YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1773
KARAR NO : 2023/1825
KARAR TARİHİ : 16.05.2023
…
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/692 E., 2020/554 K.
DAVACILAR : 1-… 2-… vekilleri Avukat …
DAVA TARİHİ : …
HÜKÜM : Adi Ortaklığın Tasfiyesine
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen menfi tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay(Kapatılan) 15.Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin deri fabrikası işlettiğini, aynı zamanda fason olarak da deri işlediklerini, davalının toplamda 5590 adet pikle Adana erkek derisini işlemek üzere müvekkillerinden …’a 07.01.2014 tarihinde teslim ettiğini, söz konusu derinin teslimi sırasında isteği üzerine bir adet senedin teminat olarak düzenlenerek davalıya teslim edildiğini, yine davalı ile 07.01.2014 tarihinde tarihli bir adet “teminat senedine dair sözleşme” imzalandığını, müvekkillerinin davalıdan işlenmek üzere teslim aldıkları derileri çeşitli işlemlere tabi tuttuklarını, deri piyasasında yaşanan bu olumsuz gelişmeler üzerine davalının talimatı ile müvekkillerinin derinin işletilmesini durdurduğunu, ancak durdurma talimatına kadar toplamda 970 adet deriyi satışa hazır hale getirdikleri gibi kalan 4620 adet deriyi de yarı mamul hale getirdiklerini, müvekkillerinin bu işlemler için harcadıkları meblağın da 20.000,00 USD civarında olduğunu, davalının deri piyasasındaki bu düşüşten dolayı derileri satmadığı gibi hem müvekkillerinin masrafları olan 20.000,00 USD yi ödemediğini, hem de fabrikada yer kaplayan ve müvekkillerinin çalışmasını engelleyen derileri teslim almadığını, davalının bu tutumu üzerine müvekkillerinden …’ın noterden ihtarname keşide ettiğini, davalının da bu ihtarnameye cevaben ihtarname keşide ettiğini ve müvekkillerle arasında hrhangi bir hukuki ilişki olmadığını, derileri işlemek üzere teslim etmediğini, 5590 adet deriyi 72.700,00 TL USD karşılığında sattığını, bu satış bedeli için bir yıl vade koyduğunu beyan ettiğini, davalının kötü niyetli olduğunu belirterek müvekkillerinin 07/01/2014 tanzim tarihli 72.700,00 USD bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile söz konusu teminat senedinin müvekkillerine iadesine, haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine konu edilmesi halinde davalı aleyhine İİK 72/ 5 hükmü uyarınca %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında satış sözleşmesi ilişkisi bulunup, vade geldiğinde ücret alınacağını ve sözleşmede derilerin işlenmesine ilişkin hüküm bulunmadığı gibi, işlemleri durdurma talimatı da vermediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 07.06.2016 tarihli ve 2014/676 Esas, 2016/678 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile, 07.01.2014 tanzim tarihli 72.700,00 USD bedelli senetten dolayı davacıların borçlu olmadığının tespitine ve davacı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.1. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay(Kapatılan) 15.Hukuk Dairesi 31.01.2018 tarih 2016/5219 Esas ve2018/284 karar sayılı ilamında “Taraflar arasında 07.01.2014 tarihli imzası inkâr edilmeyen sözleşme ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık bu sözleşmenin niteliğinde ve sözleşme uyarınca verilen teminat senedinden dolayı davacıların borçlu olup olmadıkları konusunda toplanmaktadır.
Bir davada, maddi olayları açıklamak taraflara, hukuki tavsif ise hakime aittir. Davacı taraf sözleşme uyarınca kendisine teslim edilen derilerin bir kısmını işlediğini, bir kısmını da yarı mamul hale getirdiğini ve 07.01.2014 tarihli sözleşme uyarınca verilen teminat senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş, mahkemece temel ilişkinin niteliği konusunda bir açıklama yapılmadan taraflar arasındaki ticari ilişkiden bahsedilerek menfi tespit yönünde karar verilmiştir. Davalı taraf verilen senedin satış sözleşmesi uyarınca düzenlendiğini ve satış bedeline karşılık verildiğini bildirmişse de, 07.01.2014 tarihli yazılı sözleşmede davacı …’ya derilerin adi ortaklık ilişkisi sebebiyle verildiği, davacının derileri işleyerek satışa hazır hale getireceği ve satışa kadar tüm sorumluluğun davacı …’a ait olacağı kararlaştırılmış ve bu sözleşme uyarınca da davaya konu teminat senedi verilmiştir. Davacılardan … ile … arasında imzalanıp, diğer davacı …’ın da imzası bulunan sözleşme uyarınca verilen teminat senedinde her iki davacı da borçlu olarak yer almaktadır. Bu durumda davacılar ile davalı arasında imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan TBK’nın 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen “Adi Ortaklık” ilişkisi mevcut olup, mahkemece taraflar arasındaki uyumazlığın 07.01.2014 tarihli sözleşme ve bu sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde TBK’nın 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış,” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 03/07/2018 tarih ve 2018/284 Esas 2018/459 Kararı ile bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
C. 2. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay(Kapatılan) 15.Hukuk Dairesi 09.10.2019 tarih 2019/817 Esas ve 2019/3856 Karar sayılı ilamında ” mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, yeniden oluşturulacak konusunda uzman deri tekstili işinden anlayan teknik bilirkişiler ve adi ortaklık ile tasfiyesinden anlayan mali müşavirden oluşan 3 kişilik bilirkişi kurulundan adi ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesinin imkânsız duruma gelmesi sebebiyle TBK’nın 639/1. maddesi gereğince ortaklık sona erdiğinden sözleşmede üstlenilen işlerin gerçekleştiği seviye de dikkate alınmak suretiyle 07.01.2014 tarihli sözleşme ile TBK’nın 644. ve devamı maddeleri gereğince adi ortaklığın tasfiyesi konusunda rapor alınıp değerlendirilerek sonucuna uygun ve gerekirse kısmi de olsa teminat senedi ile ilgili borçlu bulunulmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile davanın tümden reddi doğru olmamış” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 24.11.2020 tarih ve 2019/692 Esas 2020/554 Kararı ile bozmaya uyularak, davalı tarafından davacılara teslim edilen ham derilerin dava tarihi itibariyle değeri bilirkişi raporuyla 6,50-$ olarak kabul edildiği ve 5590 adet ham deri bedeli olarak, davalının adi ortaklığa koymuş olduğu sermaye miktarının 36.335,00-$ olarak hesaplandığı, davacı tarafından satışa hazır hale getirilen 970 adet derinin maliyeti 6.305,00-$, 4620 adet yarı mamul hale getirilen derilerin işleme maliyeti 6.930,00-$ olmak üzere, davacı tarafın adi ortaklığa konulan sermaye miktarı 13.235,00-$ olarak belirlendiği, bu durumda taraflar arasındaki adi ortaklığın toplam sermaye miktarı 49.570,00-$ olmak üzere, sermayenin %73,3 kısmı davalı tarafından, %26,7 lik kısmı davacı tarafından karşılandığı, ortaklığa ait derilerin resen atanacak tasfiye memuru tarafından satışı yapılarak bedelin tasfiyesi halinde, tasfiye memuru ücreti, ilan, ihale, satış maliyetleri göz önüne alındığında ekonomik olmayacağı, taraflar arasından aynen taksiminin de mümkün olması nedeniyle, yukarıda tespit edilen oranlar doğrultusunda 970 adet satışa hazır işlenmiş derinin 259 adedinin davacılara, 711 adedinin davalıya, 4.620 adet yarı mamul derinin 1.234 adedinin davacıya, 3.386 adedinin davalıya ait olacak şekilde paylaştırılmak suretiyle adi ortaklığın tasfiyesine karar verildiği, davacı tarafından davalıya teminat olan verilen 72.700-$ bedelli bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talep edildiği, davacılar tarafından adi ortaklıktan kaynaklanan yükümlülükler kısmen ifa edilmiş olduğundan verilen teminat senedi nedeniyle borçluluk durumu ifa edilen kısımların oranlaması suretiyle tespit edilebileceği, alınan 19.06.2020 tarihli bilirkişi raporu ile 970 adet işlenmiş ham derinin toplam piyasa değeri 13.235,30-$, 4.620 adet yarı mamul haldeki derinin piyasa satış değeri 36.335,00-$ olarak belirlendiği, adi ortaklık iş tamamlanmadan tasfiye edildiğinden taraflar arasında yukarıda belirlenen sermaye payları oranında hesaplama yapılarak 970 adet işlenmiş deri bedeli olan 13.235,30-$’dan davalının %73,3 kısmı 9.758,60-$ ve 4.620 adet yarı işlenmiş deri bedeli olan 36.335,00-$’dan davalının %73,3 kısmı 26.33,50-$ olmak üzere toplam 36.392,10-$ payı hesaplandığı, buna göre davacının elinde bulunan derilerin piyasa değeri üzerinden yapılan hesaplamada davalının toplam payı 36.392,10-$ teminat olarak verilen 72.700,00-$ bedelli bonodan çıkarıldığında davacının kalan 36.307,90-$ lık kısmından borçlu olmayacağı kanaati ile, taraflar arasında kurulan 07.01.2014 tarihli adi ortaklığa ait 970 adet satışa hazır derinin 259 adetinin davacılara, 711 adetinin davalıya , 4620 adet yari mamul derinin, 1234 adetinin davacılara, 3386 adetinin davalıya ait olacak şekilde adi ortaklığın tasfiyesine, ortaklığı ait derilerin davacıların uhdesinde bulunması nedeni ile davacıların 07.01.2014 tanzim tarihli 72.700 USD bedelli bononun 36.307,90 USD kısmından borçlu olmadıklarının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, bilirkişi heyetinin bozma ilamında belirtilen alanında uzman kişilerden oluşmadığını, belirlenen deri fiyatının yüksek ve neye göre belirlendiğinin belirtilmediğini, tasfiyeyi tasfiye memurunun yapması gerektiğini ve derilerin ekonomik değerinin kalmaması nedeniyle iadesi kararının doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 644 ve devamı maddeli ile 470 ila 486 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, hesaplamanın ve adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin kanun maddeleri hükümlerinin hukuka uygun olarak olaya uygulandığı anlaşıldığından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Fazla yatırılan temyiz peşin harcın istek halinde davacılara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,
16/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.