Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/1750 E. 2023/1976 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1750
KARAR NO : 2023/1976
KARAR TARİHİ : 23.05.2023


MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/2278 E., 2022/235 K.


HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/2018 E., 2018/109 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 23.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davacı vekilleri Avukat … , Avukat … , şirket yetkilisi … ile davalı vekili Avukat … ‘ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafça 19.12.2013 tarihinde yapılan ihalenin 30.599.708,00 TL bedel ile müvekkili üzerinde bırakılmasına karar verildiğini, ihalenin konusunun 01/01/2014-31/12/2015 tarihleri arasında olmak üzere toplam 24 ay süre ile “sağlık hizmeti alımı” olduğunu, ancak idareden kaynaklanan nedenlerle sözleşmeye konu hizmetin 01/04/2014 tarihinde başlandığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin davalı kurumca 27/11/2014 tarihi itibariyle fesih edildiğinin bildirildiğini, müvekkili şirketin davalı tarafından ihale edilen hizmet alımı işine ait ihaleye teklif sunarken işin 24 ay süreceği hususuna itibar ederek teklif sunduğunu, bahse konu teklifini de 24 aylık hizmet süresini esas alarak hazırlamış olduğunu, ihale bedeline göre nispi olarak tespit edilen ihale karar pulu bedeli ve damga vergisi tutarının da müvekkili şirketin 24 aylık ihale dönemi sonucunda elde edeceği geliri göz önünde bulundurarak ödemeye katlandığı bir bedel olduğunu; ancak davalıdan kaynaklanan nedenlerle sözleşmenin süresinden önce feshedilmiş olması nedeniyle müvekkili şirket tarafından damga pulu ve damga vergisi ödentisi dekontlarda da görüleceği üzere davalı tarafa yapmış olduğu ödemelerden, sözleşmenin toplam süresi ile sözleşmenin feshedildiği güne kadar geçen süre nispetinde yapılarak davalıdan tahsili gerektiğini ileri sürerek, müvekkili şirket tarafından ödenen damga vergisi ve karar pulu tutarının sözleşmenin devam ettiği süre ile sözleşme metninde geçen süre oranında mahsup edilerek, 254.727,97 TL damga vergisi tutarından 159.204,98 TL’lik, 152.890,53 TL karar pulu tutarından 95.556,58 TL’lik kısmın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talebi doğrultusunda ihale karar pulu bedelinin vergi dairesine yatırıldığını, damga pulu bedelinin de davacı tarafından notere yatırıldığını, vergi dairesine açılması gereken dava müvekkiline karşı açıldığından husumet yönünden reddi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin devamı esnasında Danıştay 13. Dairesinin bozma kararına uyarak 19/09/2014 tarih ve 2014/1659 Esas, 2014/1025 Karar sayılı kararı ile sağlık hizmet alım ihalesini iptal ettiğini, mahkeme kararına uygulamak zorunluğu karşısında müvekkilince sözleşmenin fesih edildiğini, anılan feshin idareden kaynaklı olmadığını, damga vergisini doğuran olay sözleşmenin imzalandığı anda meydana geldiği için sözleşmenin feshinin vergiyi ortadan kaldırmadığını, ihale kesinleşip sözleşme imzalanması ile damga vergisinin doğduğunu, geçerliğini koruduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının sözleşmenin haksız yere fesih edildiğini kanıtlayıcı somut bir delil ortaya koymadığı, bu suretle davalının sebepsiz zenginleşmesinin kabul edilemeyeceği, Mahkemece verilen iptal kararının hukuki etkisi sonucu sözleşmenin hukuken ortadan kalktığı, davalı idarenin objektif imkansızlık sebebiyle feshi ihbarda bulunarak ihbar mükellefiyetini yerine getirdiğini, Mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesinden dolayı davalıya kusur izafet edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın menfi zarar talebine dayalı olarak açıldığını, idarenin sebepsiz zenginleştiği yönünde bir iddiaları olmadığını, müvekkilinin sözleşmenin 24 ay yürürlükte kalacağı inancıyla bu ödemeleri yaptığını, oysa sözleşmenin 7 ay yürürlükte kaldığını, kalan 17 aylık süre için davalının kusuru nedeni ile müvekkilinin zarara uğradığını, huzurdaki davanın bu nedenle açıldığını, Ankara 5. İdare Mahkemesindeki davada müvekkili ile davalının taraf olmadığını, İdare Mahkemesinde görülen davada davacının bir işçi sendikası, davalının ise işbu davanın davalısı olan idare olduğunu, müvekkilinin verdiği sağlık hizmetinin mevzuatta sayılı hizmet kavramı içinde olmadığını, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin feshi kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davalı idarenin kendi kurumunu ilgilendiren mevzuatı çok iyi bilmesi gerekirken, ihale açmaması gereken bir konuda ihale açtığı ve hizmet temin ettiğini, Anayasanın 125/7 maddesi uyarınca kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, ihaleyi erken feshederek müvekkili şirketi zarara uğrattığını, objektif imkansızlık söz konusu ise bu imkansızlığa kusuru ile davalının sebep olduğunu, davalının her şeyden önce bu ihaleleri açmakta kusurlu olduğunu, 4734 sayılı Kanunun 4.maddesinde sağlık hizmetinin sayılmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun kabul edilemeyeceğini, davalının sebepsiz zenginleştiğine dair iddiaları olmayıp menfi zarar istediklerini, 17 aylık dönem için davalının kusurlu eylemi ile doğan fesih nedeniyle ödemek zorunda kaldığı damga vergisi ve karar pulu tutarı kadar zarara uğradıklarını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin feshi nedeni ile ödenen damga vergisi ve karar pulu tutarının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
3.Değerlendirme
Somut olayda, Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin iptal kararı neticesinde taraflar arasındaki sözleşmenin davalı idare tarafından feshedildiği, idareye kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. O halde sözleşmenin hukuki imkânsızlık sonucu ifa edilemeyeceği kabul edilmeli, sözleşme sonrası objektif imkânsızlık haline göre uyuşmazlık sonuçlandırılmalıdır. Buna göre de davacı ancak verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerince geri isteyebilir, kâr kaybı (olumlu zarar) isteyemez. (15. HD 12.06.2017 gün ve 2017/121 Esas 2017/2508 Karar sayılı kararı) Davacı yüklenici, menfi zarar kapsamında yapıp da ödenmeyen iş bedeli, noter masrafı, damga vergisi, teminat mektubu için yapılan masraf, faiz ve komisyonları, sözleşmenin imzası için gerekli sigorta poliçesi masrafı, karar pulu bedeli ve Kamu İhale Kurumu payını isteyebilir. (15. HD 16.09.2020 gün ve 2020/1557 Esas 2020/2455 Karar sayılı kararı)
Bu durumda mahkemece davacının menfi zarar kapsamında olan damga vergisi ve karar pulu bedelinin isteyebileceği gözetilerek istenilen kalemlere ilişkin sözleşmenin feshedildiği tarihten sonra sözleşmenin hükmünden yararlanılmayan kısmına tekabül eden miktar belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtaydaki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.