Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/2110 E. 2023/2220 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2110
KARAR NO : 2023/2220
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2009 E., 2021/2915 K.
DAVA TARİHİ : 24.03.2018
HÜKÜM/KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/156 E., 2020/384 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat …’nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı yüklenicinin davaya konu arsa üzerine bina yapmak için müvekkiline müracaat ederek arsa sahipleri ile kendisini anlaştırmasını istediğini, bunun karşılığında yapacağı binada kendisine bir daire vereceğini söylediğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı ile dava dışı arsa sahiplerini anlaştırdığını, davalı ile dava dışı arsa sahipleri arasında 27.09.2010 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmenin 3. maddesinde müvekkiline bir adet daire verileceğinin kararlaştırıldığını, ancak vaad edilen dairenin müvekkiline teslim edilmediğini ileri sürerek, 9 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, bağımsız bölümün teslim edilmesi gereken tarihten dava tarihine kadar müvekkilinin uğradığı zararların tazmini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında uğradığını iddia ettiği zararın tazminini talep ettiğini ancak herhangi bir miktar belirtmediğini, bu yönüyle dava dilekçesinin HMK’nın 119. maddesine aykırı olduğunu, davacının komisyon talebine dayalı bir alacak davası olduğunu, tapu iptal ve tescil talebi ile dava açamayacağını, davacının komisyonculuk işleri ile uğraştığını, buna göre taraflar arasında sözleşme yaparak ücretin belirlenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taraflar arasında yazılı simsarlık sözleşmesinin bulunmadığı, bu nedenle davacının bir adet dairenin adına tapuya tescili talebinin kabul edilemeyeceği, tazminat talebi yönünden ise simsarlık sözleşmesinden doğduğu iddia olunan bu alacağın talep edilebilmesi TBK’nın 147/5. maddesi gereğince beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu talebin de zamanaşımına uğradığı, zamanaşımına uğradığı kabul edilmese dahi taraflar arasında yazılı bir simsarlık sözleşmesi bulunmaması karşısında bu talebin esastan da reddinin gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvurusunda; davaya konu olayın ve sözleşmenin karma bir sözleşme olması sebebiyle hukuki değerlendirmede hataya düşüldüğünü, davaya konu edilen bir çok maddi vakıanın değerlendirilmediğini, değerlendirmeye alınan maddi vakıalar hakkında ise gerekçesinin çok basit ve kısa yazıldığını, huzurdaki davaya konu olayın tam olarak anlaşılamamış, tanımlar ve karşılıkları tam olarak somut olaya uyarlanamamış ve somut olayın, olaydaki tarafların ve davaya konu sözleşmenin hukuki nitelemelerinde yapılan hatalar sebebiyle ilk derece mahkemesince kurulan hükmün hatalı olduğunu, davaya konu tapu iptal davasının salt simsarlık sözleşme alacağının tahsili gibi değerlendirilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, mahkemece davacının dayandığı sözleşme simsarlık sözleşmesi olarak nitelendirilmiş ise de dava dilekçesindeki maddi vakıaların ileri sürülüş biçimi ve sözleşme içeriğinden davacının davalı yükleniciden konut alımı için sözleşme yaptığı fakat bedelini para yerine komisyon- aracılık hizmeti ile ödediğinin anlaşıldığı, davacı, dava dışı arsa sahipleri ile davalı yüklenicinin buluşturulması ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapımına aracılık etmekle anılan taraflar arasında imzalanan sözleşme içeriğinde bu hizmetine karşılık bir daire verileceğinin kararlaştırıldığı, noterde yapılan sözleşme ekindeki krokide bu dairenin yerinin belirlendiği ve davacının isminin yazıldığı, ilk derece mahkemesince davacının edimini yerine getirdiğinin kabulü gerekirken hukuki nitelemede yanılarak karar verildiği, 9 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının dosya içinde bulunmadığından takbis üzerinden alınan kayda göre halen davalı yüklenici üzerinde kayıtlı bulunduğu, bu hali ile sözleşmenin ifa imkanının bulunduğu, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin noterde resmi şekilde yapıldığı bu nedenle temlik hükümlerinde aranan şekilde teslim ediminin yerine getirilmesinin gerekmediği, sözleşmenin açıkça devir vaadi içerdiği ve bedelin komisyon hizmeti olarak ödendiği, davalı ve arsa sahibi arasındaki sözleşmenin geçerliliğini koruduğu fesih olmadığı ve taşınmazın davalı adına kayıtlı bulunduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurularak, davacının tapu iptal tescil isteminin kabulü ile, dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün davalı adına kayıtlı tapusunun iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin kapsamı dikkate alındığında bir daire verilmesinin beklenemeyeceğini, arsa sahiplerinin bu paylaşımdan haberlerinin olmadığını, davalı yüklenici firma aleyhine dava dışı arsa malikleri tarafından paylaşım oranına itiraz edilerek dava açıldığını ve müvekkili aleyhine sonuçlandığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın müvekkil şirket yetkilisinin şifahi beyan ve taahhütlerde bulunduğu şeklideki iddiasının gerçek dışı olduğunu, TBK’nın 520. maddesinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinin geçerliliği hususunda ki düzenlemelerinin yok sayıldığını, simsarlık sözleşmesinin ayrı ve yazılı bir sözleşme olması gerektiği hususundaki düzenlemenin göz ardı edildiğini, davacının sadece sözleşmede asıl taraf olan arsa sahibi …’in vekili olduğunu, davacının emlak komisyoncusu sıfatı ile müvekkil şirkete birtakım taahhütlerde bulunarak müvekkilden daire almaya çalıştığını, bu taahhütlerini yerine getirmediğini, yargılama aşamasında 06.08.2020 tarihli dilekçesi ile tapu iptali ve tescil taleplerinden vazgeçtiklerini ve de taşınmazın değeri olan 190.000TL’nin tazminat olarak kendilerine ödenmesinin talep edildiğini, dolaysıyla yargılama aşamasında davacı tarafın tapu iptali ve tescil davasına yönelik taleplerinden vazgeçmiş olduklarını, davacının sözleşmede vekil olduğundan sözleşme hükümlerinden faydalanamayacağını, davacının ancak emlak komisyonculuğuna dayanarak hak talebinde bulunabileceğini, bunun dışında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi hükümlerine göre hak talebinde bulunamayacağını, taraflar arasında yazılı bir tellallık sözleşmesinin bulunmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptal ve tescil mümkün olmadığı takdirde rayiç değer ve uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 nci ve devamı maddeleri ile 520 nci ve devamı maddeleri

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler ve özellikle davacı vekilinin 06.08.2020 tarihli beyan dilekçesinin davaya konu bağımsız bölümün davalı adına kayıtlı olmaması durumunda dikkate alınacağından kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.