Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/1911 E. 2023/1536 K. 27.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1911
KARAR NO : 2023/1536
KARAR TARİHİ : 27.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/315 E., 2022/143 K.
DAVA TARİHİ : 08.02.2018
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/106 E., 2019/937 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı taşeron vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında iki ayrı sözleşmenin imzalandığını, hakediş ödemelerinin sözleşme uyarınca nakit yapılması gerekirken, davalı tarafından uzun vadeli çeklerle yapıldığını, müvekkilinin bu çekleri her defasında davalının gösterdiği farklı faktoring firmalarına kırdırdığını ve bu yüzden oluşan masrafların da davalıya yansıtma faturaları ile faturalandırdığını, müvekkili tarafından düzenlenen üç ayrı yansıtma faturası bedelinin davalıca ödendiğini, ancak son düzenlenen yansıtma faturasının taraflar arasında bu hususta yazılı anlaşma olmadığı belirtilerek iade edildiğini, taraflar arasında yazılı anlaşma bulunmasa da ticari teamülün oluştuğunu, son düzenlenen yansıtma faturasının ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2018/573 Esas sayılı dosyası üzerinden 222.550,76 TL toplam alacak için icra takibi yapıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve takibin devamına, icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı yüklenici vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taraflar arasında hiçbir anlaşma olmaksızın itirazı kayıtsız kabul ettiği ödemelerin geç ödendiğinden bahisle davalıya 222.550,76 TL tutarlı faiz tahakkuk yansıtması faturası düzenleyerek ödenmesini istediğini, taraflar arasında faiz tahakkuk yansıtmasına ilişkin bir anlaşma bulunmaması sebebiyle müvekkilinin söz konusu faturayı kabul etmeyerek iade ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 2018/106 Esas, 2019/937 Karar ve 12.11.2019 tarihli kararı ile özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin ekinde yer alan ek-11 ödeme planı isimli ek belgede, davacının yaptığı işler için düzenlediği hakedişin davalı tarafından 15 gün içerisinde onaylanacağı, onaylanan hakedişe ait faturanın davacı tarafından aynı gün içerisinde kesilerek davalıya teslim edileceği ve davalının da bu fatura tutarını, kendisinin söz konusu hakedişin tutarını işverenden tahsil ettiği tarihten itibaren bir sözleşmede 20 gün, diğer sözleşmede 30 gün içerisinde davacıya nakit olarak ödeyeceği hükmünün bulunduğu, davalının dava dışı …’a düzenlemiş olduğu hakedişlerin bedelini fatura tanzim tarihinden sonra bir kısmı daha önceki tarihlerde olmak üzere azami 15 gün sonra tahsil ettiği, davalının davacıya nakit ödeme yerine uzun vadeli çeklerle ödeme yaptığı, davacı şirketin düzenlediği factoring işlemi faiz tahakkuk yansıtması faturaları olan 01.01.2016 tarih ve 6100 sayılı 15.842,19 TL bedelli faturanın, 18.10.2016 tarih 0009177 nolu 63.816,29 TL bedelli faturanın, 29.11.2016 tarih 0011472 nolu 142.000,00 TL bedelli faturanın davalı şirketin defterlerine kayıtlı olduğu ve bu fatura bedellerini davalının, davacıya banka havaleli ödediği, icra takibine konu 30.12.2017 tarih ve 064248 nolu 222.550,00 TL bedelli faktoring işleri faiz tahakkuk yansıtması faturasının ise davalı tarafından ödenmemesi nedeniyle davanın açıldığı, taraflar arasındaki sözleşmelerde vade farkı istenebilmesine ilişkin yazılı bir düzenlemenin bulunmadığı ancak davalının yukarıda anılan ve 2016 yılında davacı tarafından düzenlenen 3 ayrı faturayı itirazsız defterlerine kaydederek bedelini ödediği, bu nedenle taraflar arasında vade farkı istenebileceğine ilişkin teamülün mevcut olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk derece mahkemesinin yukarıdaki kararına karşı, süresi içinde davalı yüklenici vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri
Davalı yüklenici vekili istinaf başvurusunda özetle; taraflar arasında faiz tahakkuku yansıtılmasına ilişkin olarak herhangi bir anlaşma bulunmadığını, müvekkilinin, yansıtma faturalarından sadece 01.07.2016 tarihli 144118 numaralı 15.842,19TL’lik yansıtma faturasını ödediğini, bunun dışında gönderilmiş olan 18.10.2016 tarihli 63.816,29 TL’lik ve 29.11.2016 tarihli 142.000,00 TL bedelli faturaları ödemediğini, son gönderilen davaya konu 30.12.2017 tarihli 222.550,76 TL’lik faturayı da noter kanalıyla iade ettiğini, yerel mahkeme kararında belirtildiğinin aksine temadi eden vade farkı uygulaması bulunmadığı gerekçesiyle kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge adliye mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını, süresi içinde davalı temyiz etmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı yüklenici vekili istinaf başvurusundaki gerekçelerle kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vade farkı alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı, icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
Türk Borçlar Kanunu’nun 470 inci maddesi, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu 2001/1 Esas, 2003/1 Karar ve 27/06/2003 tarihli kararı.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Taraflar arasında düzenlenen her iki sözleşmede de vade farkı ödeneceğine dair düzenleme bulunmamakta ise de; taraflar arasında bu konuda oluşmuş ticari teamül bulunmaktadır. Davacı taşeron tarafından düzenlenen ve dava konusu yapılmayan 01.01.2016 tarih ve 6100 sayılı 15.842,19 TL bedelli, 18.10.2016 tarih 0009177 nolu 63.816,29 TL bedelli, 29.11.2016 tarih 0011472 nolu 142.000,00 TL bedelli faturaların davalı şirketin ticari defterlerine kayıtlı olduğu ve bu fatura bedellerinin davalı tarafça ödendiği, denetime açık ve anlaşılır bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden, davalının davaya konu vade farkı faturasını aralarında oluşan ticari teamüle aykırı olarak ödememesinin hukuka aykırı olduğunun mahkemece tespiti usul ve yasaya uygun olup, bu nedenle davalının temyiz itirazları yerinde görülmeyip, reddi gerekmiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci
fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.