Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/2485 E. 2023/1827 K. 16.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2485
KARAR NO : 2023/1827
KARAR TARİHİ : 16.05.2023


MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/979 E., 2022/442 K.

HÜKÜM : Davalı Vekilinin İstinaf Başvurusunun Kabulü İle Davanın Reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/995 E., 2020/122 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 29.08.2014 tarihli ”58 Kişi ile Metal İşlerinin Yapılması Hizmet Alımı” işine ait sözleşme imzalandığını, söz konusu iş kapsamında yüklenici firmaya 321.461,67 TL toplu iş sözleşmesi fiyat farkının Eylül 2016’dan itibaren davalının hak ediş dönemlerinde peyderpey sehven ödendiğini, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarında toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fiyat farkının ödenmesi için ihale sözleşmesinin Kamu İhale Kanunu madde 62/e kapsamında olması gerektiğini, dava konusu sözleşmenin Kamu İhale Kanunu madde 3/g kapsamında ve Kamu İhale Kanunundan istisna tutulan sözleşme olduğunu, davalıya sehven ödenen TİS farkının 14.11.2018 tarihli yazı ile iadesi istenildiğini, davalı firma tarafından 19.11.2018 tarihli cevabi yazı ile ödeme yapılmayacağının bildirildiğini ileri sürerek, 321.461,67 TL nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uhdesinde kalan ihale sözleşmesine ilişkin her türlü yasal sorumluluklarını yerine getirmek suretiyle davacıya vermiş olduğu kati teminatını da iade alarak idare ile ilişiğini kestiğini, sözleşmenin 10. maddesinin fiyat farkı uygulamasına ilişkin olduğunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na göre ihale edilen hizmet alımlarında uygulanacak fiyat farkına ilişkin esasların düzenlendiğini, dava konusu fiyat farklarının İş Kanunu kapsamında ve Yüksek Hakem Kurulu kararı gereğince ödenmesi gereken yasal fiyat farkı olup üst işverenin ödemelerden birinci derecede sorumlu olduğunu, üst işveren davacı kurumda müvekkil şirket adına çalışan işçilerin haftalık çalışma saatinin tamamını davacı kurumda çalıştığını bu nedenle müvekkili şirketin kusuru bulunmadığını, müvekkili şirkete ödenen 321.461,67 TL’nin şirketin kasasına girmeyip Yüksek Hakem Kurulu kararı gereğince işçilere ödendiğini, müvekkili şirketin kendi nam ve hesabına ödenmeyen bir paradan sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3/g maddesi uyarınca Kamu İhale Kanunundan istisna olduğu, aynı Kanunun 62/e maddesi ile 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 8/3 maddesi uyarınca toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fiyat farkının yükleniciye verilemeyeceği düzenlemesinin yer aldığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin yüklenicinin sorumluluklarını düzenleyen 8, İdari Şartnamenin 25 ve Teknik Şartnamenin 5. ve 7. maddeleri gereği fiyat farkından davalının sorumlu olması gerektiği ve davacı idarenin ödenen 321.461,67 TL TİS fiyat farkının iadesini talep edebileceği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki hususları tekrar ederek, sözleşmenin 10. Maddesinin açık olduğunu, ödenen bedelin iadesinin istenemeyeceğini, müvekkili şirketin TİS farkını işçilere ödemek zorunda olduğunu, kaldı ki müvekkili şirket yönünden hatalı bir işlem yapıldığı iddia edilse de burada hatalı olarak yapılan asıl işlemin ihalenin kendisi olduğunu, ihale sözleşmesine ihale bedeli belli olmasına rağmen 4737 sayılı Kanunun 3/g bendi gereği TİS farkının ödeneceğinin yazıldığını, ihale süresi boyunca hiçbir şekilde durumu fark edemeyen İdare çalışanlarının devlet adına doğan zarardan bizzat sorumlu olduklarını, idarenin yapmış olduğu ihalede TİS farkını ödemeyeceğini belirtmediği gibi, Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığı kararı sonrası da herhangi bir itirazda da bulunmadığını, davacının müvekkili şirket uhdesinde bir parasının olmadığının tespit edildiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında Dava, hizmet sözleşmesi kapsamında davalı yükleniciye ödenen fiyat farkının iadesi istemine ilişkindir.

Davacı … İşletmelerinin Ana Statüsü 5. Maddesinde; ” (1) Teşekkülün hukuki statüsü aşağıda belirtilmiştir.
a) …; tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı bir iktisadi devlet teşekkülüdür.
b) Teşekkül; 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabidir.
c) Teşekkül; 10/12/2003 tarihli ve 5018 Sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine ve Sayıştay’ın denetimine tabi değildir.
ç) Teşekkülün merkezi Ankara’dadır. Merkezin yeri Yüksek Planlama Kurulu kararı ile değiştirilebilir.
d) Teşekkülün sermayesi 100.000.000 Türk Lirası (Yüz milyon TL.) olup, sermayesinin tamamı devlete aittir. Sermayesi, ilgili Bakanlığın teklifi üzerine Yüksek Planlama Kurulu kararı ile değiştirilebilir
e) Teşekkülün, ilgili olduğu Bakanlık Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığıdır.
f) Teşekkülün, ilgili olduğu bakanlık, Başbakanın teklifi ve Cumhurbaşkanının onayı ile değiştirilebilir.” denilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.11.2001 tarih ve 4-661 E., 1074 K; 22.03.2006 tarih ve 4-12 E., 95 K.; Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26.10.2015 tarih ve 2014/9157 E., 2015/6877 K., 10.06.2015 tarih ve 2014/7403 E., 2015/4452 K., 03.02.2015 tarih ve 2014/5176 E., 2015/545 K.; 14.01.2014 tarih ve 2013/7390 E., 2014/82 K., Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 09.10.2013 tarih ve 11345 E., 15660 K., Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 19.06.2013 tarih ve 7895 E., 10514 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere;
Resmi Gazete’nin 14.12.1984 gün ve 18435 sayılı mükerrer sayısında yayınlanan ve ceza hükümleri hariç yayınlandığı tarihte yürürlüğe giren Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı KHK’nın 2/1. maddesi uyarınca Kamu İktisadi Teşebbüsleri terimi, İktisadi Devlet Teşekkülü ile Kamu İktisadi Kuruluşlarını ifade eder. Bu yasal düzenlemeye göre İktisadi Devlet Teşekkülü, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsleridir. Kamu iktisadi kuruluşu ise, sermayesinin tamamı devlete ait olup, tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu hizmet dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan Kamu İktisadi Teşebbüsüdür.
233 sayılı KHK’nın 1. maddesinde İktisadi Devlet Teşekküllerinin ticaret şirketleri gibi verimlilik ve kârlılık ilkeleri doğrultusunda çalışacakları vurgulanmış, sonraki hükümlerde Teşebbüslerin Kuruluş ve müesseseler biçimde teşkilatlanacakları açıklanmış, 16. maddede kurulacak müesseselerin statülerini ve unvanlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirecekleri, bunların özel hukuk hükümlerine tabi olacakları, sorumluluklarının sermayeleri ile sınırlı bulunduğu, Genel Muhasebe Kanunu ile İhale Kanunu hükümlerinin bunlara uygulanmayacağı, Sayıştay denetimine tabi olmadıkları hükme bağlanmıştır. Kanun koyucunun özel hukuk hükümlerine tabi tutmak suretiyle, bunların birer ticaret şirketi veya tacir olduklarını benimsediği anlaşılmaktadır.
Yapılan açıklamalara göre somut olayda davacının tacir olduğu ve özel hukuk hükümlerine tabi olduğu açıktır.
Davacının iade talebi, ihale konusu işin bedeli itibariyle Kamu İhale Kanununa tabi olmamasına dayalıdır. Fiyat farkı ödemesi yapılması için ihalenin KİK na tabi olması gerektiği yönünde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, ihale yapılırken dahi bu durum açık olduğundan ve sözleşme, tacir olan iki taraf arasında serbestçe düzenlendiğinden davacının baştan beri belli olan şartlara rağmen rızaen yaptığı ödemeleri iade talebinde haklı değildir. Zira sözleşmenin 10. maddesinde açık olarak “fiyat farkı ödenecektir” ifadesine yer verilmiş, davalı bu şekilde sözleşmeyi imzalamış ve işçilere de ödeme yapmıştır. Buna göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1,b,2, uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararını düzelterek davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; fiyat farkı ödemelerinden davalının sorumlu olduğunu, ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada haklılıklarının belirlendiği ve verilen kararın doğru olduğunu ancak bölge adliye mahkemesince taraflar arasındaki sözleşmede fiyat farkı verileceğine dair kararlaştırılan maddenin dikkate alınarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı ile imzalanan sözleşmenin kamu ihale kanunundan istisna olduğundan fiyat farkı verilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan toplu iş sözleşmesinden dolayı sehven ödenen fiyat farkı alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.