YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2275
KARAR NO : 2023/3099
KARAR TARİHİ : 03.10.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1918 E., 2022/8 K.
DAVA TARİHİ : 02.10.2017
HÜKÜM/KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/451 E., 2019/368 K.
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın ….yönünden kabulüne, davalı Güventaş yönünden ise husumetten reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan Güventaş San. Ve Tic. Ltd. Şirketiyle yaptığı 16/04/2014 tarihli satış sözleşmesi ile Erzurum ili, Yakutiye İlçesi, Lala Paşa Mahallesi 250 ada 116 parsel sayılı taşınmaz 11 no.lu bağımsız bölümün kendi adına satışının yapılması konusunda anlaştıklarını ancak yapılan ödemelerden sonra davalı şirketten aldığı dairenin kendi adına tescilini beklerken, diğer davalı …’ın avukatı aracılığı ile 18/08/2017 tarihinde müvekkiline ihtarname göndererek söz konusu evi boşaltması ve anahtarını teslim etmesini istediğini davalı şirketin teminat olarak 11 ve 14 no.lu bağımsız bölümleri davalı …’a verildiğini bu işlemler yapıldığında davalı …’ın dairelerin bir başkasına satıldığını bildiğini, taşınmazların devrinin yalnızca teminat amacını taşıdığından gerçek bir satışın hukuki sonuçların doğurmayacağını ileri sürerek, 250 ada, 116 parsel sayılı taşınmazın 11 no.lu bağımsız bölümde davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkil adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde ödenmiş olan paranın yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar davaya süresinde cevap dilekçesi vermemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 16.04.2014 tarihli adi yazılı daire satış sözleşmesi ile dava konusu taşınmazı inşaat halinde iken satın aldığı, bedelinin ödendiği ve taşınmazın ilk maliki olarak tanık beyanları ile de sabit olduğu üzere gerekli tadilatları yaptırdığı ve taşınmazı o tarihten beri kullandığı, 2015 Eylül ayında daireye yerleştiği, bu tarihten itibaren dairenin aboneliklerinin davacıya ait olduğu, aidatlarının davacı tarafça ödendiği, davalı şirketin Yetkili temsilcisinin duruşma beyanında da satım ilişkisini ve bedeli aldığını doğruladığı her ne kadar tapu Kanunun 26, TMK’nın 706 ve TBK’nın 237. maddeleri uyarınca taşınmazların devri resmi yazılı geçerlilik koşuluna bağlı bulunsa da davaya konu bağımsız bölüm harici sözleşme ile davacıya satılmış, bağımsız bölüm davacıya teslim edilmiş ve halen davacının kullanımında olup her ne kadar taraflar arasında yapılan satış sözleşmesi resmi şekle uyulmadığından geçersiz ise de, sözleşmenin taraflarından birinin bu sözleşmenin ifa olunacağı hususunda o güne kadar süre gelen davranışları ile karşı tarafa tam bir güvence vermesi ve karşı tarafın da sözleşmenin yerine getirileceği inancına iyi niyetle bağlanarak kendisine düşen edimleri yerine getirmesi halinde sözleşmenin şekil yönünden geçersizliğini ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması niteliğini taşıyacağı ve yasal himayeden yoksun kaldığı, dava konusu taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde, Davalı … adına kayıtlı olduğu ve davalı tarafça iyiniyet iddiası ileri sürülmüş ise de; davalı tarafın da açık kabulünde olmakla, dava konusu taşınmaz teminat amacıyla davalıya devredildiği, davalı şirket temsilcisinin beyanından da anlaşıldığı üzere davalı bu durumdan yani taşınmazın davacıya satıldığından haberdar olduğu, tapudaki devir tarihinin davacı ile yapılan adi sözleşmeden sonra olması da bu hususu doğruladığı, fiilen devirden önce taşınmazın davacıya satıldığı, Davalı … ile diğer davalı şirket arasında farklı bir yerden 2 adet daire 22.06.2015 tarihinde adi yazılı sözleşme ile satın alınmış buna ilişkin sözleşme davacı vekilince ibraz edildiği, bu sözleşme gereği yerine getirilemediğinden teminat olarak dava konusu dairenin devrinin yapıldığı borçlanılan dairenin dava konusu daire olmadığının açık olduğu, bu dairenin teminat olarak satın alındığı taraf ve tanık beyanları ile sabit olduğu, davalı her ne kadar dairenin davacıya satıldığını bilmediğini beyan etmiş ise yatırım amacıyla satın aldığı dairelere teminat olarak devraldığı dairenin de davalı şirket temsilcisinin beyanı, davacının inşaat devam ederken taşınmazı satın alması ve davalının basit bir araştırma ya da taşınmazı görerek davacıya satıldığını bilebilecek olması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde iyiniyet beyanına itibar edilemeyeceği davalı şirketle arasındaki sözleşme ve ödemelerinin ya da kendisine vaad edilen edimin yerine getirilmemesinin iç ilişkilerine ilişkin olması sebebiyle davacıyı bağlamayacağı kanaati ile davanın bu davalı bakımından kabulüne karar vermek gerektiği her ne kadar davalı vekilince iyiniyet savunmasına dayanak olarak mahkememizin 2016/754 esas 2019/259 karar sayılı dosyası dayanak gösterilmiş ise de bu dosyanın arsa sahipleri ile kayıt malikleri arasında görülen aynı taşınmaza yönelik farklı bir dava olduğu ve aynı süreçte her iki dosya mahkememizde devam etmekle bu hususun tarafımızca dikkate alındığı bu dosya da kat maliklerinin hakkı arsa maliklerinin hakkına üstün tutulduğu, bu dosyadan davalının tapudaki kazanımının korunacağı çıkarımının yapılamayacağı kanaati ile davacının talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin iyiniyetli 3. kişi olduğunu,tapuya güvenerek dava konusu daireyi malikinden satın aldığını, devir tarihinde taşınmaz üzerinde mülkiyeti sınırlayan hiç bir şerh ya da kayıt bulunmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olduğu ispat edilmeden davanın kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin davacı zararlandırma kastıyla hareket ettiği ve gerçek olmayan bir alımda bulunduğunun ispatlanamadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün doğru olmadığını, davacı ile davalı yüklenici arasında menfaat birliği söz konusu olduğunu, menfaat çatışmasının ise müvekkili ile yüklenici arasında mevcut olduğunu, 05/02/2015 tarihinde taşınmaz üzerinde kat irtifakı kurulduğunu taşınmazın müvekkiline bu tarihten 4,5 ay sonra 22/06/2015 tarihinde satıldığını ve tapu kaydının devredildiğini davacının davasını ise 26/09/2017 tarihinde açtığını sunduğu para makbuzlarının ise 2014 tarihli olduğunu yüklenicinin kendisine bırakılmayan bir daireyi alacağın temliki hükümlerine göre 3.şahsa devredemeyeceğini yüklenici ile müvekkili arasındaki inançlı işlemde muvazaa ve kötü niyet unsuru bulunmadığından bu yönden de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ” davacı ve yüklenici olan davalı şirket arasında yapılan temlik 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 1988/2 sayılı Yargıtay İBBGK Kararı gereğince geçerlidir. Ancak bu satış işlemi davalı …’a karşı TMK 1023 – 1024 maddelerine göre kötüniyetli ise ileri sürülebilir.
Tüm dosya kapsamından davalı …’ın dava konusu daireyi diğer davalı şirket ile yaptığı başka sözleşme gereği verdiği paranın teminatı olarak aldığı anlaşılmıştır. Davalı temsilcisi Muzaffer Taş’ın duruşmadaki davalının dava konusu dairenin başkasına satıldığını bildiğine ilişkin beyanı, gerek tarafsız tanıkların beyanları ve gerekse hayatın olağan akışı nazara alındığında davalı …’in dava konusu dairenin davacıya satıldığını bildiği tüm dosya kapsamından anlaşılmakla mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır.” gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde belirttiği itirazlarını temyiz dilekçesinde yinelemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, harici satış sözleşmesi ile yükleniciden alınan bağımsız bölümün tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, yüklenicinin arsa sahibi ile imzaladığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesindeki edimini yerine getirdiği, bu sözleşmeden kaynaklı olarak yüklenicinin kendisine düşen bağımsız bölümleri haketmiş olduğu ve dava konusu bağımsız bölümü satın alan kişinin bağımsız bölümü hukuken elde ettiği, her ne kadar davalı … vekili duruşmalardaki beyanında dava konusu taşınmazı başka bir iş için teminat dairesi olarak aldığını ve iş gerçekleştirilmediği için bağımsız bölümün tapusunun kendisinde kalması gerektiğini ve iyiniyetli olduğunu belirtmiş ise de, davalı …’ın bağımsız bölüm için yaptığı sözleşmenin tarihi incelendiğinde davacının o tarihte bağımsız bölümde ikamet ediyor olduğunun dosya kapsamından sabit olduğu, bir bağımsız bölüm alınırken bağımsız bölümünün fiilen görülmeyerek sadece tapuda işlem yapılarak alınmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve M.Salih İncekan’ın iyiniyet savunmasının itibar edilebilir olmadığı, kaldı ki davalı yüklenici şirket temsilcisinin bağımsız bölüm için davalı … ile sözleşme yapılırken davacının bu daireyi satın aldığını ve ikamet ettiğinin kendileri tarafından bildirildiğini ve bu durumu bilerek …’ın sözleşmeyi imzaladığını belirttiği de dikkate alındığında davalı …’ın TMK 1023üncü madde kapsamından faydalanamayacağı anlaşıldığından davalı … vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.