Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/2683 E. 2023/2867 K. 20.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2683
KARAR NO : 2023/2867
KARAR TARİHİ : 20.09.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/988 E., 2022/776 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/40 E., 2018/451 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı yüklenici vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddinse karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı yüklenici vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arsa sahipleri arasında Yalova …. Noterliğinde akdedilen 27/07/2001 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile gayrimenkul üzerinde yarım bırakılmış inşaatın tamamlanması konusunda anlaşıldığını, müvekkilinin edimlerini yerine getirerek bir kısım daireleri teslim aldığını, ancak sözleşmenin ikinci maddesinde arka cepheden arsa sahiplerinin uygun göreceği bir dairenin %50 hissesinin yükleniciye verileceği kararlaştırılmasına rağmen bu edimin yerine getirilmediğini belirterek, anılan dairenin %50 hissesinin tapusunun iptali ile davacı adına tescilini, mümkün olmaması halinde dairenin 1/2’sinin rayiç değeri olan 300.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı arsa sahipleri vekili cevap dilekçesinde; 28.09.2006 tarihinde dava konusu yapıya iskan ruhsatı aldığını, teslim alınmadan önce binada pek çok ayıplı ve eksik işler bulunduğunu, bunların müvekkilleri tarafından giderildiğini, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğundan davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, müvekkillerinin 46 aylık gecikme tazminatı talep hakkı bulunduğunu, yine …’a ait dava konusu binanın karşısındaki binada kiracı olarak bulunduğu dönemde 49.700,00 TL ödenmemiş kira borcu bulunduğunu, davacının eksik bıraktığı kısımların 38.846,00 TL bedelle tamamlandığını, sözleşmede belirtilen kalitede malzeme kullanılmadığını, bu hususlarla ilgili takas ve mahsup talebinde bulunduklarını, diğer yandan yükleniciye verilmesi kararlaştırılan birinci kat arka 7 numaralı dairenin işin tam ve zamanında bitirilmemiş olması dolayısıyla hapis hakkı kullanılarak 11.10.2010 tarihinde dava dışı …’a 148.000,00 TL bedelle satıldığını, dava konusu dairenin yarısının 300.000,00 TL olmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın öncelikle zamanaşımı yönünden aksi halde esastan reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.Yerel mahkemece verilen 08/02/2017 tarih, 2015/10 Esas ve 2017/69 Karar sayılı kararla, davanın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, davaya konu dairenin bulunduğu apartmanın yapı kullanma izin belgesinin 28/09/2006 tarihinde alındığı, inşaatın 28/09/2006 tarihinde alınan iskan ruhsatına göre teslim edildiğine göre Borçlar Kanunu’nun 147/6 maddesinde düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süresinin iskanın alınış tarihinden itibaren başladığı, eldeki davanın ise 13/01/2015 tarihinde zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle, Borçlar Kanunu’nun 147/6 maddesi gözönüne alınarak davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

2.Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi Dairesinin 16/11/2017 tarih, 2017/531 Esas ve 2017/788 Karar sayılı kararı ile, eser sözleşmesinde zamanaşımı süresinin yasadaki istisnalar dışında taşınmaz yapılar için beş yıl olarak öngörüldüğü, ancak borç ikrarı halinde zamanaşımı süresinin 10 yıl olarak düzenlendiği, zaman bakımından somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı BK’nun 133/1. maddesi uyarınca borç ikrarının zamanaşımını keseceği, aynı kanunun 135/1. maddesi uyarınca zamanaşımı kesilince kesilme tarihinden itibaren yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı, 2. bendi uyarınca da borç bir senetle ikrar edilmiş ise yeni müddetin daima 10 sene olacağı, somut olayda tarafların karşılıklı ihtarlarıyla davacı yükleniciye sözleşme gereği diğer bir kısım bağımsız bölümlerin eksik ve ayıplı işler nedeniyle devredilmediği kabul ve ikrar edilmiş olmakla zamanaşımı süresinin 10 yıl olarak kabulünün zorunlu olduğu, zamanaşımının teslimin yapıldığı 28.09.2006 tarihinde başladığı, tarafların karşılıklı ihtarı sonucunda Temmuz 2009 tarihinde kesilerek yeniden 10 yıllık ikinci bir sürenin işlemeye başladığı, 13.01.2015 olan dava tarihine göre zamanaşımı süresinin dolmadığı, mahkemece zamanaşımı süresinin beş yıl olarak kabulüyle davanın zamanaşımından reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, dava değerine göre yatırılması gereken dava harcı davacıya tamamlattırılarak taraf iddia ve savunmaları değerlendirilmek suretiyle davanın esası hakkında inceleme yapılıp karar verilmesi için kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

3.Kaldırma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde; İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki ihtarnamelerde karşılıklı borçların ikrarı ile zamanaşımı süresinin yeniden başladığı, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde tarafların borcunun birbirinin karşılığı olduğu, bir tarafın alacağı zamanaşımına uğramamışsa diğer tarafın borcunun zamanaşımına uğradığı iddiasının dürüstlük kuralına uymayacağı, davacı vekilinin, davalının kira tazminatı ve eksik iş alacağının zamanşımına uğradığı yönündeki iddialarına itibar edilmeyerek bilirkişi raporundaki hesaplamaların hükme esas alındığı, davalı tarafın davacıdan 253.080,00 TL kira tazminatı ile 144.255,00 TL eksik işler bedeli alacağı olmak üzere toplam 397.335,00 TL alacağının olduğu, davacının davalıdan alacağının ise 300.000,00 TL olduğu, süresinde yapılan takas mahsup talebi nedeniyle davacının davalıdan talep edeceği bir miktarın bulunmadığı gerekçesiyle, davalı tarafın takas mahsup def’i de gözetilerek davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı yüklenici vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı yüklenici vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemenin ilkeyi yanlış yorumlayarak hüküm kurduğunu, binanın iskan alınarak davalılara teslim edildiğini, davalıların tasarrufta bulunduğunu, ihtarnamelerin hiçbirinde davalıların kira tazminatı talebinin kabul edilmediğini, davalılarca 5 yılılk zamanaşımı süresinde kira tazminatı nedeniyle hiçbir hukuki işlem yapılmadığını, davalının kira tazminatı talebine karşı zamanaşımına def’inde bulunduklarını, zamanaşımı def’inin yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğini, karşı tarafın iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı talebi yoksa bu def’ilerin kabulü gerektiğini, mahkemenin hükmüne esas aldığı davacının zamanaşımı dolmadıysa davalınınki de dolmamıştır fikrine katılmanın mümkün olmadığıını ileri sürerek hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ilk derece mahkemesince yapılan değerlendirmenin ve süresinde yapılan mahsup talebi nedeniyle davacının davalıdan talep edeceği bir miktarın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine kararının yerinde olduğu, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde teslim tarihinin iskanın alındığı 28/06/2006 tarihi olarak belirtildiği, son alınan bilirkişi raporunda bu tarihe dek kira tazminatı hesabı yapılarak hükme esas alınan meblağın bulunduğu, istinaf dilekçesinde raporda belirlenen bu eksik ve ayıplı işler bedeli ile gecikme tazminatı miktarlarına ve hesaplamalarına açık itirazda bulunulmadığı, mahkemece davacı tarafça davalıların mahsup savunmasına karşı ileri sürülen zamanaşımı def’inin yerinde görülmemesinin ve davalıların mahsup savunması doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı yüklenici vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı yüklenici vekili temyiz dilekçesinde; yerel mahkemenin ilkeyi yanlış yorumlayarak hüküm kurduğunu, binanın iskan alınarak davalılara teslim edildiğini, davalıların tasarrufta bulunduğunu, ihtarnamelerin hiçbirinde davalıların kira tazminatı talebinin kabul edilmediğini, davalılarca 5 yılılk zamanaşımı süresinde kira tazminatı nedeniyle hiçbir hukuki işlem yapılmadığını, davalının kira tazminatı talebine karşı zamanaşımına def’inde bulunduklarını, zamanaşımı def’inin yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğini, karşı tarafın iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı talebi yoksa bu def’ilerin kabulü gerektiğini, mahkemenin hükmüne esas aldığı davacının zamanaşımı dolmadıysa davalınınki de dolmamıştır fikrine katılmanın mümkün olmadığıını ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat yapımı sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk sinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 818 sayılı Borçlar Kanununun 355 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle taraflar arasında karşılıklı olarak keşide edilen ihtarnamelerde yüklenici tarafça eksik ve ayıplı işlerin varlığı ikrar edildiğinden her ne kadar daha önceki bir tarihte yapı kullanma izin belgesi alınmış olsa da, arsa sahiplerinin eksik ve ayıplı ifayı kabule zorlanmasının mümkün bulunmadığından açıkça kira tazminatı talebi ikrar edilmemişse de diğer taleplerin yanında kira tazminatı talebi bakımından da zamanaşımının kesildiğinin kabulünde zorunluluk bulunmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı yüklenici vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple ;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20/09/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.