Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/1835 E. 2023/1749 K. 10.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1835
KARAR NO : 2023/1749
KARAR TARİHİ : 10.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2311 E., 2022/280 K.
vekili Avukat …
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 14.01.2015
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/62 E., 2018/382 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının açtığı 2009/38799 İKN numaralı ihaleyi kazandığını ve ihalenin 19-06-2009 tarihinde imzaladığını, imzalandıktan sonra davacının hizmetlerine devam ettiğini eksiksiz ve kusursuz şekilde sözleşmeye uygun olarak işini yürüttüğünü, fakat sözleşme süresinin bitimine yakın Van’da büyük bir deprem olduğunu ve İpekyolu Devlet Hastanesi yönetimi tarafından bizzat aranarak binalarının hasar gördüğünü bu sebeple fizik tedavi merkezini hastane binası olarak kullanacakları belirtildiğini, davacının Van’a acil olarak döndüğünü, ancak eşyaları alacak bir kamyon ve kamyonlara yükleyecek işçi bulamadığını, davacı ve ailesinin eşyaları almaya çalıştığını ancak artçı sarsıntılar nedeniyle alamadığını, ihale süresi dolmadığı ve eşyaları çıkarmak zorunda olmadığı halde buna zorlandığını, daha sonra ise davacının haberi olmadan eşyaların sökülüp kırılıp parçalandığını ve depo gibi bir yere atıldığını, davacının ne eşyaları alabildiğini ne kendisine yer gösterilmesi istendiğini, hastane yönetimine başvurduğunda ise alay edercesine “cihazları kendiniz aldınız” anlamında bir cevap verildiğini, bu nedenlerden ötürü belirsiz alacak davasının kabulü ile tam değeri belirlendiğinde dava değerini yükseltmek kaydıyla davacının zararının zarar tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiziyle davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine ve yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile depoda bulunan eşyaların çoğunun masa sandalye gibi eşyalar olup mevcut olmayan eşyaların ise miktarı yüksek teknik tıbbi cihazlar olduğunun anlaşıldığı, tahliye işlemini tarihinin davacı tarafından bilinmesi karşısında tahliyenin kendi haberi olmadan yapıldığı iddiasında ispat yükünün davacıda olduğu, deponun bulunduğu apartmanın görevlisi davacı tanığı …’in beyanında eşyaların taşınmasından 2 ay sonra davacı şirket sahibinin depoya gelerek eşyaları gördüğünü belirttiği, yine davacı şirkette çalışan davacı tanığı …’in beyanında eşyaların taşınmasından şirket yetkililerinin haberi olduğunu beyan ettiği, her iki tanığın ifadesinden de söz konusu taşınmadan davacı şirketin haberi olduğunda uyuşmazlık olmadığı, davacının taşınma anından beri haberi olması, eşyaların olduğu depoya giderek eşyaları depremden 2 ay sonra yerinde görmesine rağmen yaklaşık iki buçuk yıl sonra, 19/04/2014 tarihli sunulan dilekçe ile başvuru yapan davacının bu tarihe kadar delil tespiti dahi istemediği, eşyaların kendi haberi olmaksızın idare tarafından taşındığı ve eşyaların çoğunun mevcut olmaması iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 01/12/2017 tarihli duruşmada taraflara deponun kim tarafından tutulduğu, kiranın kim tarafından ödendiğine ilişkin bilgi ve belgeleri sunmaları için süre verildiği, bu hususa ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin 01.12.2017 tarihli ara kararına karşı beyanda bulunulduğunu, ara karara karşı beyan dilekçesinde davaya konu eşyaların konulduğu deponun kim tarafından tutulduğunu, deponun kirasının kim tarafından karşılandığının bilinmediğini bu konuda herhangi bir kira sözleşmesi veya deponun tarafımızca tutulduğuna ilişkin bir sözleşme olmadığı hususlarının belirtildiğini, hükmün çelişkili olduğunu, maddi olguların yeterince değerlendirilmediğini, zarar gören mallara ilişkin olarak farklı firmaların şirkete yönelik düzenlemiş oldukları ve mucbir sebebin (deprem) gerçekleşmesinin bir kısım temin edilebilen faturaların dosyaya sunulduğunu, fatura ve irsaliyelerin delil niteliği taşıdığı halde göz ardı edildiğini, sözleşmenin hukuka aykırı fesh edildiğini, işin fiilen 20.10.2011 tarihinde bittiği hususlarının farazi bir beyan olduğunu, hizmet alım sözleşmesinin 31/12/2011 tarihine kadar geçerli olduğunu, tanık beyanlarındaki 5-6 kişinin başhekim yazısı sonrası eşyaları depoya boşalttığı yönündeki beyanlarının dikkate alınmadığını, mahkemenin davanın 2,5 yıl sonra açılmasını aleyhe yorumlayarak dava süresinin yitirildiğinin ima edildiğini, süreye atfın hukuk ilkeleri ile açıklanamayacağını, davalı idarenin müvekkiline gönderdiği bir ihtarname olmadığını belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile zararın tespiti için 17/05/2016 tarihinde keşif yapıldığı ve …,… isimli kişilerin tanık olarak dinlenildiği, davacı tanığı olarak dinlenilen kişilerin tanık listesinde adı olmadığı gibi, davacının süresi içerisinde tanık listesi sunmadığı, Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlü olup, davacı tarafça şirkete ait eşyaların davalı kurum tarafından sökülerek kırıldığı, zarar verildiği iddiasının dosya kapsamı itibariyle ispatlanamadığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Mahkemenin davacının iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirtmesine rağmen o dönem Van’da yaşanan büyük bir deprem olduğunu ve hayatın olağan akışı kalmadığını, davacıdan hayatın olağan akışına uygun davranmasını beklemenin hakkaniyete aykırı olduğunu,

2.Davacının taşıma işinden haberdar olmasının hastane yönetiminin yaptığı eylemi hukuka uygun yapmadığını, hastane yönetiminin hakkı olmadığı halde davacının eşyalarını boşalttığını, o deprem dönemi kargaşası içinde davacıyı zor durumda bıraktığını ve zararının doğmasına neden olduklarını,

3.İstinaf mahkemesinin gerekçesinde belirtmiş olduğu, dava konusunun ispat edilemediği hususuna katılmadıklarını, dosyada hiç bir tanık dinletilmese dahi davanın haklılığının ortada olduğunu, hastane yönetiminin haksız ve hukuka aykırı uygulaması sebebiyle davacı şirketin zarara uğratıldığını,

4.Mahkemenin asıl zarara etki eden çekişmeli olaya yoğunlaşmadığını, davacının taşıma işinden haberdar olup olmaması ile ilgilendiğini, davayı oluşturan ve çekişmeli olması gereken vakıanın davacının haksız yere eşyalarının fizik tedavi merkezinden rızası olmadan çıkarılması ve davacının bu eylem yüzünden zarara uğraması olduğunu,

5.Davacı eşyalarının hastane yönetimi tarafından çıkarıldığı ve taşındığı hususunu yerel mahkemenin de çekişmeli olmaktan çıkardığını, zararın da bu taşıma işinden ve malzemelerin depoda kalmasından dolayı meydana geldiğini, Borçlar kanununun “zarar ve kusurun ispatı” başlıklı 50. maddesi uyarınca zararın ne kadarının idarenin eyleminden dolayı meydana geldiğini tespit edemeyen hakimin, olayı akışına göre değerlendirip hakkaniyete göre bir zarar tespiti yapması gerekirken davayı reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet sözleşmesinden doğan zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369, 370 ve 371. maddeleri,

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Taraflar arasında 19/06/2009 tarihli Hizmet Alım Sözleşmesinin imzalanmış, Van ilinde meydana gelen deprem nedeniyle İpekyolu Devlet Hastanesi yönetimi tarafından 21.10.2011 ve 26.12.2011 tarihli yazıları ile fizik tedavi merkezinin boşaltılması talep edilmiştir. Yüklenici eşyayı taşıyacak araç ve işçi bulunamaması nedeniyle fizik tedavi merkezinin boşaltılamadığını, hastane yönetiminin kendisinden habersiz eşyaları sökerek depo gibi bir yere attığını, malzemelerin kullanılamaz hale geldiğini iddia etmiş, idare ise kendileri tarafından hiç bir malzemeye zarar verilmediği, firma tarafından kurulup monte edilen hiç bir cihaz ve malzemeye zarar verilmediği, sökümün kendileri tarafından gerçekleştirilmediğini tahliyenin hastaneden habersiz bir şekilde yapıldığının, kurumun bir müdahalesinin bulunmadığını beyan etmişlerdir. Depodaki malzemelerin çoğunun masa sandalye gibi eşyalar olup teknik tıbbi cihazların burada bulunmadığı tespit edilmiştir. Deponun kimin tarafından kiralandığı, malzemeleri depoya kimin transfer ettiği tespit edilememekle birlikte, malzemelerin depoya taşınmasının ardından kısa bir süre sonra davacı tarafından depoda görüldüğü ancak yaklaşık 2 buçuk yıl sonra ilgili idareye malzemelerin akıbeti için başvurduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından, tedavi merkezinin idarece boşaltıldığı, oluşan zararın idarenin kusuruyla meydana geldiği ispatlanamamıştır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.