Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/1767 E. 2023/1338 K. 10.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1767
KARAR NO : 2023/1338
KARAR TARİHİ : 10.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/49 E., 2021/1035 K.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
ASIL DAVADA DAVALILAR : 1- … vekili Avukat …
2-… mirasçıları a-… b-…
BİRLEŞEN DAVADA
DAVALILAR : 1- … vekili Avukat …
2-… vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 06.11.2013-17.08.2021
HÜKÜM/KARAR : Asıl Davanın Kısmen Kabulü, Birleşen Davanın Usulden Reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen rücuen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı … mirasçıları … ile … tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili; dava dışı işçi tarafından iş kazası nedeniyle müvekkili aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının kesinleşen kararı gereği ödemenin müvekkili şirket tarafından yapıldığını, ancak söz konusu davada iş kazası nedeniyle davalı …. ile bu şirketin taşeronu olan diğer davalı … ‘nin de kusurlu bulunduğunu, müvekkili kurumun karar gereğince başlatılan icra takibinde 674.235,46 TL olarak ödeme yaptığını, müvekkili kurumun karar gereğince yaptığı ödeme nedeniyle davalıların toplam %65 kusuru oranında rücu hakkı bulunduğunu ileri sürerek davalıların toplam %65 kusur oranına tekabül eden 438.253,50 TL’nin ödeme tarihi olan 30.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek olan reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 12.11.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 455.326,89 TL’ye artırmıştır.

2. Birleşen davada davacı vekili; bozma kararı doğrultusunda alınan ve müvekkili kuruma 21.06.2021 tarihinde tebliğ edilen bilirkişi ek raporu ile dava dışı … ve …’ın olayla ilgili kusurlu olduklarını ileri sürerek davalıların kusur oranına tekabül eden 67.423,54 TL’nin ödeme tarihi olan 30.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek olan reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1. Asıl davada davalı …. Vekili cevap dilekçesinde; iş mahkemesi dosyasındaki rapora göre müvekkili şirketin bu iş kazasındaki kusur oranın %5 olduğunu, rücu davalarında zincirleme sorumluluğa karar verilemeyeceğini, rücuen tazminat alacağının zaman aşımına uğradığını, rücuen alacak davasında reeskont faizi talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Asıl davada diğer davalı … cevap dilekçesi sunmamıştır.

3 .Birleşen davada davalı … vekili cevap dilekçesinde; taraflarına tebliğ edilen dava dilekçesini kabul etmediklerini, pasif husumet, kusur durumu, dava şartı yokluğu, zaman aşımı defi itirazlarının olduğunu savunarak bunların mümkün olmaması halinde de davanın reddi istemiştir.

4. Birleşen davada davalı … vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelikle yetki yönünden reddini, görev yönünden de asliye hukuk mahkemelerinin bakması gerektiğinden görev yönünden de reddini, ayrıca söz konusuu kusur durumunun belirlenmesinin üzerinden 20 yıl geçtiğinden dolayı zaman aşımı yönünden ve davacının zorunlu arabuluculuk şartını yerine getirmeden dava açtığından usulden reddini , bunun mümkün olmaması durumunda da müvekkilin söz konusu olayda şirket adına yetkili olmadığı diğer personel gibi işçi olduğu, müvekkil hakkında şirket kayıtlarından da görüleceği üzere ekip başı olmadığı ve sorumluluk kendisinde olmadığını savunarak esastan reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 29/01/2016 tarih, 2014/1455 Esas ve 2016/83 Karar sayılı kararıyla; iş mahkemesinde hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatın tahsili için dava dışı işçi tarafından başlatılan icra takibinde eldeki davanın davacısı tarafından 30.05.2013 tarihinde 674.235,46 TL ödeme yapıldığı, olayın gerçekleşmesinde davalı …’nin %50, davalı …’nin %5

oranında kusurlu olduğu, davalı …’nin ortağı ve yöneticisi konumunda olan …’ın olayda %5 oranında kusurlu olduğu ve bu şahsın kusurundan davalı …’nin sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 70.050,28 TL tazminatın 30.05.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … Tic. Ltd. Şti’den, 385.276,61 TL rücuen tazminatın 30.05.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 29/01/2016 tarih, 2014/1455 Esas ve 2016/83 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay Kapatılan 23. Hukuk Dairesi’nin 11.03.2019 tarih ve 2016/5564 Esas, 2019/928 Karar sayılı kararı ile davacı tarafça, reeskont faizine hükmedilmesi talep edildiği halde yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğu, davalı … İnşaat ve Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti’nin meydana gelen iş kazasında belirlenen kusur oranı %5 olduğu halde mahkemece bu kusur oranına davada taraf sıfatı bulunmayan davalı şirket ortağı ve yöneticisi dava dışı …’ın %5’lik kusur oranı da eklenerek %10 kusur oranı üzerinden hesap edilen tazminat miktarı üzerinden davalı şirket aleyhine hüküm kurulmasının hatalı olduğu ve kanunun emredici hükmüne aykırı olarak faize faiz yürütülerek yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; bozma ilamına uyularak, %5 kusur oranına göre hesaplanan 33.711,77-TL miktarının asıl dava davalısı …’nden, %50 kusur oranına göre hesaplanan 337.117,73-TL miktarının ise asıl dava davalısı müteveffa … mirasçıları dahili davalılar … ve …’den rücuen tazminini talep edebileceği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava dosyasının açıldığı tarih itibarı ile yürürlükte bulunan TTK’nın 5/A maddesinin 1. bendi uyarınca, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmadan davanın açıldığı gerekçesiyle birleşen davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … mirasçıları … ile … temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; birleşen davanın arabuluculuk dava şartı sebebi ile reddinin hatalı olduğu, davanın ticari dava niteliğinde olmadığını, İş Mahkemeleri Kanunun 3/3. maddesinde iş kazası sebebiyle rücu davalarında, arabuluculuğun dava şartı olmadığını, temyiz sebepleri olarak ileri sürmüştür.

2. Davalı … mirasçıları … ile … temyiz dilekçelerinde ayrı ayrı özetle; davalı murisleri …’nın 31.03.2018 tarihinde vefat ettiğini, bunun üzerine mirasın reddini

istediklerini, 31.05.2018 tarihinde reddin mahkemece tescil edildiğini ve kesinleştiğini, mirası reddettiklerini mahkemeye sunduklarını fakat yazılı şekilde hatalı karar verildiğini, temyiz sebepleri olarak ileri sürmüşlerdir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427 ıncı ve devamı maddeleri. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A., 4. maddeleri, 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3/3. maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 121. maddesinin son fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden; 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesi ‘(1)Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. (3) İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.’ şeklinde düzenlenmiştir. İş bu maddenin üçüncü fıkrası uyarınca; iş kazaları veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları ile bu konulara ilişkin tespit, itiraz ve rücu davalarında arabuluculuk yoluna gidilmesi zorunluluğu aranmamaktadır. Eldeki dava iş kazasından kaynaklanan rücuen tazminat davasıdır. Bu nedenle mahkemece, birleşen davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

2. Davalı … mirasçılarının temyiz itirazları yönünden; davalıların murisleri …’nın 31.03.2018 tarihinde vefat ettiği, bunun üzerine davalı mirasçıların mirasın reddini istedikleri, 31.05.2018 tarihinde mirasın reddinin mahkemece tescil edildiği ve kesinleştiği, ayrıca bu durumun yargılama aşamasında mahkemeye ibraz edildiği de dosyada sabittir. Bu nedenle mahkemece ibraz edilen mirasın reddi kararı göz önüne alınmadan, davalı mirasçılar aleyhine yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

.