruşmasının 20/11/2017 tarihinde yapıldığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde alacak kalemleri belirtilirken cezai şart hususuna da yer verilerek bu kapsamda talep hakkının ilerde doğması durumuna karşılık haklarının saklı tutulduğunu, cevap dilekçesinin süresinde verilmediğini, cevap verme süresi geçtikten sonra verilen dilekçenin ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiğini ve bu talebe ilişkin harcın da davacı tarafından ikmal edildiğini, alacak kaleminin haksız olması nedeniyle reddi gerekirken mahkemece saklı tutulmasına karar verilmesinin doğru olmadığını, bu alacak kaleminin cezai şart olduğu ve ıslaha konu edilemeyeceği kanaatine varılması halinde de kararda eksik hususların bulunduğunu, dilekçe içeriğinin değil, dilekçenin talep kısmının mahkemece ele alındığını, yine ıslaha konu edilemeyecek bir alacak kalemi olarak kabul edilmesi halinde bunun reddi gerekeceğinden reddedilen miktar üzerinden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle dava dilekçesinde talep edilmeyen alacak kaleminin ıslah yoluyla istenebilmesinin mümkün bulunmadığı ve bu kapsamda harç yatırılmış olsa bile usulüne uygun geçerli bir ıslah olmadığından davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin gerekmediği, bu konuda hakkın saklı tutulmasının sonuca etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle temyiz yoluna başvurmuştur.

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Taraf vekillerince istinaf dilekçelerinde de belirtilen gerekçelerle karar temyiz edilmiş ise de; İlk Derece Mahkemesi ve istinaf mahkemesince yukarıda belirtilen değerlendirmeler usul ve yasaya uygun olduğundan taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden taraflardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.