Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/1839 E. 2023/2250 K. 08.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1839
KARAR NO : 2023/2250
KARAR TARİHİ : 08.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2138 E., 2021/1161 K.
DAVA TARİHİ : 04.01.2016
HÜKÜM : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/2 E., 2019/237 K.

Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı borçludan olan alacaklarının tahsili amacıyla takip yaparak borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına haciz koyduklarını, davalının da borçlu şirketten olan alacakları nedeniyle takip yaparak haciz uyguladığını, davalının alacağının muvazaalı olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinden çıkarılmasını talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mersin 6. İcra Müdürlüğünün 2015/8919 sayılı takip dosyasındaki takip tarihinin 24.062015 olduğunu, ancak davacı tarafında dayanağı olan çekin tarihinin 22.07.2015 olduğunu, araç satış sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere müvekkili ile dava dışı borçlu firma arasında uzun süredir devam eden bir ticari ilişki olduğunu, bu nedenle müvekkilinin alacağının muvazaalı olduğuna yönelik iddiaları kabul etmediklerini, davacı tarafın kendilerinden önce bir çok kuruma yazı göndererek tahsilatlar yaptığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi dava dışı borçlu ile anlaşmış olsalar bu kurumlara kendilerinin yazı göndereceğini ve daha önce tahsilat yapacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün kural olarak davalı alacaklı üzerinde olduğu, takibe dayanak yapılan ticari alacağın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili defterlerin incelenmesinin davacı tarafça istendiğini ancak raporda incelenmediğinin açıkça belirtildiğini, kendilerinin de istediğini ancak bu eksilik giderilmeden rapor alındığını, delil olarak bildirilen çek, senet, araç alım satım sözleşmesi, borçlu havaleleri dikkate alınmadan rapor düzenlendiğini, ilgili yerlere yazı yazılmadığını, takip dayanağı bononun borçlu şirket defterinde kayıtlı olduğunu ancak borçlu şirkete borç kaydının 29.04.2015 tarihinde oluşturduğunu, senedin tanzim tarihi olarak 01.05.2015 tarihinin yazıldığını bu durumun gerek bilirkişilerce gerek mahkemece fiziken imkansız olarak kabul edildiğini ve aleyhe hüküm kurulduğunu, davacı ile borçlunun adi ortaklık kurduğunu, defterlerle oynanabileceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda, Mersin 6. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8919 Esas sayılı dosyasına konu davalı alacağının 01.05.2015 tanzim tarihli 01.06.2015 vade tarihli 995.000,00.TL bedelli bonoya dayandığı ve takip tarihinin 24.06.2015 tarihi olduğu buna karşılık Mersin 3. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10254 Esas sayılı dosyasına konu davacı alacağının 22.07.2015 keşide tarihli, 485.370,00.TL bedelli çeke dayalı olup takip tarihinin 27.07.2015 tarihi olduğu, Mersin 2. İcra Müdürlüğünün 2015/10385 Esas sayılı dosyasına konu davacı alacağının 24.07.2015 keşide tarihli, 1.283.801,86.TL bedelli çeke dayalı olup, takip tarihinin 29/07/2015 tarihi olduğu, davalının takip tarihi davacının takiplerinden önce ise de, davacı tarafça dava dilekçesinde, borçlu şirket ile davacı akaryakıt dağıtım şirketi arasında 11.09.2013 tarihli bayilik sözleşmesi bulunduğu, takibe konu çeklerin de daha önceden satılan akaryakıt bedelleri için davacıya verildiği ileri sürüldüğünden ve mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre de, davacının dayandığı çeklerin daha önceki tarihlerde takip borçlusu şirkete verilen mallardan doğduğu, ticari ilişkinin devam ettiği ve 30.11.2015 tarihi itibariyle dava dışı takip borçlusu şirketten 3.436.299,24.TL akaryakıt bedellerinden alacaklı olduğu ve davacı yanın alacağının davalının takibe konu senedin düzenlendiği tarihten öncesine dayandığı anlaşıldığından, davacının alacaklarının davalı alacağından daha önce doğduğunun kabulü gerektiği, davalının, sevk irsaliyesi ve faturanın tarafı olmaması ve çeklerin de sıra cetvelinin düzenlendiği 25.12.2015 tarihinden sonra olmak üzere 08.02.2016 tarihli olması ve yine 25.12.2014 tarihli araç satım sözleşmesinin de borçlu şirket ile dava dışı … Şirketi arasında yapılması nedeniyle davalı dayandığı bu delillerle borçludan takibe konu bonodan dolayı alacaklı olduğunu ispat edemediği gibi, davalının varsa bile defterlerini inceleme için ibraz etmediği, ibraz edilip incelense dahi tek başına davalı defter kayıtlarının sahibi lehine delil niteliği taşımadığından sonuca bir etkisi olmadığı ayrıca dava dışı borçlu … Petrol…Ltd. Şti’nin İflasın Ertelenmesi Davasının görüldüğü Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/685 Esas sayılı dosyasından düzenlenen 30.09.2016 tarihli Kayyım Raporunda, davalının alacağının dayanağını oluşturan bononun borçlu şirket defterinde sipariş avansı olarak izlendiği, senedin düzenlenme tarihi 01.05.2015 iken, borçlu defterlerine 29.04.2015 tarihinde kaydının yapıldığının görüldüğü, 01.05.2015 tarihinde düzenlenen senedin 29.04.2015 tarihinde kayıtlara geçmesinin fiziken mümkün olmayacağı ve ayrıca yapılan bu işlemde herhangi bir alış veriş durumu olmadığından senedin gerçek bir borcu yansıtmadığından borç hesabından çıkarılması gerektiği bildiridii, tüm dosya kapsamından davalı dayandığı delillerle bonodan kaynaklanan alacağının gerçek bir alacak olduğunu ispat edemediği gerekçesiyle başvurunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki sebepleri ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muvazaa iddiasına dayalı olarak sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-h ve 115/2 inci maddeleri ile 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 142 nci maddesinin birinci fıkrası

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.1. Dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir.

2.2.Sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat vermesi (İİK. m.17/I) gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir.

2.3.Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında ise, kıyasen uygulanması gereken İİK’nın 235/3. maddesi uyarınca sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hüküm, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulmalıdır. İlk derece mahkemesi kararında, bu ilkeye aykırı biçimde, davalının sıra cetvelinden çıkarılmasına karar verilmesi doğru olmamış ise de, yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi hükmünün aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2.Mersin 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.09.2019 tarih 2016/2 Esas 2019/237 Karar sayılı kararının “HÜKÜM” bölümünün 1. maddesinde yer alan birinci bendin ve 2. maddenin karardan çıkartılmasına yerine “Davacı tarafından açılan davanın Kabulü ile” kelime dizininden sonra gelmek üzere “Sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın yargılama giderleri ile vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacının alacaklı olduğu icra dosyasına ödenmesine, artan para bulunması halinde davalıya ödenmesine” kelime dizininin yazılmasına, kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Temyiz peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.