Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/197 E. 2022/6054 K. 26.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/197
KARAR NO : 2022/6054
KARAR TARİHİ : 26.12.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde taraflar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2013/5 Esas sayılı dosya borçlusu yüklenici … ile davalılar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesinin akdedildiğini, takip borçlusu …’ın sözleşme gereği yerine getirmesi gereken borcun tamamına yakınını ifa etmiş olmasına rağmen hak ettiği bağımsız bölümlerin adına tescil edilmediğini, takip borçlusunun sözleşme uyarınca 5,6,9 ve 13 no’lu bağımsız bölümlerinin tapuda kendi adına tesciline hak kazandığını ileri sürerek, 5,6,9, ve 13 no’lu bağımsız bölümlerinin tapuda kayıtlı maliklerinin tapu kaydının iptali ve takip borçlusu … adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, cevap dilekçesinde özetle; yüklenici …’ın müvekkillerine karşı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, inşaatın sözleşme tarihinden 18 ay içinde tamamlanması gerektiğini ancak müteahhidin henüz inşaatı tamamlamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Yerel mahkemece verilen ilk kararda, davalı arsa sahipleri ve dava dışı yüklenici arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin sonradan imzalanan fesihname ile feshedildiğini, feshedilen sözleşmeye dayanarak davacının bir hak talebinde bulunamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Anılan ilk kararın davacı vekilince temyizi üzerinde Yargıtay 23. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2015/6832 Esas, 2018/2966 Karar sayılı ve 07.05.2018 tarihli kararı ile fesih sözleşmesinin muvazaalı olup olmadığı, yükleniciye verilecek bağımsız bölümlerin değerleri ve eksik işler bedelinin belirlenmesi gerektiği, fesih sözleşmesinin muvazaalı olduğunun tespiti halinde ise yükleniciye verilecek bağımsız bölümlerden eksik iş bedeli kadar bölümün teminat olarak davalı arsa sahiplerinin uhdesinde bırakılmasına, kalan diğer bağımsız bölüm veya bölümler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın bozulmasına karar vermiştir.
Bozmaya uyan yerel mahkemece, inşaatın süresinde bitirilememesi ve eksik işler bedelinin devri yapılmayan bağımsız bölümlerin değeri ile örtüşmesi nedenleriyle fesih sözleşmesinin muvazaalı olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Yerel mahkemece verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince,
Dava, İİK 94/2. maddesine dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece verilen karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Tebliği’nin 13. maddesine göre; (1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
Somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu edilen bağımsız bölümlerin değerinin 290.000,00 TL olduğu, bu durumda, yerel mahkemece hükmedilen vekalet ücretinin karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1 maddesinde belirtilen esaslara aykırı olarak dava değeri üzerinden nispi olarak hesaplanması gerekirken, davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Ne var ki, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken mülga 1086 sayılı HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının 2. bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasının 4. bendinde yer alan ‘‘ 4.080 TL’’ ibaresinin çıkarılarak yerine ‘‘ 28.750,00 TL’’ yazılmasına, hükmün değiştirilmiş bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,
kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.