Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/2692 E. 2023/2477 K. 22.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2692
KARAR NO : 2023/2477
KARAR TARİHİ : 22.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1753 E., 2022/309 K.
DAVA TARİHİ : …
HÜKÜM/KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/331 E., 2020/613 K.

Taraflar arasında alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının içinde yer aldığı … Holding AŞ bünyesindeki tüm şirketlerin her türlü gümrük müşavirliği hizmetlerinin davacı şirket tarafından sürdürüldüğünü, en son 01.01.2010 tarihinden 31.12.2010 tarihine kadar geçerli olmak üzere davalı şirketin de içinde bulunduğu holding bünyesindeki tüm şirketler adına vekaletnameler çıkarılarak davacı şirkete teslim edilmesine rağmen davalının 31.05.2010 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini, 2010 yılı Mart-Mayıs aylarına ilişkin sehven asgari ücretin altında hesaplama yapıldığından müşavirlik ücret farkına ilişkin fatura bedellerinin ve cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacağının ödenmediğini, ayrıca sözleşmenin haksız feshinden kaynaklı kazanç kaybı alacağının bulunduğunu ileri sürerek, 16.10.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle 52.029,74 TL asgari ücret fark faturaları alacağının, 290.160,65 TL hizmet ilişkisine dayalı faturalardan ve dekontlardan doğan bakiye alacağının, 49.229,16 TL sözleşmenin uygun olmayan zamanda ve süresinden önce haksız feshedilmesi nedeniyle bakiye 7 aylık süreye ilişkin müvekkilinin kazanç kaybından doğan alacağın sözleşmenin feshedildiği tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında herhangi bir hizmet sözleşmesi olmadığını, gümrükte yapılması gereken bir iş söz konusu olduğunda vekaletnamelere dayalı olarak davacının gümrük işlemlerini yaptığını, davacının yaptığı her bir gümrük işlemi için fatura düzenleyerek yaptığı gümrük işinin karşılığını aldığını, cari hesaptan sadece 21.140,71 TL alacağının kaldığını, bu miktar dışında müvekkili şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığını, asgari ücret tarifesine uymanın müvekkili davalı şirkete ait kanuni bir zorunluluk olmayıp davacıya ait meslek mensuplarını ilgilendiren bir durum olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
1. Davacı tarafın asgari ücret fark alacağı talebi yönünden; davalı şirket tarafından davacı şirkete gümrük müşavirliği ile ilgili temsil yetkisi verildiği, vekaletnamenin başlangıç tarihinin 01.01.2010, bitiş tarihinin 31.12.2010 olduğu, gümrük müşavirliği hizmetinin ne şekilde ücretlendirileceği ile ilgili olarak taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşmenin bulunmadığı, asgari ücret uygulaması ile ilgili olarak davalının davacı tarafından bilgilendirildiğine ve asgari ücretin altında iş yapılmayacağına dair bildirimde bulunduğuna dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve genelgelere göre asgari ücret uygulamalarında gümrük idaresi bakımından esas sorumlu olanın gümrük müşavirleri olduğu, sözleşmenin feshinden sonra talep edilen ve davalı tarafın mutabakatı alınmadan sehven gerekçesi ile TTK’nın 23 ncü maddesi yönünden kesinleşmiş faturalar için fark faturası düzenlenmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle talebin reddine,

2. Hizmet ilişkisine dayalı bakiye alacak talebi yönünden; fatura ve dekontlardan kaynaklanan davacı alacaklarına karşılık davalı tarafından çeşitli tarihlerde ve miktarlarda ödemeler yapıldığı, buna ilişkin tarafların arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu, davalı şirketin ticari defter ve belgelerine göre 31.12.2010 tarihi itibariyle 10.097,76 TL davacıya borç kaydının bulunduğu, davalı şirketin cevap dilekçesinde 21.140,71 TL borçlu olduklarını beyan ettiği, davacı taraf faturalardan ve dekontlardan doğan 290.160,65 TL bakiye alacağının tahsilini talep etmiş ise de, tarafların ticari defter ve belgeleri, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının bu miktar alacağını ispat edemediği gerekçesiyle talebin kısmen kabulü ile 21.140,71 TL cari hesap alacağının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,

3. Kazanç kaybı talebi yönünden; taraflar arasında birbirini takip eden vekaletler ile müşavirlik hizmetinin verildiği, vekalet hizmetinin 31.12.2010 tarihine kadar devam edeceğinin davacı tarafından düşünüldüğü, ancak bu tarihinden 7 ay öncesinde sözleşmenin feshedilmiş olmasının TBK’nın 512 nci maddesi kapsamında münasip olmayan zamanda fesih olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle talebin kabulü ile 49.229,16 TL kazanç kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama sırasında müvekkilinin fatura ve dekontlardan doğan bir kısım alacaklarının davalı tarafından, davalının da içinde bulunduğu grup şirketlerinden olan dava dışı … Demir Çelik A.Ş. ye müvekkilinin muvafakati ve bilgisi olmadan virman yoluyla devredildiğini, bu nedenle davalı defterlerinde bakiye alacağın eksik göründüğünü, müvekkili ile dava dışı şirket arasında görülmekte davanın neticesi beklenmeden ve davalı ticari defterlerindeki kayıtlar doğru kabul edilerek hukuka aykırı şekilde karar verildiğini, tam ıslah dilekçesi her bir fatura ve dekontun tarih ve miktarlarını gösterir listenin sunulduğunu, davalının ticari defter ve kayıtları incelenerek bakiye alacağın tespit edilmesi gerektiğini, fatura ve dekontlara davalının herhangi bir itirazının da bulunmadığını, müvekkilinin asgari ücret fark faturalarından doğan alacakların ödenmesi gerektiğini, fark faturası ile ilgili bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, ayrıca hükmedilen kazanç kaybı tazminatına ilişkin faizin başlangıcının ihtarnamenin tebliğ tarihi olması gerektiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazanç kaybı yönünden tesis edilen hükmün hatalı olduğunu, müvekkili şirketin vekaletname süresince ya da sonraki döneme ilişkin olarak davacıya herhangi bir taahhütte bulunmadığını, aralarındaki ilişkinen sadece vekalete istinaden yürütüldüğünü, aralarında herhangi bir sözleşme ilişki bulunmadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafça tutulan ticari defterlerin lehine delil vasfı bulunmadığı, davalı tarafından tutulan ticari defterlerin lehine delil vasfının bulunduğu, taraflar arasında vekalet dışında ayrı bir yazılı sözleşme bulunmadığı, fark faturalarının davalı defterinde kayıtlı olmadığı, söz konusu faturaların davacıya iade edilmiş olduğu, iptal nedeniyle davacının defterinde de kayıtlı olmadığı, davacının defterlerine dahi işlemediği fiyat farkı bedellerinin sözleşmenin sonlandırılmasından 6 ay sonra talep etmesinin ayrıca iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı, davacı tarafça bakiye alacağının davalı tarafından dava dışı şirket hesabına virman yoluyla devredildiği ve davalı defterlerinde eksik göründüğü iddiası dilekçeler aşamasında ileri sürülmediği gibi davalının da bu yönde bir savunma getirmediği, davacı tarafın bu konudaki iddialarının aynı konu kapsamında açtığı diğer davalarda ileri sürüldüğü, davalının 2010 yılına ait ticari defterlerinde, davacıya 31.12.2010 tarihi itibariyle cari hesap bakiyesinin 10.097,76 TL olarak görüldüğü, ancak davalının cari hesap bakiyesi konusunda 21.140,71 TL’lik kısmı kabul ettiği, faturalardan ve dekontlardan doğan bakiye cari hesap bakiyesi ile ilgili de ispat vasıtası getirilemediği, sözleşmenin sona ermesinden 7 ay öncesinde davalı tarafça feshedilmiş olmasının TBK’nın 512 nci maddesi kapsamında münasip olmayan zamanda fesih olarak kabul edilmesi gerektiği, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri temyiz nedeni olarak ileri sürmüş, ilaveten bölge adliye mahkemesi kararının gerekçeli karar gibi gözükse de hakikatte herhangi bir gerekçe içermediğini, taraflar arasındaki ilişkinin yalnızca vekalet ilişkisi olmadığını, fatura ve dekontlardan dolayı müvekkil alacağının bulunduğunun tam ıslah dilekçesinde izah ve talep edildiğini, bu iddianın yalnız istinaf aşamasında ileri sürüldüğüne ilişkin hatalı bir tespit yapıldığını, bilirkişi raporlarına itiraz dilekçelerinde virman işlemine karşı savunma getirildiğini, cari hesap bakiyesi ile ilgili tam ıslah dilekçesinde fatura ve dekontların listesini sunduklarını, davalının defter ve kayıtlarına delil olarak dayandıklarının gözden kaçırıldığını, yalnızca dava dosyası üzeride inceleme yapılmış olmasının hukuka aykırı olduğunu beyanda kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki gümrük müşavirliği hizmet sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshedildiği iddiasına dayalı kazanç kaybı ve alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.