YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1949
KARAR NO : 2023/2008
KARAR TARİHİ : 24.05.2023
…
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/180 E., 2021/417 K.
…
…
HÜKÜM/KARAR : Ret
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda dava değerinin duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı vekilinin duruşma isteğinin miktar nedeniyle reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili ile yapmış olduğu protokol ve sözleşmeye uymaması, inşaattaki eksikliklerin giderilmemesi, müvekkiline de zarar vermesi dolayısıyla yapılan protokolden doğan borcunu tahsil edebilmek için Anadolu 8. İcra Müdürlüğünün 2014/8767 sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, borçlunun icra takibine haksız olarak itirazda bulunduğunu, ancak hala bir işlem yapılmadığından davalının itirazının iptali, protokolde verilen 1 yıllık sürenin sonu olan 15/05/2013 tarihinden itibaren, bu mümkün olmazsa ihtarname tarihi olan 28/08/2013 tarihinden başlamak üzere ticari reeskont faizi uygulanmasını ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmemesinin söz konusu olmadığını, davacının icra takibine konu ettiği 25.000,00 TL alacak ve 10.000,00 TL faizi talep etme hakkı olmadığını, eksik kaldığı tespit edilen hususların giderilmesi ve tamamlanması için müvekkilinin gerekli müracaatları yaptığını belirterek davanın reddine ve davalının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.02.2019 tarihli 2016/104 Esas, 2019/77 Karar sayılı kararıyla; protokol bilirkişilerce asıl sözleşmeye bağlı olup arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tabi olduğu resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu şeklinde görüş bildirilmiş ise de protokol gereği davacının son taşınmazın davalıya devrini üstlendiği, davacıların davalılara taşınmaz devir borçlarının kalmadığı ayrıca 1 yıllık süre içinde iskanın alınacağı alınmadığı takdirde 25.000,00 TL tazmiat ödemesinin kararlaştırıldığı, cezai şartların seçimlik cezai şart ve ifaya ekli cezai şart olarak 2 türünün bulunduğu, seçimlik cezai şartın sözleşmede asli değişiklik meydana getirdiğinden esas sözleşmenin bağlı olduğu usulle yapılması gerektiği, ifaya ekli cezai şartın ise sözleşmenin asli unsuru olmadığı, ifaya ek olduğu bu durumda TBK 13 maddesi gereği sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler niteliğinde olduğu, ayrıca protokolün bir kısım hükümlerinin taraflarca yerine getirildikten sonra geçersizliğini ileri sürmenin TMK 2. maddesi anlamında iyi niyet kurallarına aykırı olduğu anlaşılmakla sözleşmenin geçerli kabul edildiği, bahsi geçen sözleşmede eksik işlerin bulunduğu, buna karşılık davacıya 7.105,00 TL bedelli bir çek verildiği, yine protokolde ortak alanlarda eksik kalan işlerin bitirileceği, komşu bina ile araya duvar veya demir aksam yapılacağı 1 yıl içinde iskan alınacağı hüküm altına alındığı, bu durumda kendine ait 2 daire için talep edilen eksik işler yönünden protokol ile ibra ettiğinden herhangi bir talepte bulunulamayacağı sonucuna ulaşıldığı, bilirkişilerce belirlenen ortak alanlardaki eksik yerler için payına düşen 2.992,00 TL yönünden ise davacının talepte bulunabilecği sonucuna ulaşıldığı, protokolde belirlenen cezai şartın ise geçerli olduğu, davalının iskanı sözleşmede belirtilen 1 yıl içinde almadığı, sözleşmenin bu şartını yerine getirmediği, anlaşılmakla ifaya ek olan bu cezai şartı ödemesi gerektiği ve takip öncesi davalının temerrüde düşürülmediği anlaşılmakla takip tarihinden itibaren faiz yürütülebileceği sonucuna ulaşıldığı, takip talebinde davacının bir yandan protokole bir yandan yaptırdığı tespite dayandığı bu durumda alacağın likit olmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne, davalıların İstanbul Anadolu 8. İcra Müdürlüğünün 2014/8767 Esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazın 25.000,00 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin 14.02.2019 tarihli 2016/104 Esas, 2019/77 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi 17.12.2019 tarih ve 2019/2141 Esas, 2019/5224 Karar sayılı ilamında; davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin niteliği itibariyle tapu devri taahhüdü içermeleri nedeniyle bizzat tapu memuru huzurunda veya noter aracılığı ile düzenleme şeklinde yapılmalarının geçerlilik koşulu olduğu, şekle bağlı olarak yapılması gerektiği düzenlenen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de aynı şekle uyulmasında zorunluluk bulunduğu, arsa sahipleri ile şirket arasında yapılan kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinde geç teslim halinde kararlaştırılan cezai şart olmadığı, mahkemece taraflarca imzalandığı kabul edilen 15.05.2012 tarihli protokolün 4. maddesinde konulan hükümle getirilen cezai şart hükmünün, yüklenicinin durumunu ağırlaştıran nitelikte olduğu, ek protokolün düzenlendiği 15.05.2012 tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 12. maddesi hükmünce söz konusu ek protokolün, adi yazılı şekilde yapılmış olması sebebiyle geçersiz olduğu, bu protokoldeki cezai şartın talep edilemeyeceği, davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabulü doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine ve kötü niyetli olarak takip başlatan davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ayıplı ifanın yapılmasıyla sona erdiğini, yüklenicinin ayıba tekeffül borcu kapsamında ek protokolün düzenlendiğini,
2.İcraya dayanak yapılan sözleşmenin Avukatlık Kanunu 35/A maddesi kapsamında yargı yoluna gitmemek için yapıldığını, davalı firmanın teklifi ile taraf vekilleriyle bir araya gelindiği ve avukatlık kanunu 35/A maddesine göre uzun sürecek olan bir yargılama yerine Avukatlık Kanunu 35/A md. kapsamında uzlaşmaya varıldığını, bu uzlaşma metnini 3. kişi olan diğer davalı şirketin o dönemki yetkilisi de imzalayarak o da kendini şahsi taahhüdüyle uzlaşmanın tarafı haline getirildiğini, bu şahsi olarak taahhütün dahi arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden farklı ve dışında bir hukuki sorunu gidermek amaçlı uzlaşma metninin imzalandığını kanıtladığını,
3.Davacının avukatına yapılan uzlaşma için davalılar tarafından karşı avukatlık ücreti ödendiğini, bu durumun da metnin ek protokol olmadığını dava yerine yapılan bir sözleşme olduğunu kanıtladığını,
4.Davalının sözleşmeye … ilkesine dayanarak uzlaşma metninin kendisine yüklediği tüm şartları ve sorumlulukları yerine getirip uhdesinde bulunan son dairenin de mülkiyetini davalı firmanın devretmesini istediği kişiye devir ve teslimini gerçekleştirdiğini, sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia etmelerinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu,
5.Davalı firmanın ise uzlaşma metninde kendisine verilen süre içinde yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacının bizzat bu eksiklikleri kendi dairesi için kendisi gidermek zorunda kaldığını, bu durumun Ümraniye 1. Sulh Hukuk Mahkmesinin 2011/34 D. İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda belirtilen eksikliklerin yargılama içinde alınan üç raporda da olmamasından anlaşılacağını,
6.Davalı firmanın uzlaşma metnine göre alması zorunlu gayrimenkulün iskan ruhsatını dahi alamadığı gibi davacının gayri kabulü rücu ile talep etmekten vazgeçtiği zararlarına karşılık ödenmesi gereken 25.000,00 TL’yi de ödemediğini, hatta davacının da üst işveren konumunda olduğu için inşaatta çalıştırdığı kendi işçilerinin SGK borcuyla baş başa bıraktığını, şu an Ümraniye Belediyesi SGK’dan sigorta pirim borcu yoktur yazısı gelmediği için ve Asansör eksiklikleri giderilmediği için iskan ruhsatını vermediğini,
7.Davalı …’nun sorumluluktan kurtulmak için şirketi tasfiye etmeden malvarlığı olmayan üçüncü şahıslara devredip kaçtığını,
8.Binadaki ayıbın değerinin yapılan sözleşmedeki değerden çok daha fazla olduğunu, bu durum da protokolün yüklenicinin yükümlülüklerini ağırlaştırmadığını gösterdiğini,
9.Sözleşmedeki bedelin cezai şart değil sözleşmedeki edimini zamanında gereği gibi ifa etmeyen yüklenicinin meydana getirdiği zararın tazmini niteliğinde kabul edilmesi gerektiğini,
10.Uzlaşma metninin yargıtay kararlarına göre de avukatlık kanunu 35/a maddesi kapsamında ilam hükmünde bir belge olduğunu,
11.Yargıtayın sözleşmelerin mk 2 ve 3. md.’deki iyi niyet hükümleri kapsamında geçersizliğinin de iddia edilemeyeceğini kabul ettiğini,
12.29.08.2013 tarihinde alacak için ihtar yapıldığından ve uzlaşma metnine göre alacak likit olduğundan %20 icra inkar tazminatının ödenmesinin yasal zorunluluk olduğunu, açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine ek protokol hükümleri çerçevesinde alacak için başlatılan icra takibine itirazın iptali, takibin devamı, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369, 370 ve 371. maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470-486 maddeleri, İİKm.67/2
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli müktesep hak doğmuştur. Usuli kazanılmış hakkın istisnaları ise dosya kapsamında bulunmamaktadır.
3.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine,
Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,
24.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.