Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/1719 E. 2023/1477 K. 25.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1719
KARAR NO : 2023/1477
KARAR TARİHİ : 25.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
EK KARAR TARİHİ : 07.12.2018
SAYISI : 2019/2628 E., 2022/153 K.
Şirketi vekili Avukat … 2- …
vekili Avukat …
BİRLEŞEN 2016/443 ESAS SAYILI DOSYADA
Şirketi vekili Avukat … 2- …
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 06.02.2015
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 5. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2015/331 E., 2018/546 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın asıl davada davalı … yönünden açılan davanın reddine, diğer davalı yönünden kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın asıl ve birleşen davada davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince birleşen dava yönünden davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl dava yönünden davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin arsa sahibi davalı … ile müteahhit şirket temsilcisi arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhide kalacak olan dairelerden B Blok 3 kat, havuza bakan cephedeki 2+1 daireye ait şahsi hakkı temlik aldığını, ancak davalı şirketin işi zamanında yapmaması sebebiyle arsa sahibi ile ihtilafa düşmesi sonrasında tapuyu da devretmediğini iddia ederek işbu davayı açtığını, arsa sahibi üzerindeki söz konusu sözleşmelere konu daireye alt kat irtifakının iptali ile müvekkili adına tescilini, olmadığı takdirde de sözleşme bedeli olan 150.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalılardan yüklenici şirket yetkilisi …’ın diğer davalı … ile aralarındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi olduğunu göstermek suretiyle müvekkilini “… ” ismi ile tanıtılan bir inşaat projesinden daire satışına ikna ettiklerini, davalılardan …’in arsa sahibi olduğunu, bahse konu arsa ile ilgili olarak İzmir 21. Noterliğinin 12/10/2011 tarih ve 25169 numaralı düzenleme şeklinde teknik şartnameli satış vaadi kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olduğunu, davalılar arasında yapılan bu sözleşmenin Ek9 maddesine göre arsa sahibi ile müteahhit arasındaki paylaşım oranı %50-%50 olarak belirlendiğini, müvekkilinin 20/09/2013 tarihinde “… Residence Teknik Şartnameli-Satış Vaadli İnşaat Yapım Sözleşmesi” başlıklı sözleşmeyi imzaladığını, yapılan sözleşmeye göre belirlenmiş olan daire bedelinin davalı … İnşaat Ltd. Şti. hesabına havale yoluyla peşin olarak ödendiğini, davalı … İnşaat Ltd. Şti.’nin inşaatı uzun süre durdurması üzerine araştırma yapan müvekkilinin kendisi ile benzer konumda olan konut alıcıları tarafından her iki davalı aleyhine pek çok dava açıldığını öğrendiklerini, bu durum üzerine bedelini ödediği taşınmaz adına tescili için İzmir 5. Tüketici Mahkemesinin 2015/331 Esasına kayıtlı tapu iptali ve tescil davası açtığını, davalıların aralarındaki sözleşmeyi 12/11/2014 tarihli “Fesihname ve Protokoldür” başlıklı adi yazılı sözleşme ile daha sonra İzmir 21. Noterliğinin 14/11/2014 tarih ve 32567 yevmiye numaralı “düzenleme şeklinde fesihname” başlıklı fesihname ile fesih ettiklerini ileri sürdüklerini, müvekkilinin … ile sözleşme yapıp bedel ödediği tarihte davalılar arasında yapılmış olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin mevcut olduğunu ve yürürlükte olduğunu, fesihnamenin tacir olup basiretli davranmakla yükümlü olan … tarafından asla kabul edilememesi gereken görünüşte kendi zararına aslında konut alıcılarına çok ağır zarar veren koşullarla, daha doğrusu tüm haklar ve menfaatler davalı …’ya ait olacak şekilde yapıldığını, normal koşullarda … şirketinin böyle bir fesih anlaşmasını kabul etmesinin olanak olmadığını, …’nin fesihnameyi rızaen yapmış göründüğünü, davalıların amacının el ve işbirliği ile alacaklılardan mal kaçırmak olduğunu, öncelikle davaya konu olan … ada no:14162, parsel no:1 de kayıtlı taşınmaz üzerine üçünçü kişilere devri ve borçlandırıcı işlemlere engel olucu mahiyette ihtiyati terbir konulmasına, davalılar arasında yapılmlış olan İzmir 21. Noterliğinin 12/11/2011 tarih ve 25169 numaralı düzenleme şeklinde teknik şartnameli- satış vaadli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine, 14/11/2014 tarihli fesihname ve protokol başlıklı ve İzmir 21. Noterliğinin 14/11/ 2014 tarih ve 32567 yevmiye numaralı “düzenleme şeklinde fesihname” başlıklı fesihnamelerin muvazaa nedeniyle iptaline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı arsa sahibi … vekili asıl dava cevap dilekçesinde özetle; müteahhit şirketin ekonomik sıkıntıya girmesi sebebiyle inşaata devam edilemediğini, daha sonra yapılan görüşmelerle bu defa davadan sonra sözleşmenin feshedildiğini, müteahhide yaptığı işler karşılığında devir edilen tapuların, müteahhit üzerinde kaldığını, yapılan araştırmada müteahhit şirketin bu daireleri başka kimselere de devrettiğini öğrendiklerini, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı yüklenici … İnşaat Mimarlık Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili asıl dava cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müteahhit arasında yapılan adi yazılı sözleşmenin geçersiz olduğunu, resmi şekilde yapılması gerektiğini, sözleşme gereğince dava açıldığı tarih itibariyle davacının tapu isteme hakkının doğmadığını, davacıya tapu devrinin yapılmasının kat karşılığı inşaat sözleşmesi feshedildiği için mümkün olmadığını, davacının dosyaya sunduğu sözleşmelerin tüm sayfalarının imzalı olmadığını, bu hali ile imzasız sayfaların müvekkilini bağlamayacağını, taşınmaz satışının resmi şekilde yapılması gerektiğini, oysaki davaya konu sözleşmenin adi yazılı olduğunu, geçerli olmayan sözleşme ile tapu iptali istenemeyeceğini bildirmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu … adresinde yer alan … Sitesi’nin 3. blok, 3. katta bulunan 14 no.lu bağımsız bölümün inşası ve teslimi konusunda davacı-tüketici ile dava dışı … İnşaat Mimarlık Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin anlaştığı, davacı tarafından dava dışı şirkete bir takım ödemeler yapıldığı, davacı-tüketicinin dava dilekçesinde sözleşmenin ifasının olmaması ve taşınmazın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle hak ediş alacaklarını davalılardan talep ettiği, ancak davalı …’in sözleşmeye taraf olmadığı, davacı ile davalı müteahhit … İnşaat Mimarlık Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki sözleşmeden dolayı davacının inşaatın dava tarihindeki seviyesine göre müteahhidin arsa sahibi arasındaki sözleşmeden doğan haklarını arsa sahibine karşı ileri süremeyeceği, bu nedenle davalılardan …’in davada taraf sıfatı ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından davalı … yönünden davanın reddine karar verildiği, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince inşaat süresinin 24 ay olarak kararlaştırıldığı, dava tarihi itibarı ile taşınmazın inşaasının tamamlanmadığı, davacı vekilinin talebinin davalı … İnşaat Mimarlık Tur. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden davalı şirketin akdedilen sözleşme uyarınca edimini yerine getirmeyerek davacıdan 150.000,00 TL almasının sebepsiz zenginleşme olduğu tespit edilmiş olmakla; asıl dava yönünden davacının davasının kabulüne, 150.000,00 TL’nin davalı … İnşaat Mimarlık Tur. San. Tic. Ltd. Şti.’den tahsiline, birleşen davada ise; davacı, davalı …’in arsa sahibi olduğu ve satış vaadi sözleşmesinin tarafı olarak sözleşmenin feshedilmesinde üçüncü kişilerden mal kaçırmak amacıyla hareket edildiği belirtilerek muvazaa iddiasında bulunulmuşsa da; muvazaa yapıldığına dair delil bulunmadığı, davacı iddiasını ispatlayamadığından birleşen davanın reddine dair karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalılardan …’in arsa maliki ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olduğu, davalı GNYÇ şirketinin ise yüklenici olduğu inşaat projesi için müvekkilinin ödediği paranın iadesinin talep edildiğini, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141. maddesi “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmüne amir olduğunu, ilk derece mahkemesinin muvazaa nedenine dayalı dava hakkında, gerekçede yer alan “muvazaa yapıldığına dair delil bulunmadığı, davacı iddiasını ispatlayamadığından; birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur” ifadelerinin bir gerekçe sayılamayacağını, ilk derece mahkemesinin, sundukları ve toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, çıkarılan sonuçlar hakkında hiçbir açıklama yapmadığını, gerekçenin olmaması, istinaf nedeninin de yazılmasını güçleştirdiğini, muvazaa, yani danışıklı işlem davalarında ispat vasıtalarının sınırlı olduğu ve delil değerlendirmesinin, tanık anlatımlarının buna göre ve özenle yapılması gereğini, yerel mahkemeye sundukları deliller ve tanık anlatımlarının muvazaayı ortaya koyacak yeterlilikte olduğunu, yerel mahkemenin, sunulan delilleri ya eksik, ya hatalı değerlendirmiş olması gerektiğini, davalı … ile diğer davalı … İnşaat şirketinin kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesini fesih işlemlerinin gerçekte bir fesih olmayıp, hak sahiplerinden mal kaçırmaya, dava ve takipleri bu şekilde semeresiz bırakmaya yönelik yapıldığını, bu nedenle muvazaaya dayalı olduğunu ve iptalinin gerektiğini, fesihnamenin, tacir olup basiretli davranmakla yükümlü olan … tarafından asla kabul edilememesi gereken, görünüşte kendi zararına aslında konut alıcılarına çok ağır zarar veren koşullarla, daha doğrusu tüm haklar ve menfaatler davalı …’ya ait olacak şekilde yapıldığını, davalı …’nın, diğer davalı olan şirketin sahibi …’ün ve şirketin diğer ortağı olan …’ün annesi … ’ın yakını olduğunu, yapılan fesih işlemleri ile müvekkili gibi konut alanların açtığı davaların semeresiz kalmasının, 3 blok ve 7 kattan oluşan, onlarca daire bulunan tüm inşaatın gerçek hak sahipleri yerine … üzerinde kalmasının amaçlandığını, fesih sözleşmeleri incelendiğinde davalıların muvazaayı amaçladıklarının da anlaşıldığını, örneğin, 12.11.2014 tarihli fesihnamede; ileriye dönük fesih yapmanın zorunlu olduğu, birbirlerini ibra ettikleri, birbirlerine hiçbir dava açmayacakları, arsa sahibine karşı açılmış veya açılacak tüm davalardan …’nin sorumlu olacağı, fesihten önce …’ye satış yetkisi verilen 25 adet bağımsız bölümden hak iddia edilmeyeceğinin yazılı olduğunu, davalı …’nın davalı …’ye satış yetkisi verdiği ve …’nin de 3. kişilere aynı zamanlarda devrettiği bu 25 bağımsız bölümün devrinin de esasen alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik işlem olduğunu, davalıların, 14.11.2014 tarihinde bir de noterde fesihname yaptıklarını, davalıların bu fesihname ile de, sözleşmenin ileriye dönük fesih edilmesinin kaçınılmaz olduğunu, inşaatın tamamen … ’ya terk edildiğini, tüm borç ve davaların ise …’ye kaldığını serbest iradeleriyle belirttiklerini, böylece hak sahibi alacaklıların açmış oldukları tapu iptali ve tescil davalarının husumet yönünden reddedildiğini, …’den alacağa hükmedilse dahi bunun tahsil kabiliyetinin olmadığının açık olduğunu, bu şekilde tüm mal varlığının hiç de gerekmediği halde … üzerine devredildiğini, alacaklılardan korunmuş olduğunu, buraya kadar olan beyanlarının ispat vasıtalarının dosyada bulunduğunu, fesih sözleşmelerinin kendileri dahi içerik olarak muvazaayı ispat edecek nitelikte olduğunu, bu sözleşmelerin dosyada olduğunu, davalı …’nin tacir olduğu ve bu fesihnameyi imzalamasının kendisine zarar vereceğini bilmesi gerektiğinin ticaret sicil kayıtlarıyla sabit olduğunu, yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleriyle inşaatın çok ilerlemiş olduğu, yüklenicinin bu aşamada sözleşmeyi kendiliğinden fesih etmesinin, arsa malikine bu kadar bağımsız bölüm bırakmasının makul açıklamasının olamayacağı, sözleşmenin fesih edilmesi sonucunda yükleniciye (dolayısıyla taşınmaz satın alan tüketicilere) kalacak olan taşınmazların davalı …’e ait olacağının sabit olduğunu, dosyaya gelen tapu kayıtlarıyla, fesih sözleşmeleriyle birlikte davalıların adeta mal paylaştığı, … şirketinin kendisine bırakılan malları hemen ve topluca elden çıkardığı, başkaca malının da kalmadığının sabit olduğunu, davaya konu inşaat projesinden taşınmaz alan onlarca başka tüketicinin açmış oldukları örnek dava dosyaları, ceza dava dosyası da mahkeme tarafından bilindiğini, bu dosyalarda davacıların, …’in sözleşmenin feshi nedeniyle husumet itirazında karşılaştıklarının da sabit olduğunu, diğer delillerin yanı sıra özellikle tanık anlatımlarıyla da sabit olduğunu, davalı … şirketinin yetkilisi tanık …, tanık … ve davalı … şirketinde asistan olarak görev yapan tanık … beyanlarıyla fesihten sonra da davalılar arasındaki ilişkinin devam ettiği, davalılar arasında görüşmeler yapıldığı ve aslında ilişkinin gerçek anlamda sonlanmadığı, taraflar arasında çok eskide dayalı bir ilişki olduğu, aradaki sözleşmenin davalı …’i sorumluluktan kurtarmak için muvazaalı bir şekilde yapıldığının sabit olduğunu, tüm bu deliller ve tanık anlatımları ortadayken, muvazaa iddiasının ispatlanamadığını söylenmesinin, eksik ve hatalı bir değerlendirme olduğunu, bu nedenlerle, gerektiğinde duruşma açılarak, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak; İzmir 5. Tüketici Mahkemesinin 2015/331 Esas -2018/546 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, asıl davanın her iki davalı yönünden de kabulüne, birleşen (İzmir 7. Tüketici Mahkemesinin 2016/443 Esas sayılı dosyasına konu) muvazaa nedeniyle fesih sözleşmelerinin iptali davalarının da kabulüne, taşınmaz üzerine konulmuş olan ihtiyati tedbirin devamına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar mahkemece asıl davada; dava tarihindeki inşat seviyesine göre müteahhidin arsa sahibi ile arasındaki sözleşmeden doğan haklarını arsa sahibine karşı ileri süremeyeceği bu nedenle arsa maliki ve kayıt maliki davalılardan …’in davada taraf sıfatı ve ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de; Bu haliyle gerekçede pasif husumet yokluğundan davanın bu davalı yönünden reddine karar verilmesine rağmen kısa hükümde gerekçeyle çelişki yaratacak şekilde esastan red kararı verilmiş gibi davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, kabule göre de yüklenicinin arsa sahibine karşı edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye (davacıya) temlik etmişse, üçüncü kişi (davacı) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 97. maddesi hükmünden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamayacağını, bu davalarda arsa sahipleri ile yüklenici arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunu, davalılardan …’in sözleşmenin tarafı olmadığından bahisle taraf sıfatı ve ehliyeti bulunmadığı gerekçesine dayanılarak verilen red kararının da yerinde olmadığı, dava dosyasındaki tapu kayıtları taraflar arasındaki ileriye etkili fesih protokolü, bilirkişi raporu dikkate alındığında davacının yüklenici şirketten, davalılar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince düşen bağımsız bölümlerden dava konusu olan 1 adedini harici sözleşme ile satın alıp bedeli olan 150.000,00 TL’yi ödediği, inşaatın yüklenici tarafından tamamlanmadığı, davalılar arasında İzmir 21. Noterliğinin 32567 sayılı 14/11/2014 tarihli Düzenleme Şeklindeki Fesihname ile davalılar arasındaki 12.11.2011 tarihli düzenleme şeklindeki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin dava tarihinden önce ileriye etkili feshedildiği, dosya arasına alınan tapu kaydından davacıya satılması vaat edilen 14 no.lu dairenin halen davalılardan arsa sahibi … adına kayıtlı olduğu, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle tamamlanma oranının %45 olduğu, sözleşmenin ileri etkili fesh edildiği, dolayısıyla yüklenici davalı şirketin arsa sahibi-kayıt maliki diğer davalıya karşı edimini tamamen veya kısmen yerine getirmediğinden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişi olan davacıya temlik ettiğinden artık 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 97. maddesi hükmünden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibi davalıyı ifaya zorlayamayacağından davalı malik … yönünden açılan davanın yukarıda anılan gerekçelerle tapu iptal ve tescil taleplerinin kabulüne imkan bulunmadığından davanın esastan reddi gerektiği, ancak sözleşme tarihinde ödenen ve bağımsız bölüm bedeli olan toplam 150.000,00 TL’nin taşınmazın devrinin sözleşme gereği davacıya devri gerçekleşmediğinden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre havale ile davalı şirkete gönderilen 150.000,00 TL bağımsız bölüm bedelinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte akit davalı yükleniciden talep etmeye hakkı bulunduğu anlaşılmakla davacı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, İzmir 5. Tüketici Mahkemesinin 04.12.2018 tarih ve 2015/331 Esas, 2018/546 Karar sayılı kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, davalı …’e açılan davanın reddine, davalı … İnşaat Mimarlık Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne açılan davanın kabulü ile; 150.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … İnşaat Mimarlık Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden alınarak davacıya verilmesine; birleşen davada ise, eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinin ancak taraf iradelerinin birleşmesi ile mümkün olduğu, aksi halde feshin mahkeme kararı ile yapılmasının zorunlu olduğu, eldeki davada, davalı arsa maliki ile yüklenici şirket arasında 12/11/2014 tarihinde “Fesihname Protokolü” düzenlendiği, tarafların yüklenicinin 12/10/2011 tarihli kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesi gereğince 14162 ada, 1 parselde yapmayı üstlendiği inşaatı yüklenici firmanın ekonomik sıkıntıya düşmesi ve teslim süresinin 04/10/2014 tarihinde bitmesine rağmen inşaatın %55 seviyesinde ve kaba inşaat halinde kalması nedeniyle feshin kaçınılmaz olduğunu kabul ederek, anılan sözleşmeyi noterde düzenlenen fesihnameyle ileriye etkili feshettikleri, arsa sahibinin yüklenici şirketin üçüncü kişilere yaptığı satış nedeniyle tapudan devrettiği 25 adet bağımsız bölümün mülkiyetini yüklenicinin sattığı kişiler üzerinde bırakmayı kabul ettiği, yüklenici şirketin de %55 seviyesindeki inşaat nedeniyle herhangi bir bedel talep etmeyeceği konusunda anlaştıkları, ayrıca yüklenici şirketin hak etmediği ve harici senetle ya da noterden yapmış olduğu satış vaatleri ile satmış olduğu daireler nedeniyle arsa sahibine açılmış olan davaların bütün mali ve hukuki sorumluluğunun yüklenicide bırakıldığı, fesih tarihine kadar olan SGK prim borçları, emlak vergi borçları, yapı denetim firmasına olan tüm yapı denetim ücretleri, resmi harç ve vergi giderlerinin yükleniciye ait olduğu konusunda anlaştıkları sabit olup, her iki taraf iradesinin taraflarca inkar edilmeyen bu sözleşme ile birleşmiş olması nedeni ile 12/10/2011 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin fesih ile sonlandırıldığı anlaşıldığı, her ne kadar davacıya bu sözleşmenin muvazaalı olduğu iddiasında bulunmuş ise de, davalı yüklenicinin sözleşmeye rağmen inşaata devam ettiği kanıtlanmadığı gibi dosyaya gelen tapu kayıtlarına göre fesih protokolünde belirtilen 25 adet bağımsız bölüm dışında davalı yüklenici veya onun satış yaptığı üçüncü kişiye yapılan bir temlikin varlığı da kanıtlanamadığından, sözleşmenin taraf iradelerine aykırı olarak geçerli olduğunu kabule olanak bulunmadığından yerel mahkemenin ‘davalıların sözleşmenin tarafı olarak sözleşmenin feshedilmesinde 3. kişilerden mal kaçırmak kastıyla hareket ettiği yönünde muvaazayla hareket ettiğine dair delil bulunmadığı yönündeki….’gerekçesi yerinde olmakla birleşen davanın reddi de yerinde olduğundan birleşen dosya davacısının istinaf sebeplerinin 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek, davacı vekilinin birleşen dava yönünden başvurusunun esastan reddine, asıl dava yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı …’e karşı açılan davanın reddine, davalı … İnşaat Mimarlık Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye karşı açılan davanın KABULÜ ile 150.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … İnşaat Mimarlık Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde istinaf dilekçesi içeriğini tekrar ederek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca temliken tescil mümkün değilse, ödenen bedelin iadesi, birleşen davada fesihnamenin muvazaa nedeniyle iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369, 370 ve 371. maddeleri, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri,

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Davalılar arasında 12.10.2011 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmış ise de yüklenici tarafından sözleşmede kararlaştırılan sürede inşaat tamamlanamamış, böylece yüklenicinin sözleşme uyarınca kendisine düşen bağımsız bölümleri 3. kişilere devir şartları da oluşmamış, arsa sahibinin davacının talep ettiği daireyi devir borcu doğmamıştır. Dosya kapsamı, tanık ifadeleri ve inşaatın mevcut durumu itibariyle davacının davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğuna dair iddiasını ispatladığından söz edilemeyecektir. Bu durumda fesihnamelerin muvazaa nedeniyle iptali ile tapu iptal ve tescil isteminin reddine, sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde ödenen bedelin iadesine dair verilen hükümde isabetsizlik bulunmamaktadır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı tüketici harçtan muaf olduğundan peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.