Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/2674 E. 2023/2974 K. 26.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2674
KARAR NO : 2023/2974
KARAR TARİHİ : 26.09.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/59 E., 2022/174 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.09.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat …’un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı vekili dilekçesinde özetle; davacının TOKİ kurumundan Hakkari Merkez ve Çukurca’da birer adet İlçe Jandarma Komutanlığı Binası, Durankaya’da bir adet Bölük Komutanlığı Binası ve altyapı, çevre düzenlemesi inşaatı işlerini 21.04.2010 tarihinde imzalayarak aldığını, müvekkilinin sözleşmedeki taahhüt işlerini 12.07.2010 tarihli Taşeronluk Sözleşmesi ile …. Yapı Elemanları Ltd. Şti.’ye verdiğini, 19.10.2011 tarihinde Çukurca şantiyesinin PKK terör örgütünün saldırısına uğradığını, yapılan binaların hasar gördüğünü, Haziran 2012 tarihinde şirkete ait … plakalı araçla akşam üzeri Çukurca şantiyesinden dönüşte seyir halinde iken Çukurca ile Geçimli arasına geldiğinde kimliği belirsiz silahlı dört kişi tarafından aracın durdurulduğunu, şirket yetkilisi olduğunun anlaşılması üzerine de boş bir bonoya kaşe bastırılarak ve imzalatılarak bononun elinden alındığını, bononun tarih, vade, miktar ve yetki kısımlarının tamamının boş olduğunu, … isimli şahıs lehtar gösterilerek Hakkari İcra Müdürlüğünün 2012/3414 sayılı dosyası ile 2.706.084,73 TL ödeme emrinin gönderildiğini, müvekkil ile davalı arasında hiçbir hukuki ve ticari bağ bulunmadığını ileri sürerek, haksız bir şekilde cebir kullanılarak ele geçirilen bononun iptaline, müvekkile İstanbul Anadolu İcra Dairelerinde takip yapılması halinde yapılacak takibin iptaline, davalıya dava konusu bono münasebetiyle 2.500.000,00 TL ve ferileri için borçlu bulunulmadığının tespitine, icra takibi yapılması durumunda haksız ve kötü niyetli takip münasebeti ile davalının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı vekili 23.11.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını tamamen ıslah ederek senedin taraflar arasında ekonomik ve ticari ilişki bulunmaması sebebiyle bononun bedelsizliğine dayandırdıklarını beyan etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının davacı şirketin sahibi …’nu, … isimli şahıs vasıtasıyla tanıdığını, …’nun Hakkari’li olduğunu, … unvanlı şirketin sahibi olduğunu, davacının işlerinde taşeron olarak çalıştığını, . …’nun müvekkili ve abisi …’ü iş yapma konusunda ikna ettiğini ve anlaştıklarını, anlaşmaya göre hakkedişlerin %30’unu Dekan Şirketinin alacağını, %70’ini ise müvekkil, abisi ve …’e ait olacağını, davacının hakkedişlerin %70’ini ödemediğini, Nisan 2012 ayında müvekkilin abisi … ve … ile …’ın davacıdan alacağını almak için İstanbul’a gittiklerini, davacının yazıhanesinde dava konusu bononun verildiğini, bononun ödenmemesi üzerine icra takibi yapıldığını ileri sürerek davanın reddine, davacının tazminat ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili ıslaha cevap dilekçesinde özetle; talebin davanın tamamen ıslahı olduğu, davacı tarafın 30.11.2016 tarihine kadar yeni bir dava dilekçesi vermesi gerektiğini, ancak verilmiş böyle bir dava dilekçesi olmaması sebebi ile davaya hiç ıslah yapılmamış gibi devam edilmesi ve karara bağlanması gerektiği, bu durumda senedin elinden zorla çıktığı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.04.2017 tarihli ve 2015/361 Esas, 2017/364 Karar sayılı kararı ile taraflar arasında akdedilen 12.07.2010 tarihli ana sözleşme imzalandığı, mutabakat gereği 22.05.2012’den itibaren Hakkari Merkez ve Çukurca’da birer adet Jandarma Komutanlık binaları ile Durankaya Bölük Komutanlığı alt yapı ve çevre düzenlemesi inşaatı işinde Toki tarafından bu tarihten sonra kalan ve gelecek olan %16,50 ihale bedelinin, yapılan fazla işler neticesinde oluşan tüm mukayeseler ve fiyat farklarının, ferileri ile birlikte yapılacak hakedişler sonucu elde edilecek nakdin tamamının Dekan İnşaat tarafından tamamıyla kesintisiz olarak … İnşaat’ın banka hesabına aktarılacağı, mutabık kalımın miktarın ihaleden kalan bugünden sonraki imalatlar bedeli, fiyat farkı ve mukayese bedelleri olmakla beraber Dekan İnşaat’ın … İnşaat’a aktaracağı nakidin 2.900.000,00 TL’den düşük olmayacağı, 2.900.000,00 TL’nin altında kalırsa eksik olan kısmın Dekan İnşat tarafından karşılanacağı, bu protokolün imzalandığı tarihten itibaren gerek Dekan İnşaat adına ve gerekse … İnşaat adına doğmuş ve doğacak tüm SSK borçlarının … İnşaat tarafından ödeneceği, ayrıca Toki tarafından kesilen damga vergisi, stopaj ve KDV tevkifatının, Tokinin föyündeki kesintilerin aynen … İnşaatın hesabından düşürüleceği, yapılacak olan işlerin … İnşaat tarafından TOKİ tarafından kabul görecek şekilde eksiksiz olarak teslim edileceği, yapılan bu protokol gereği … İnşaatın yapılacak işlerin tamamını tam ve eksiksiz olarak 12.07.2010 tarihli ana sözleşmede belirtilen şekil ve şartlarda yaparak en geç 04.09.2012 tarihinde TOKİ’ye teslim edeceği, mücbir sebeplerden, yasaların tanıdığı mücbir sebepler ve ayrıca varsa bir projenin zamanında teslim edilmemesi nedeni ile bir aksaklık yaşanırsa Toki’nin sağlayacağı ek sürenin aynı şekilde … İnşaata verileceği, bu iş … İnşaat tarafından zamanında yapılmadığı takdirde iş bu protokolün hükümlerinin hükümsüz olacağı ve protokolün Dekan İnşaat tarafından tek taraflı olarak fesih edilebileceği, protokolün hükümsüz sayılarak feshi halinde … İnşaat’ın Dekan İnşattan bu işle ilgili olarak yapılmış ve yapılacak imalatlarla ilgili hiçbir hak ve talepte bulunmayacağı, ayrıca bu işle ilgili olarak iş bu protokol tarihinden itibaren üretim yapılmadığı takdirde … İnşaat’ın Dekan İnşaattan herhangi bir kıymetli evrak, nakit ve avans talebinde bulunulmayacağı, bu sözleşme gereği Dekan İnşaat’ın Toki tarafından ödenecek tüm paraların eksiksiz, zamanında … İnşaat’a ödememesi halinde ve taahhüdünü yerine getirmemesi durumunda … İnşaat’ın yaptığı imalatlarla ilgili olarak hak ve alacaklarını almak için yasal yollara başvurma hakkına sahip olduğu kararlaştırıldığı, buna göre … Ltd. Şti.’nin 6.300.000,00 TL tutarlı işinin yapılan ve yapılmayan miktarları göz önüne alındığında, 22.05.2012 tarihli “Protokol” gereği yapılmayan iş tutarı 6.300.000,00 TL x %16,50 = 1.039.500,00 TL olup, yapılan iş tutarı ise; (6.300.000,00 TL – 1.039.500,00 TL) = 5.260.500,00 TL olduğu, buna göre işin bitirilmesi için gereken tutar, taraflar arasındaki sözleşmeler ve protokol kapsamında; 5.260.500,00 TL + 2.900.000,00 TL = 8.160.500,00 TL olduğu, ayrıca, 22.05.2012 tarihli “Protokol” ile; protokolün imzalandığı tarihten itibaren gerek Dekan İnşaat adına ve gerekse … İnşaat adına doğmuş ve doğacak tüm SSK borçlarının … İnşaat tarafından ödeneceği, ayrıca Toki tarafından kesilen Damga Vergisi, stopaj ve KDV tevkifatının, TOKİ’nin föyündeki kesintilerin aynen … İnşaatın hesabından düşürüleceği kararlaştırıldığı, … Ltd. Şti.’nin hakediş alacağı olarak tespit edilen 8.160.500,00 TL tutarından Toki tarafından kesilen Damga Vergisi, stopaj ve KDV tevkifatı dahil kesintiler aynen … Ltd. Şti. alacağından düşülmesi gereceği, T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca gönderilmiş bulunan 13.07.2016 tarih ve 19383 sayılı yazı eki “Hakediş Ödemeleri Takip Tablosu ve “Müteahhit İstihkak ve Avans Ödemeleri Takip Föyü’nün tetkikinden 1.130.983,29 TL … Ltd. Şti. alacağından sözleşme gereği kesinti yapılması gerekmekte olup, taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince davacının … Ltd. Şti.’ye ödemesi gereken toplam tutar; 5.260.500,00 TL + 2.900.000,00 TL = 8.160.500,00 TL olarak tespit edildiğinden, kesintiler düşüldüğünde davacı dışı … Ltd. Şti.’nin kalan hakediş alacak tutarının 7.029.516,71 TL olduğu, davacının, dava dışı … Şirketine 6.928.800,00 TL ödeme yaptığı, bu tespitlere göre davacının dava dışı … Şirketine kalan borç tutarının 7.029.516,71 TL – 6.928.800,00 TL = 100.716,71 TL olduğu, bu farkın iş tutarının tamamı içindeki oranı (100.716.71 TL x 100/8.160.500,00 TL) %1,23 olup, dava konusu edilen senet alacağı miktarına göre küçük bir tutar olduğu, dolayısıyla bu iş kapsamında taraflar arasında senet bedeli kadar bir iş ilişkisi ve borç bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı belirtilerek davanın kabulü ile İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğünün 2013/4821 Esas sayılı takip dosyası ve dayanağı senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 18.04.2019 tarihli ve 2018/3892 Esas, 2019/1890 Karar sayılı kararıyla; davacının dava dilekçesinde, bedelsizlik nedeni olarak senedin tehdit ve zorla alındığını iddia ettiği, verdiği ıslah dilekçesi ile de talebini iş yapılmaması ve alacaklı ile hukuki ilişki bulunmaması nedeni ile bedelsizlik iddiasına dönüştürdüğü, bu durumun, dava sebebinin tamamen değiştirilmesi olup davanın tamamen ıslahı niteliğinde olduğu, anılan madde hükmünce bu halde, bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi verilmesinin zorunlu olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 94/1. maddesi gereğince kanunda belirlenen sürelerin kesin olması nedeni ile bu sürelerin arttırılması ya da azaltılmasının mümkün olmadığı fakat kanunda bir haftalık kesin süre belirlenmiş olsa da mahkemece davacıya açıkça iki haftalık süre verilmesi nedeni ile davacının hakim tarafından iki haftalık süre verilerek yanıltılmış olacağı ve bu durumun hak ihlali sonucunu doğurabileceği dikkate alındığında sürenin iki hafta olduğunun kabulünün gerektiği, ancak davacının iki haftalık sürenin geçmesine rağmen davanın tamamen ıslah edilmesi için yeni dava dilekçesini vermemiş bunun nedeni olarak da kardeşinin ölümünü ve cenaze işlemlerinin yürütülmesi nedenlerini ileri sürdüğü, davacının vekilinin bu talebinin 6100 sayılı HMK’nın 95. ve devamı maddelerinde düzenlenen eski hale getirme talebi niteliğinde olduğu, davalı tarafça, süresinde ıslah talebinde bulunulmadığı ve eski hale getirme talebine karşı çıkılmasına rağmen mahkemece, eski hale getirme talebinin dayandığı sebepler ve bunların delil ve emareleri değerlendirilip yerinde olup olmadığı tartışılıp bu konuda herhangi bir karar verilmeksizin tam ıslah sureti ile verilen dava dilekçesi ve değiştirilen hukuki sebebe göre işin esası incelenerek dava sonuçlandırılmasının doğru olmadığı gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3.Mahkemenin 12.02.2020 tarihli ve 2019/482 Esas, 2020/133 Karar sayılı oy çokluğu ile verilen kararı ile eski hale getirme talebi kabul edilerek T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile yüklenici Dekan İnşaat Tur. Taşımacılık Ltd. Şti. arasında düzenlenmiş bulunan 21.04.2010 tarihli “Hakkari Merkez ve Çukurca’da 1’er adet İlçe Jandarma Komutanlığı Binaları, Durankaya’da 1 adet Bölük Komutanlığı Binası İle Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İnşaatı İşine Ait Sözleşme” ile; Hakkari Merkez ve Çukurca’da 1 er adet İlçe Jandarma Komutanlığı Binaları ile Durarkaya’da 1 adet Bölük Komutanlığı Binası, altyapısı ve çevre düzenlemesi inşaatı işinin yapımı kararlaştırıldığı, bu sözleşme ile iş davacı Dekanı İnşaat Ltd. Şti.’ne anahtar teslimi götürü bedel olarak 8.910.000,00 TL toplam bedel üzerinden ihale edildiği, Dekan Ltd. Şti. ile … Ltd. Şti. arasındaki hesap sözleşmeler gereği; 30.03.2011 tarihli “Taşeronluk Sözleşmesine Ek Maddeler” gereği; Taşeron firmaya 12.07.2010 tarihinde yapılan sözleşme bedeli olan 6.150.000,00 TL’ye 150.000,00 TL daha eklenerek 6.300.000,00 TL’ye çıkarıldığı, 22.05.2012 tarihli “Protokol” ile; Mutabakat gereği 22.05.2012’den itibaren Hakkâri Merkez ve Çukurca’da birer adet Jandarma Komutanlık binaları ile Durankaya Bölük Komutanlığı alt yapı ve çevre düzenlemesi inşaatı işinde TOKİ tarafından bu tarihten sonra kalan ve gelecek olan %16,50 ihale bedelinin, yapılan fazla işler neticesinde oluşan tüm mukayeseler ve fiyat farklarının, ferileri ile birlikte yapılacak hakedişler sonucu elde edilecek nakdin tamamının Dekan İnşaat tarafından tamamıyla kesintisiz olarak … İnşaat’ın banka hesabına aktarılacağı, mutabık kalınan miktarın ihaleden kalan bugünden sonraki imalatlar bedeli, fiyat farkı ve mukayese bedelleri olmakla beraber Dekan İnşaat’ın … İnşaat’a aktaracağı nakidin 2.900.000,00 TL’den düşük olmayacağı, 2.900.000,00 TL’nin altında kalırsa eksik olan kısmın Dekan İnşaat tarafından karşılanacağı kararlaştırıldığı, buna göre … Ltd. Şti.’nin 6.300.000,00 TL tutarlı işinin yapılan ve yapılmayan miktarları göz önüne alındığında, 22.05.2012 tarihli “Protokol” gereği yapılmayan iş tutarı 6.300.000,00 TL x %16,50 = 1.039.500,00 TL olup, yapılan iş tutarının ise (6.300.000,00 TL – 1.039.500,00 TL) = 5.260.500,00 TL olduğu, buna göre işin bitirilmesi için gereken tutarın, taraflar arasındaki sözleşmeler ve protokol kapsamında; 5.260.500,00 TL + 2.900.000,00 TL = 8.160.500,00 TL olduğu, ayrıca, 22.05.2012 tarihli “Protokol” ile; Bu protokolün imzalandığı tarihten itibaren gerek Dekan İnşaat adına ve gerekse … İnşaat adına doğmuş ve doğacak tüm SSK borçlarının … İnşaat tarafından ödeneceği, ayrıca Toki tarafından kesilen damga vergisi, stopaj ve KDV tevkifatının, Toki’nin föyündeki kesintilerin aynen … İnşaatın hesabından düşürüleceği kararlaştırıldığı, … Ltd. Şti.’nin hakediş alacağı olarak tespit edilen 8.160.500,00 TL tutarından TOKİ tarafından kesilen damga vergisi, stopaj ve KDV tevkifatı dahil kesintiler aynen … Ltd. Şti. alacağından düşülmesi gerekeceği, T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca gönderilmiş bulunan 13.07.2016 tarih ve 19383 sayılı yazı eki “Hakediş Ödemeleri Takip Tablosu ve “Müteahhit İstihkak ve Avans Ödemeleri Takip Föyü’nün tetkikinden toplam 1.130.983,29 TL … Ltd. Şti. alacağından sözleşme gereği kesinti yapılması gerekmekte olup, taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince davacının … Ltd. Şti.’ne ödemesi gereken toplam tutarın 5.260.500,00 TL + 2.900.000,00 TL = 8.160.500,00 TL olarak tespit edildiğinden, kesintiler düşüldüğünde davacı dışı … Ltd. 7.029.516,71 TL olduğu, davacı dava dışı … şirketine 6.928.800,00 TL ödeme yaptığı, bu tespitlere göre davacının dava dışı … şirketine kalan borç tutarının 100.716,71 TL olduğu, bu farkın iş tutarının tamamı içindeki oranı (100.716.71 TL x 100/8.160.500,00 TL) % 1,23 olup, dava konusu edilen senet alacağı miktarına göre küçük bir tutar olduğu, dolayısıyla bu iş kapsamında taraflar arasında senet bedeli kadar bir iş ilişkisi ve borç bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulü ile İstanbul Anadolu 6. İcra Müdürlüğünün 2013/4821 Esas sayılı takip dosyası ve dayanağı senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

4.Mahkemenin 12.02.2020 tarihli ve 2019/482 Esas, 2020/133 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5.Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 11.11.2021 tarihli ve 2021/141 Esas, 2021/1417 Karar sayılı kararıyla; bononun, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olduğu, bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmediği ve kural olarak ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa ait olduğunu, ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükünün bunun aksini ileri süren tarafa ait olacağı, eğer yanlardan birinin senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili olduğu, bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına geldiği ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağı, ıslah ise kavram olarak; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesi olduğu, ıslah müessesesinin, davayı değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkan olduğu, zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesinin, ıslah kurumunın yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapabileceği, 6100 sayılı HMK’nın 176. maddesine göre ıslahın tamamen (kamilen) veya kısmen olmak üzere iki şekilde yapılabildiği, tamamen ıslahta davacı bu yolla dava sebebini ve talep sonucunu tamamen değiştirip genişletebileceğinden bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekeceği, somut olayda; davacının dava dilekçesinde bononun tehditle elinden alındığını, ıslah dilekçesiyle de davalı tarafla hiçbir ekonomik ve ticari ilişkisinin olmadığını bu nedenle senedin bedelsiz olduğunu ileri sürüldüğü, davanın konusunu bono metninde, senedin düzenlenme nedeninin yazılmadığı, dolayısıyla senedin talilinden söz edilemeyeceği, ancak senedin “nakden” düzenlenmesinde olduğu gibi, davacı/keşideci, senedin tehditle alındığını tanık dahil her türlü delille, bedelsiz olduğunu ise sadece senet (kesin) delili ile ispatlamak zorunda olduğu, keza ihdas nedeni bulunmayan bonoyu elinde bulunduran davalının senedin iş karşılığı nedeniyle düzenlendiğini iddia ettiğine göre davacının bonodan dolayı sorumlu tutulmaması için söz konusu işin yapılmadığını ispatlaması gerektiği, tüm dosya içeriği itibariyle davacı “senedin tehditle elinden alındığı” veya neticesi itibariyle aynı sonucu doğuracak “senedin bedelsiz kaldığı” iddiasını ispatlayamadığından davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;”davacının dava konusu bononun” tehditle elinden alındığı ” ve “senedin bedelsiz kaldığı” iddialarını ispatlayamadığı, görevsizlik kararı veren İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/137 Esas sayılı dosyasından 16.04.2013 tarihinde teminatsız olarak verilen tedbir kararının uygulanması nedeniyle davalının tazminat talebinin yerinde olduğu belirlenmekle kanıtlanamayan davanın reddine, davalının tazminat talebinin kabulü ile 2.500.000,00 TL’nin %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; her ne kadar anılan sözleşme ile taahhüt edilen işleri … İnşaat yüklenmiş olsa da hem mali hem de teknik yetersizlikleri bakımından işlerin altından kalkamamış ve o çevrede yine bu işlerle uğraşan davalı …, abisi … ve … İnşaat’ın yetkilisi …’in aralarında oluşturduğu adi ortaklık ile ortak olarak taahhüt edilen işlerin yapımına devam ettiklerini, taahhüt edilen işlerin tamamlanmamasının ardından Kartal 9. Noterliği tarafından 01.02.2011 tarih ve 4342 yevmiye sayılı ihtarname ile karşı tarafa işlerin tamamlanması hususunun ihtar edildiği, bBu ihtara rağmen sürecin devam etmesi üzerine en son 22.05.2012 tarihinde yapılan protokolle birlikte, … İnşaata 04.09.2012 tarihine kadar ek süre verildiği, sonuç olarak davalının da içerisinde bulunduğu adi ortaklık yapısı (… İnşaat’ ın da içerisinde olduğu) tarafından yapılan imalat %88,17 düzeyinde kalmış, bu yapılan işler karşılığında ana taşeron firma olan … İnşaata hak edişinden fazla olarak 6.928,800 TL ödeme yapıldığı, bilirkişi tarafından da ortaklığın kurulduğu ve … İnşaat’ın taşeron olarak aldığı işte, … ile ortak olarak devam ettikleri tespitine yer verildiği, her ne kadar Taşeronluk Sözleşmesi … İnşaat ile yapılmış olsa da yine aynı dilekçede davalı tarafça değinilen taşeron firma yetkilisi …’in mahkemeye sunmuş olduğu dilekçesinde “…Bir kısım inşaatlarda tüm teknik elemanları davalı olan … bulmuş getirmiş, paralarını ödemiş ve denetlemiştir.” diyerek ortaklık ilişkisini ortaya koyan bir ikrarda bulunduğu, ortaklık yönündeki ikrarlar da davalı tarafın dilekçelerinde yer aldığından ortaklık hususunun çekişmeli olmaktan çıktığı ve ispatı da gerekmeyeceği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2017/1006 Esas, 2018/34 Karar ve 11.01.2018 tarihli kararında da belirtildiği üzere “gizli ortağın durumunun adi ortaklık olarak kabul edildiği” ve buna göre muamele yapılması gerektiği, somut olayda dava konusu senedin, bir ticari ilişki kapsamında verildiği kabulü gerekmekte olup senede dayanak olan ticari iş Hakkari ilindeki karakol ve askeri binalar inşaatları yapımı işlerine ilişkin olacak olup halihazırda hak ediş ödemelerinin sözleşme ve protokollere göre fazlasıyla yapıldığı, görevsiz İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/137 Esas sayılı dosyasından verilen 16.04.2013 tarihli ihtiyati tedbir kararının uygulanmış olduğu gerekçesi ile %20 tazminata hükmedilmesinin de hatalı olduğu, mahkemece tedbir kararının kaldırılmış olduğu halde İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğü dosyasında tahsile yönelik işlem yapmayan davalının kendisi olduğu, bu sebeple tazminata hükmedilmesi hatalı ve haksız olduğu belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre uyuşmazlık icra dosyasının dayanağı olan senet nedeni ile borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. maddeleri,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 94/1., 95. ve 180. maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı ve özellikle bononun bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olduğu, bu nedenle illete bağlı olmasının gerekmediği ve kural olarak ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa ait olduğu, somut olayda; davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile dava sebebini “senedin ekonomik ve ticari ilişki bulunmaması sebebi ile bononun bedelsizliği” olarak değiştirdiği, bu durumda ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu iddia eden davacı tarafta olduğu, davacının tüm dosya kapsamında iddiasını ispatlayamadığı, İstanbul Anadolu 7 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/137 Esas sayılı dosyasından 16.04.2013 tarihinde teminatsız olarak verilen tedbir kararının uygulanması ile tazminatın şartının yerine geldiği, sonradan tedbirin kaldırılmasının bu durumu etkilemeyeceği anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacıdan 17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgiliden alınmasına,

İlamın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yasa yolu açık olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,26.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.