Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/2270 E. 2023/2449 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2270
KARAR NO : 2023/2449
KARAR TARİHİ : 21.06.2023


MAHKEMESİ : …Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1851 E., 2022/239 K.
DAVA TARİHİ : …
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : …7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/102 E., 2021/286 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı yüklenici şirket arasında, davacının paydaşı olduğu 32895 ada 2 parsel sayılı taşınmazda bina yapılması için 16.12.2017 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre davacı arsa sahibine %40 oranı ile 4 adet 3+1 daire verileceğini, müvekkilinin arsadaki payını 24.04.2018 tarihinde tapuda davalı yükleniciye devrettiğini, davalının dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan bir kısım paydaşların evlerini ve davacının da bahçe duvarını yıktığını, bahçedeki ağaçlarını kestiğini ve bahçede sondaj yaparak bahçeyi inşaat malzeme deposu olarak kullanmaya başladığını, davalı yüklenici şirketin inşaatı uzun süre savsakladıktan sonra ekonomik sıkıntı ve malzeme fiyatlarındaki artışı sebep göstererek inşaatı yapmakta vazgeçtiğini ve tapuları geri alabilmeleri için sözleşmeyi karşılık feshetmeleri gerektiğini bildirdiğini, tapuların yüklenicide olmasının verdiği korku ve endişe ile davacının fesih sözleşmesini imzalamak zorunda kaldığını, davacı ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapan firmanın … İnşaat ve Tic. Ltd. Şti. olmasına rağmen fesih sözleşmesini imzalayan şirketin ise … Mühendislik İnş. San. Tic. Ltd. Şti olduğunu, fesih sözleşmesinde ismi bulunan şirketin sözleşmeye taraf olmaması nedeniyle mevcut sözleşmeyi fesih hakkı olmadığını, davacı ile davalı şirket arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde davacıya %40 orarında daire verilmiş iken hali hazırda ise davacının arsa payına %30 oranında daire verildiğini, dolayısı ile müvekkilinin sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı asgari 1,5 (bir buçuk) daire karşılığı maddi zararı bulunduğunu, ayrıca bahçesinin bozulması, duvarının yıkılması, meyve ağaçlarının kesilmesi ve kuruması ve inşaat malzemeleri için depo olarak kullanılması nedeniyle de ciddi zararı oluştuğunu ileri sürerek, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ifa edilmemesinden dolayı şimdilik 40.000,00 TL ve bahçeye verilen zarardan dolayı şimdilik 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu taşınmazdaki payını sözleşme gereği olarak yapımcı firma olan … Mühendislik İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye devrettiğini, sözleşme konusu taşınmazın üzerinde bulunan ve davacı ve diğer dava dışı arsa maliklerinin mesken olarak ikamet ettikleri yapılar hakkında 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında “riskli yapı tesisi işlemi” yapıldığını, ekonomideki daralmanın ve tüm sektörlerdeki maliyetlerin aşırı artmasının, inşaat firmalarını ciddi şekilde etkilediğini, dava konusu taşınmaz üzerine yapılacak inşaatın yaklaşık 100 dairelik bir proje olduğunu, ekonomik şartlar çerçevesinde inşaata başlamanın ve tamamlamanın müvekkili şirket açısından katlanılması güç sonuçları olacağından yarım bırakılmış bir inşaat sonucu arsa sahiplerinin mağdur olacağı kanaatini taşıyan müvekkili şirket yetkililerinin gerek davacı ve gerekse diğer arsa malikleri ile karşılıklı görüşme sonucunda varılan mutabakat gereği taraflar arasında akdedilen “kat karşılığı inşaat sözleşmesinin” karşılıklı olarak feshine karar verdiklerini ve fesih protokolü akdedildiğini, arsa maliklerinin tamamının davacı da dahil taşınmazdaki hisselerini … Mühendislik Ltd. Şti’ne devrettiğini, davacı ile … İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti. arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, … Mühendislik İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.’nin kuruluş işlemleri tamamlandıktan sonra kat maliklerinin bu firma ile sözleşme imzaladıklarını, taşınmazlardaki hisselerin bu firmaya devredildiğini, diğer arsa maliklerinin tamamının müvekkili şirket ile sözleşme akdetmemiş olmaları ve arsa paylarının dava dışı … Mühendislik Ltd. Şti.’ye devredilmiş olması sebebiyle müvekkili şirket ile davacı arasında kurulmuş ve tamamlanmış Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin de bulunmadığını, davacının fesih protokolünün cebir ve tehdit altında imzaladığı iddiasının asılsız olduğunu, davacının taşınmaz üzerindeki binasının “afet riski altında olan binalardan olduğunun” rapor edildiğini ve bu hususun tapuya tescil edildiğini, davacının binasında müvekkil şirket tarafından yapılmış bir yıkım işlemi bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdeden müteahhit şirket … İnşaat ve Tic. Ltd. Şti. iken sözleşmenin feshi ve ibra sözleşmesinin tarafındaki şirketin … Mühendislik İnşaat Ltd. Şti. olduğu, davacının avans payı mahiyetinde hisse devrini 24.04.2018 tarihinde … Ltd. Şti. adına devrettiği, bu surette davacı tarafça … ile sözleşme yapılmış iken hisse avans payı mahiyetindeki tapu devrinin …’ya yapıldığı ve hatta şekle tabi arsa payı karşılığı inşaat sözleşmenin tapuda avans payı devri sayesinde içtihatlar ışığında geçerli bir sözleşme niteliğini kazandığı, bu surette davacının şirketler arasındaki “ç” ve “c” farkı ayrımının bilincinde olarak ve bu şirketlerin aynı muhatap şirket olduğu inancıyla tapuda hisse devri işlemini gerçekleştirdiği, tapu kaydını bilmediğini iddia eden davacının bu iddiasının hukuken kabul edilebilir olmadığı, tapudaki avans payı mahiyetindeki hisse devrinde yahut sonrasında şirketin ünvanına herhangi bir itirazı bulunmayan (örneğin irade fesadına dayalı tapu iptal tescil davası vs açmayan) davalının ibraname noktasında … isimli şirket ile sözleşme yapılmadığından … ile yapılan ibranın hüküm ifade etmeyeceğine dair iddialarının dürüstlük ilkesi çerçevesinde kabul edilemeyeceği, kaldı ki davacının geçersiz olduğunu iddia ettiği ibra ve fesih sözleşmesine istinaden arsa hissesini 08.05.2019 tarihinde ve işbu davada muhatap kabul etmediği …’dan geri devraldığı, fesih ve ibra sözleşmesine istinaden hisselerini geri alan davacının hisseleri geri aldıktan sonra feshin ve ibranın geçerli olamayacağı iddiasında bulunmasının ayrıca dürüstlük ilkesine uygun kabul edilemeyeceği, … ve … isimli şirketlerin merkez adreslerinin aynı olduğunun Ticaret Sicil Müdürlüğünün 28.02.2020 ve 11.06.2021 tarihli yazı cevapları ile sabit olduğu, şirketler arasında organik bağ dikkate alındığında ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde fesih ve ibranamenin davalı yönüyle geçerli olması gerektiği, davacının … isimli şirket ile sözleşme akdetmiş iken aralarında hiçbir sözleşme ilişkisi olmadığını iddia ettiği …’yı ibra etmesinin olağan akışa uygun bir iddia olarak da kabul edilemeyeceği, davacı (ve diğer arsa sahipleri) ile … Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ltd. Şti. arasında düzenlenen tarihsiz “Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesinin Feshi” başlıklı fesih bildirimi ve ibranamenin davalı yönüyle de geçerli kabul edilmesi gerektiği, geçerli kabul edilen tarihsiz fesih bildiriminin 3. Paragrafında açıkça tarafların birbirlerini ibra ettikleri, bu doğrultuda davacının davalı yandan herhangi bir alacak talebinde de bulunamayacağı, davacının ibranamenin düzenlenmesinde tapuların geri davacıya devredilmeyeceği korkusu kaygısı ile ibranameyi imzaladığı iddia edilmekte ise de davacıda hasıl olan tapunun iade edilmemesi kaygısı- algısı irade fesadı olarak kabul edilemeyeceği gibi davacının kendi tanığı …’ın 5 no.lu celsede açıkça arsa sahiplerince ibraname sözleşmesinin tapudaki iade mahiyetindeki devrinden de sonra imzalandığını beyan ettiğini, tanık …’ın anlatımına istinaden, tapuda iade mahiyetinde devirler yapıldıktan, davacı hissesini yeniden aldıktan sonraki aşamada tapuda devir yapılmayacağı korkusu duyulması, bu korku ile ibra alınmış olmasının kabul edilebilir bir döngü de olmayacağı, dosyada davalının sözleşmenin iptalini gerektirir şekilde irade fesadı teşkil eden bir eylemi de kanıtlanmadığı, dava dilekçesinde de davalının bu yönde aktif bir eylemi olduğu iddiası bulunmadığı, her ne kadar davacı davalı yanın verdiği zararlardan söz etmekte ise de, bizzat davacı tanığı …’ın ( davacının yeğenidir) 5 no.lu celsede arsadaki ağaçlar ve evi davalının yıkmadığını, davalıdan sonra inşaat yapmak üzere anlaşılan dava dışı başka bir müteahhitin dava konusu zararlara sebep olduğunu beyan ettiği, bu minvalde bir an için fesih-ibranın davalı yönüyle geçersiz olduğu kabul edilecek olsa dahi dava dilekçesinde sözü edilen menfi zararlara davalının sebep olduğunun da ispat olunamadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının 16.12.2017 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini … adlı yüklenici şirket ile yaptığını, sözleşmenin 2. maddesinde arsa paylarının yüklenici firmaya devrinin kararlaştırıldığını, takip eden tüm maddelerde yüklenici firma olarak … adlı şirketin yer aldığını, ancak ibra sözleşmesinin … adlı diğer şirket ile yapılması nedeniyle bu şirketin sözleşmede taraf sıfatı olmadığından ibranın geçersiz olduğunu, İbranın davacının hür iradesiyle yapılmamış olduğunu, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedilmemesi ve ibra yapılmaması halinde tapusunu alamayacağı endişesi ile davacının ibra sözleşmesini yaptığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın dayandığı gerekçeye, delillerin toplanmış olup toplanan delillerin takdirinde bir isabetsizlik olmamasına, davacı vekilinin istinaf talebinde bildirdiği sebeplere göre mahkemece davanın reddi kararı yerinde olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Sözleşme yapılan şirketle karşılıklı imzalanmış geçerli bir ibra sözleşmesi olmadığını, ibra sözleşmesinin ancak asıl sözleşmenin tarafları arasında yapılabileceğini,

2.İbra bir sözleşme olduğuna göre iki tarafın kazançları arasında bir denge olması gerektiğini, burada gabin söz konusu olduğunu,

3.İmzalandığı kabul edilen ibranamenin serbest irade ürünü olmadığını, devrettiği tapusunu geri alamama endişesi ile ibranameyi imzaladığını,

4.Davalı şirketin başından beri iyiniyetli olmadığını,

5.Davalının davacının arazisine zarar verdiğinin sabit olduğunu, tapu devrinin yapıldığı 24.04.2018 tarihiğnden 2019 yılına kadar davacının bahçesinin davalı tarafından depo şeklinde kullanıldığı ve bahçeye zarar verildiğinin fotoğraflar ile sabit olduğunu, şahitlerin de bunun aksini beyan etmediklerini, açıklanan nedenlerle kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinden doğan zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369, 370 ve 371. maddeleri, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri,

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Davacının da paydaşı olduğu 32895 ada 2 parsel sayılı taşınmazda bina yapılması için 16.12.2017 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmış, devam eden süreçte yüklenicinin ekonomik sıkıntı ve maliyet artışı nedeniyle inşaatı yapamayacağını bildirmesi üzerine sözleşme feshedilmiştir. Davacı sözleşmenin imzalanması ile birlikte yükleniciye devrettikleri tapu kayıtlarının iade edilmeyeceği korkusuyla yükleniciden herhangi bir alacağı bulunmadığını içerir fesih sözleşmesi imzalamak zorunda kaldığını, hem sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı asgari 1.5 daire karşılığı kadar maddi zararı, hem de dava konusu yerdeki bahçesinin bozulması, duvarın yıkılması, ağaçların zarar görmesi gibi nedenlerle de ayrıca zararı doğduğunu iddia etmektedir.

3.Dosyada bulunan ibra metninde şartsız ve açık şekilde tarafların birbirlerinden hiçbir hak ve alacağı (tazminat, cezai şart vs.) bulunmadığı kabul edilmiştir. Dosyada sözleşmenin iptalini gerektirir irade fesadı olgusunun ve meydana geldiği iddia edilen zararların davalı yüklenici tarafından gerçekleştirildiğinin ispatlanamaması karşısında davanın reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmamıştır.

4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgililye yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.