YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2233
KARAR NO : 2023/3018
KARAR TARİHİ : 27.09.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/3 E., 2022/104 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul-Ret
Taraflar arasındaki asıl davada alacak, birleşen davada tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı-birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde özetle; davacı yüklenicinin, davalıya ait olan Ordu Merkez … Mah. … mevkii, pafta 3/7, ada 1461, parsel 7’de kayıtlı arsa üzerine villa tipi binanın kaba inşaatını yapmak üzere 10/08/2007 tarihinde davalı ile anlaştıklarını, davalının davacıya 165.000,00 TL ödemesinin kararlaştırıldığını, kaba inşaat yapıldıktan sonra bu kez binanın ince işlerinin yapımı konusunda 26/08/2008 tarihinde ikinci bir sözleşme akdedildiğini ve sözleşmede yapılacak işler karşılığında davacıya 240.000,00 TL ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacının edimini yerine getirdiğini, davalı tarafından parça parça ödemelerle toplam 217.050,00 TL ödemede bulunduğunu, geri kalan borcunu ise ödemediğini, davalının, davacının işi eksik yaptığı iddiası ile Ordu 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde 2010/128 D. İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, yapılan tespitte davacının işi büyük oranda tamamladığı, 34.815,00-TL’lik kısmı ise eksik yaptığının tespit edildiğini, davalının işin bitimine yaklaşıldığında yapması gereken ödemeleri yapmadığını, binanın kapı kilidini değiştirerek davacının çalışmasını engellediğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 153.135,00-TL’nin ödenmesine, söz konusu miktara dava tarihinden itibaren reeskont avans faizinin uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
2.Birleşen davada davalı iş sahibi vekili dava dilekçesinde özetle; yüklenicinin işi zamanında teslim etmemesi nedeniyle iş sahibini aylık 1.500,00 TL kira gelirinden mahrum kaldığını, bu nedenle teslim tarihi olan 30/09/2009 tarihinden bu güne kadar geçen 25 aylık zaman için 37.500,00 TL zararlarının davacı-birleşen davada davalı tarafından kendilerine ödenmesi gerektiğini, ayrıca davacı tarafından işbu davanın ikame edilmesi nedeniyle davalıya tebliğ tarihi olan 21.10.2011 tarihinde taraflar arasındaki sözleşmenin fesh edildiğinin ortada olduğunu, bu nedenle müteahhidin, akdetmiş olduğu iki sözleşme kapsamında, bugüne değin yapmış olduğu işlerin tespiti amacı ile ivedi olarak keşif yapılmasına, sonuca göre, davalı tarafından yapılan 242.852,00 TL nakdi ödeme, 37.500,00TL mahrum kalınan kira geliri olmak üzere toplam 280.352,00 TL’den, yapılan işlemlerin bedellerinin düşülmesi suretiyle, kalan bakiye alacağın iadesine, iş sahibinin mahrum kaldığı kira geliri olan 37.500,00TL zararının, davacı-birleşen davada davalı yükleniciden tazminine karar verilmesini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
1.Asıl davada davalı iş sahibi vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında iki adet istisna (eser) sözleşmesi akdedildiğini, birinci sözleşmenin kaba inşaat, ikinci sözleşmenin de ince işler için olduğunu, Ordu 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/128 D.İş sayılı dosyasından da anlaşılacağı üzere birinci sözleşme ve ikinci sözleşmeyle yapılması taahhüt edilen eserlerin tamamlanarak kendilerine teslim edilmediğini, iş sahibi davalının aylık ödemelerini ifa ettiğini, ancak yüklenicinin taahhüt ettiği tarihte işi bitirip teslim edemediğini, ilk sözleşmeden itibaren toplam 242.852,00 TL ödeme yaptığını, ayrıca tespit raporunda yapılacak işin birçok noktasında hataların ve kusurların olduğunun tespit edildiğini, davacı ile davalının toplam 405.000,00 TL üzerinden inşaatın yapımı konusunda anlaştıklarını, davacı tarafın talep edebileceği miktarın sözleşmenin feshi nedeniyle yerine getirdiği edimlerin, sebepsiz zenginleşme hükümlerince kendisine iadesinden ibaret olduğunu, davalı tarafın işi zamanında teslim etmemesi nedeniyle müvekkilinin aylık 1.500,00 TL kira gelirinden mahrum kaldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Birleşen davada davalı yüklenici vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında ödeme zamanları belirtildiğinden bedelin teslim ile ödeneceği savunmasının yerinde olmadığını, işi yapıp teslim ettiğini, davalının binada oturduğunu, yapı kullanmaz izin belgesinin alındığını, davalının kilidi değiştirip yurtdışına gittiğini, eksik olduğu iddia edilen işin tamamlanmasına izin vermediğini, tespit raporuna verdikleri itiraz dilekçesinden de anlaşılacağı üzere eksiklikleri tamamlamaya hazır olduklarını, bunu karşı tarafa da bildirdiklerini, bu olanağın kendilerine tanınmadığını, sözleşmeyi feshetmediklerini, halen geçerli olduğunu, eksiklikleri gidermeye hazır olduklarını, davalı kendisi giderirse bunu iş bedelinden düşmeye de hazır olduklarını belirtmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.05.2014 tarihli 2011/208 Esas, 2014/177 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasındaki akdi ilişkinin ve anlaşılan işin eksiksiz yapıldığının davacı tarafça, yapılması anlaşılan iş bedelinin davacıya ödendiğinin ise davacı tarafça ispatı gerektiği, bu kapsamda davacının, yapımını üstlendiği binanın kaba inşaatını bitirip, ince işlerinin de büyük bir bölümünü tamamladığı, bunun üzerine de davalının yapı kullanma izin belgesini alarak geçici de olsa binaya eşya taşıyarak bir müddet kullanmaya başladığı ancak taraflar arasında bir takım problemler yaşanmasıyla da davalının binanın kapı kilidini değiştirerek davacının eksik hususları tamamlamasına müsade etmeyip, davacının edimini yerine getirmesine mani olduğu, yapılan işin de, iş sahibinin kullanamayacağı veya nisfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyecek derecede kusurlu veya sözleşme şartlarına aykırı olduğundan da söz edilemeyeceği, her iki sözleşme gereği yapılacak iş bedeli 405.000,00-TL olup, bunun mahkemece yapılan keşifte alınan bilirkişi raporlarına göre 41.484,00-TL’lik kısmında eksik veya ayıp bulunduğunun anlaşıldığı, öte yandan davalı taraf sözleşmelere istinaden davacıya 242.852,00-TL ödeme yapıldığını belirtmiş ise de, bu hususa ilişkin davalı tarafça sunulan havale dekontlarından davacıya 106.300,00 Euro ödeme yapıldığının anlaşıldığı ve mali müşavir bilirkişi tarafından da davalı tarafça sunulan 12 adet dekontun havale yapıldığı tarihteki TC Merkez Bankası döviz kuruna göre toplam tutarının 213.899,32 TL olduğunun hesaplandığı ancak davalı tarafça ödemeye esas sunulan 25- 26/10/2011 tarihli faturaların dava tarihinden sonra alınmış olmaları ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de nazara alınarak fatura tutarlarının ödeme olarak nazara alınamayacağı kanaatine varıldığı, bu hususa ilişkin davacı taraf ise davalının sözleşmelere istinaden 217.050,00 TL ödemede bulunduğunu belirttiğinden, bu bedelin hükme esas alınması gerektiğinin anlaşıldığı, bu şekilde de davalının, sözleşme kapsamında belirlenen bedelden ödediği 217.050,00 TL ve 41.484,00 TL eksik ve hatalı yapılan imalat bedelinin mahsubu ile sözleşme gereği davacıya 146.466,00 TL daha borcu bulunduğu kanaatine varıldığı, davalının, işin zamanında teslim edilmemesine dayalı mahrum kalınan kira geliri kaybına ilişkin karşı davasının ise, tüm dosya kapsamı nazara alınarak adalete ve hakkaniyete uygun olmadığı, zira davalının sözleşme kapsamında yapması gereken ödemeleri zamanında yapmadığı gibi davacının edimini ifasına da engel olduğu, sözleşmelerde bu talebe ilişkin herhangi bir hüküm de bulunmadığı anlaşılmakla, iyiniyet ve dürüstlük kurallarıyla da bağdaşmayan ve sübut koşulları oluşmayan bu talebin reddine karar verilerek asıl davada davalı yüklenicinin davasının kısmen kabulü ile 146.466,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davada davacı arsa sahibinin davasının reddine karar vermiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin 14.05.2014 tarihli 2011/208 Esas, 2014/177 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi 18/01/2016 tarihli 2015/5364 Esas, 2016/210 Karar sayılı ilamında; davalı-birleşen davada davacı iş sahibi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, sözleşmelerin götürü bedelli olduğu, Mahkemece hükme esas alınan 09.10.2012 tarihli bilirkişi raporunda yüklenicinin hakettiği iş bedeli serbest piyasa fiyatları ve 2008 yılı birim fiyatları ile hesaplanmış olup, alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, götürü bedelli işlerde, yüklenicinin hakettiği iş bedelinin saptanması ya da iş sahibinin ödemesinin fazla olup olmadığının belirlenmesi için gerçekleştirilen imalâtın eksik ve kusurlar da dikkate alınarak gerçekleşen imalâtın tüm işe göre fiziki oranının tespiti, bulunacak bu oranın toplam iş bedeline uygulanarak hakedilen bedelin saptanması ve bulunacak bu rakamdan nakit ödeme iddiasına ilişkin olarak iş sahibinin 13.12.2011 havale tarihli delil listesinde yemin deliline de dayandığı anlaşılmakla iş sahibine yemin hakkı da hatırlatılması suretiyle kanıtlanan ödemeler düşülerek hesaplanması gerektiği, mahkemece makine, elektrik ve inşaat mühendisinden oluşacak uzman bilirkişiler kurulundan oluşacak heyetten, gerçekleştirilen imalâtın eksik ve kusurlar da dikkate alınarak gerçekleşen imalâtın tüm işe göre fiziki oranının tespiti, bulunacak bu oranın toplam iş bedeline uygulanarak hakedilen bedelin saptanması ve bulunacak bu rakamdan gerektiğinde yemin delili de hatırlatılmak suretiyle kanıtlanan ödemeler düşülerek bu şekilde bedelin hesaplanması gerektiği, kabule göre de; asıl davada reddedilen miktar yönünden davalı birleşen dosya davacı iş sahibi aleyhine vekalet ücretine karar verilmemesinin yerinde olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3.İlk Derece Mahkemesinin 26.11.2018 tarihli 2017/182 Esas, 2018/764 Karar sayılı kararı ile bozma ilamı doğrultusuna davacı tarafın yemini eda ettiği, davacı tarafın davalıdan toplam 108.000 EURO aldığı, 108.000 EURO’nun TL karşılığının 220.531,81 TL olduğu, taraflar arasında kararlaştırılan inşaat yapım bedeli 405.000 TL’den eksik veya kusurlu işler bedeli ile yapılan ödeme toplamı 220.531,81 TL çıkartıldığından davacının davalıdan 124.609,19 TL alacaklı olduğu tespit edildiği belirtilerek asıl davada davacı yüklenicinin asıl davasının kısmen kabulü ile 124.609,19-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
4.İlk Derece Mahkemesinin 26.11.2018 tarihli 2017/182 Esas, 2018/764 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5.Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi 09/09/2019 tarihli 2019/409 Esas, 2019/3378 Karar sayılı ilamında; davalı-birleşen dosya davacısı iş sahibi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma ilamında belirtilen yöntemle hak edilen ve ödenmeyen iş bedeli alacağının hesaplanmadığı, mahkemece; raporu düzenleyen teknik bilirkişi kurulundan davalı-birleşen dosya davacısı iş sahibinin itirazlarını karşılamak, kaba inşaat yapılmasına ilişkin 10.08.2007 tarih 165.000,00 TL bedelli sözleşme yönünden gerçekleştirilen kaba inşaatın eksik ve kusurlar dikkate alınıp düşülmek suretiyle gerçekleştirilen kısmının işin bütününe göre fiziki oranını tespit ve bu oranı 165.000,00 TL götürü bedele uygulayarak kaba inşaat sözleşmesinden hak ettiği bedel, aynı inşaatın ince işlerine ilişkin 26.08.2008 tarih 240.000,00 TL bedelli sözleşme yönünden de ince işlerin eksik ve kusurlar dikkate alınıp düşülmek suretiyle gerçekleştirilen kısmının işin bütününe göre fiziki oranını tespit ve bu oranın 240.000,00 TL götürü bedele uygulanmak suretiyle ince işlerden hak edilen bedeli hesaplanıp bu şekilde bulunacak kaba inşaat ve ince işler nedeniyle yüklenicinin hak ettiği iş bedeli toplamından bozmadan sonra yapılan inceleme ile hesaplanan 220.531,81 TL ödeme düşülerek asıl davada kalan miktar üzerinden sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bozmaya uyulmasına rağmen bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
6.İlk Derece Mahkemesinin 11.11.2020 tarihli 2019/724 Esas 2020/489 Karar sayılı kararı ile Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi kurulundan ek rapor temin alındığı, bilirkişi kurulu 03/03/2020 tarihli ek raporu ile, yüklenici tarafından yapılmayan veya eksik ve kusurlu yapılan imalatların bedeli düşüldükten sonra müteahhitin yapmış olduğu işlerin tutarının 343.238,75-TL olduğu belirtildiği, dosya kapsamı ve bozma ilamı doğrultusunda değerlendirme yapılarak 03/03/2020 tarihli ek raporda yapılan hesaplamanın mahkemece uygun görülmesi üzerine bilirkişi heyetinin belirlemiş olduğu asıl davacının 343.238,75-TL alacağından davalının yaptığı ödeme miktarı olan 220.531,81 TL’nin mahsup edilmesi ile hesaplanan 122.706,94-TL net alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
7.İlk Derece Mahkemesinin 11.11.2020 tarihli 2019/724 Esas 2020/489 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8.Yargıtay 6.Hukuk Dairesi 18.10.2021 tarihli 2021/273 Esas, 2021/933 Karar sayılı ilamında; davalı-birleşen davada davacı iş sahibi vekilinin asıl davadaki temyiz itirazlarının yerinde görülmediği, birleşen davaya ilişkin olarak ise birleşen dava hakkında olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmediği anlaşıldığından hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; yapılan yargılama, toplanan deliller, Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda değerlendirme yapılarak, dosyanın ek rapor aldırılmak üzere bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyetinin 03/03/2020 tarihli ek raporunda yüklenici tarafından yapılmayan veya eksik ve kusurlu yapılan imalatların bedeli düşüldükten sonra müteahhitin yapmış olduğu işlerin tutarının 343.238,75-TL olduğu belirtildiği, ayrıca son bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporuna istinaden birleşen davanın reddine karar vermek gerektiği, yapılan hesaplamanın mahkemece uygun görülmesi üzerine bilirkişi heyetinin belirlemiş olduğu asıl davacının 343.238,75-TL alacağından davalının yaptığı ödeme miktarı olan 220.531,81 TL’nin mahsup edilmesi ile hesaplanan 122.706,94-TL net alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-birleşen davada davacı iş sahibi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Birleşen davanın hukuki denetime elverişli bir gerekçe belirtilmeden reddedildiği,
2.Birleşen dava yönünden kira kaybı tazminatı hesabının yapılması için bilirkişi incelemesi talebinde bulunduklarını, kabul edilmediğini,
3.Birleşen kira kaybı tazminatı davasındaki tazminat miktarı 37.500,00 TL olmasına rağmen ve davanın reddi halinde bu 37.500,00 TL dava miktarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince karşı taraf birleşen davalısı … yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi dışına çıkarak ve bu tarifedeki avukatlık vekalet ücretinin çok çok üzerinde 18.497,83 TL karşı taraf birleşen davanın davalısı … lehinde vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirtilen nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl dava eser sözleşmesi uyarınca bakiye iş bedelinin, birleşen dava ise eser sözleşmesi uyarınca geç teslimden doğan kira tazminatının tazmini istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi, 437 nci maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanununun 355-370 maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davalı-birleşen davada davacı iş sahibi vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.1.Davalı-birleşen davada davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; mahkemece 14.05.2014 tarihli kararı ile asıl davanın 146.466,00 TL üzerinden kısmen kabulüne, iş sahibinin kira tazminatı istemine ilişkin birleşen davasının reddine karar verilmiş, bu kararın iş sahibi vekilince temyizi üzerine Yargıtay ilamında temyiz edenin sair temyiz itirazlarının reddi ile bakiye iş bedelinin hesaplanmasının götürü bedelli sözleşmelerde fiziki oran kurulmak suretiyle yapılması gerektiği ve bulunacak sonuçtan kanıtlanmış yapılan ödemelerin mahsubu ile sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir. Bu durumda birleşen davada karşı taraf davalı yüklenici lehine hükmedilecek vekalet ücretinin tespitinde kesinleşen birleşen davanın karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesindeki hükümler esas alınarak karşı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
2.2.Mahkemenin karar tarihinde yürürlükte bulunan 2014 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Tebliği’nin 12. maddesine göre; (1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
2.3.Davalı-birleşen davada davacı iş sahibi vekili birleşen davasında 37.500,00 TL kira tazminatı alacağının tazminini istemiş, davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece birleşen davanın reddi nedeniyle karşı taraf yararına 18.497,83 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Buna göre reddedilen 37.500,00 TL üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekille temsil olunan davalı yararına 4.425,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken 18.497,83 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de; yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken mülga 1086 sayılı HUMK’un 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davalı-birleşen davada davacı arsa sahibinin ilk derece mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 11 numaralı fıkrasında yer alan “… hüküm tarihinde” ibaresinden önce “…kesinleşen ” ibaresinin eklenmesi ve “18.497,83-TL” ibaresinin çıkarılarak yerine “4.425,00 TL ” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.