YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2606
KARAR NO : 2023/3073
KARAR TARİHİ : 02.10.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/123 E., 2022/434 K.
DAVA TARİHİ : 07.10.2020
HÜKÜM/KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/605 E., 2021/921 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya satış ve kurulumunu yaptığı kurutma fırını ve toz boya tesisi yarı otomatik hizmetleri için 22/11/2019 tarihli 23.600,00 TL bedelli ve 13/11/2019 tarihli 170.097,00 TL bedelli fatura düzenlediğini, ancak fatura bedellerinin ödenmediğini, bakiye 100.097,00 TL’nin tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini, itirazın iptali ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının yaptığı icra takibine dayanak olarak sadece 13/11/2019 tarihli faturayı gösterdiğini ve takibin sadece bu faturaya dayanak olarak devam edebileceğini, sair fatura ve iddiaların dinlenemeyeceğini, söz konusu fatura bedelinin ise müvekkilince gerek banka gerekse davacı şirket temsilcisinin imzası ile makbuzlar karşılığı ödendiğini savunarak, davanın reddine ve takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı yüklenici ile davalı iş sahibi arasında sözlü olarak eser sözleşmesi varlığının ihtilafsız olduğu, davalı tarafın eserde ayıp iddiasının bulunmadığı, takip ve dava konusu faturaların kabul edilerek davalı tarafça ticari defterlere işlendiği, davalı tarafça fatura bedelinin ödendiğine yönelik ödeme dekontları ve tahsilat makbuzları sunulduğu, yapılan ödemelerin davacı tarafın kabulünde olduğu, ancak taraflar arasındaki 04/12/2019 tarihli sözleşmeye istinaden kabul edildiğinin belirtildiği, takip ile sıkı sıkıya bağlılık kuralı gereği taraflar arasındaki 04/12/2019 tarihli sözleşme konusu işlerin inceleme konusu yapılmadığı, aksi halde dahi davalı tarafça yapılan ödemelerin TBK’nın 102. maddesi gereği, takip konusu edilen ve daha önce muaccel olan 13.11.2019 tarihli fatura için yapılmış sayılacağı, bilirkişi raporlarında değerlendirilmeyen, davalı tarafça tahsilat makbuzları ile davacı şirket yetkilisine yapılan 156.400,00.-TL’lik ödemenin borçtan mahsubu sonucunda, takip ve dava konusu fatura nedeniyle davacının alacağı bulunmadığı anlaşılmakla, davanın reddine, davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; Her iki şirketin ticari defterlerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporlarda müvekkilinin davalıdan 96.297,00 TL alacaklı olduğunun belirtildiğini, makbuz yoluyla yapıldığı iddia edilen ödemeleri kabul etmediklerini, yapılan ödemelerin taraflar arasındaki ikinci işe ait olduğunu, buna ilişkin bilgi ve belgelerin sunulduğunu, davalı tarafın İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde makbuz ödemeleri ile ilgili fazla ödeme iddiası ile ilgili dava açtığını,yapılacak istinaf yargılaması neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, bilirkişi raporları ile de davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu talebin reddinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddi ile kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ;
‘‘Davacı eseri eksiksiz ve ayıpsız yaptığını, takibe konu fatura bedelinin ödenmediğini iddia etmekte, davalı ise takip ve dava konusu fatura bedelinin, davacı şirket banka hesabına ve davacı şirket yetkilisine elden ödendiğini savunmaktadır. Davacı yüklenici eser sözleşmesi nedeni ile takibe konu 2019/11 döneminde 13.11.2019 tarih, 985644 sıra numaralı, 170.097,00.-TL bedelli faturayı düzenlemiştir. Tarafların ticari defterinde yapılan incelemede alacağa konu edilen faturanın tarafların ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu, tarafların vergi dairesine BA ve BS formu ile bildirimde bulunduğu, alacak borç bakiyesinin, 96.297,00.-TL olduğu belirlenmiştir. Davalı tarafça 13/11/2019 tarih, 75.000,00.-TL tutarlı, 12.12.2019 tarih, 31.400,00.-TL tutarlı, 31/12/2019 tarih, 50.000,00.-TL tutarlı olmak üzere toplam 156.400,00 TL davacı şirket temsilcisinin imzasını taşıyan tahsilat makbuzlarına göre davacıya ödeme yapılmıştır. Tarafların defterlerinde kayıtlı olmayan bu ödemeler davacı tarafından inkar olunmamıştır. İtirazın iptali davalarında takiple sıkı sıkıya bağlılık ilkesi gereği takip dayanağı ıslah yoluyla dahi değiştirilemez. Dava itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacının ıslahı yeni bir talep eklenmesi niteliğinde olup, takip dayanağı ıslah yoluyla değiştirilmesi mümkün değildir. (Aynı yönde; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 20.05.2013 tarih, 2012/5307 Esas, 2013/3233 Karar sayılı ilamı) Ayrıca, 6098 sayılı TBK’nın 102. maddesine göre, kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödemenin muaccel bir borç için yapılmış sayılacağı hükmü düzenlenmiştir. Bu nedenlerle, takip dayanağı fatura ile sınırlı olarak inceleme yapılmayarak davalı tarafça yapılan ödemelerin TBK’nın 102. maddesi gereği, takip konusu edilen ve daha önce muaccel olan 13.11.2019 tarihli fatura için yapılmış olduğu değerlendirilerek davalı tarafça tahsilat makbuzları ile davacı şirket yetkilisine yapılan 156.400,00.-TL’lik ödemenin borçtan mahsubu sonucunda, takip ve dava konusu fatura nedeniyle davacının alacağı bulunmadığı, Eldeki davada, davacı tarafların kabulünde olan eser sözleşmesi sebebiyle bakiye alacağı sebebiyle davalı hakkında dava ve takibe girişmiş olmasına göre takipte haksız ise de kötüniyetli olduğundan söz edilemeyeceği’’ gerekçesi ile incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu belirtilerek taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri, İİK 67. maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkin olup davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
2.1.İtirazın iptâli davası müddeabihi, takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Bu davanın takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı olarak ele alınması gerekir ve sonucu itibarıyla takibin devamına etkili bir davadır. Bu nedenle takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Davada her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. Bunun sonucu olarak takip ve dava konusu olmayan taleplerin bu davada dikkate alınamayacağı hakimin iddia ve savunmayla bağlı olduğu kuralının bir gereğidir. (Emsal HGK Esas 2011/19-617 Karar 2011/749 tarih 14.12.2011 ve Esas 2006/19-260 Karar 2006/251 tarih 03.05.2006)
2.2. Somut olayda takip talebinde takip dayanağının davacı tarafça ‘‘Cari hesap alacağı (Seri B Sıra No: 985644 no.lu fatura alacağı)’’ olarak belirtilmiş olduğu, bu hali ile dosya kapsamındaki incelemenin sadece takip dayanağı olan fatura bakımından yapılabileceği, her ne kadar davacı vekilince müvekkili şirket temsilcisine makbuz yoluyla yapılan ödemelerin sonradan yapılan başkaca işlere ait olduğu iddia edilmiş ve kabul edilmemiş ise de tüm dosya kapsamı ile bu iddianın takip dayanağı, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler ve 6098 sayılı TBK’nın 102. maddesine göre, kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödemenin muaccel bir borç için yapılmış sayılacağı hükmü karşısında ödeme tarihlerinde şirketi tek başına temsile yetkili davacı şirket yetkilisine makbuz karşılığı yapılan ödemelerin kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırı bir yan bulunmamaktadır.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine,
02/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.