Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/1683 E. 2023/1548 K. 27.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1683
KARAR NO : 2023/1548
KARAR TARİHİ : 27.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/441 E., 2021/1455 K.
DAVACI-KARŞI DAVALI : … Asansör Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat …
DAVALI-KARŞI DAVACI : … Makine Ticaret Ltd. Şti. vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 27.01.2016
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/130 E., 2017/1083 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı-karşı davalının davasının kabulüne, davalı-karşı davacının davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Asıl Dava
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 1.400.000,00 Euro karşılığında 1 adet … PSBB Hattı alım satımı, montaj, kurulum, garanti ve kullanıcı personel eğitimi hususunda anlaştıklarını, sözleşmeye konu makinenin Giyotin ve Punch bölümlerinin 34. hafta içinde, büküm merkezinin ise 37. hafta içinde tamamlanıp fabrikadan sevkiyata hazır hale getirilmesi gerekirken, 35. haftada bittiği halde, ilk iki bölüm için ön kabul çağrısında ve evrak paylaşımında bulunulmadığını, bankaların kredileri kapatmaları ve Euro kurunun fahiş artışı sebebiyle müvekkilinin Borçlar Yasası’nın 269/3. maddesi hükmünden kaynaklı hakkını kullanarak, 21.12.2015 tarihli yazı ile sözleşmeye konu hattın satışının iptali ile ödemiş olduğu tutârın iadesini talep ettiğini, davalı vekilinin, satışı ve davacıya teslimatı gerçekleşmeyen makine için davacıdan aldıkları 420.000,00 TL’lik ön ödeme tutarını cezai şart veya cayma bedeli olarak kabul ettiklerini, iade etmeyeceklerini ifade ettiğini, alacağın tacir olan tarafların ticari faaliyet alanları ile ilgili sözleşmeden oluşan sebepsiz zenginleşme olduğunu beyanla, 420.000,00 TL’nin 09.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

2. Karşı Dava
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen satış sözleşmesinin iki tarafa borç yükleyen sözleşme olduğunu, edimini ifa etmeyeceğini yazılı olarak bildiren davacı-karşı davalının bununla temerrüde düştüğünü, bu durumda davacı-karşı davalının temerrüde düşmekte kusurunun olmadığını ispat etmesi gerekip, ispat edemez ise davalı şirketin sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini talep etme hakkına sahip olduğunu, davacı-karşı davalının kusurlu olduğunu ve edimlerini yerine getirmediğini, davacı-karşı davalının sözleşmeye kesin olarak riayet etmeyeceğini 21.12.2015 tarihli yazı ile beyan ettiğinden, temerrüt tarihi ile gecikme faizinin başlangıç tarihinin 21.12.2015 olduğunu, akdedilen sözleşmeye göre makine bedeli 4.200.000,00 TL olup, davacı-karşı davalı tarafından 420.000,00 TL kısmi ödeme yapıldığından, kalan miktarın 3.780.000,00 TL olduğunu, davacı-karşı davalıya karşı işbu ifaya zorlama davasının ikame edildiğini, mahkemece tarafların sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle ifa etmelerine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Asıl Davada Cevap
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmede, davacı tarafın makine bedeli olan 1.400.000,00 Euro’nun %10’u tutarında avans ödemesi ile davalı şirketin sipariş edilen makinanın imalatına başlayacağının ve kalan 1.260.000,00 Euro makina bedelinin ödenmesi ile makinanın davacı tarafa teslim edileceğinin düzenlendiğini, davacı şirketin 140.000 Euro’ya tekabül eden 420.000.00 TL ödeme yapması üzerine, imalata başlandığını ve teslime hazır şekilde imalatın tamamladığını, davacı tarafın 15.04.2015 tarihli sözleşme tutarının %90’na tekabül eden 1.260.000,00 Euro’yu peşin ödemesi gerekirken, 29.08.2015 tarihli mail ile taksitler halinde ödemeyi talep ettiğini, davalının, 250.000,00 Euro peşin ve kalan tutarın aylık taksitler halinde ödenmesini kabul ettiğini, davacının bu teklifi geri çevirdiğini ve sipariş ettiği makinayı teslim almayı reddettiğini, 21.12.2015 tarihli yazı ile hiçbir gerekçe göstermeden satın alınan hattın iptalini, yapılan ödemenin iadesini istediğini ve gayrıkabili rücu satış sözleşmesini iptal ederek dava açtığını, davacı usulune uygun bir fesihte bulunmadığından, taraflar arasındaki sözleşmenin tüm hüküm ve sonuçlarıyla devam ettiğini, davalı tarafın mağdur olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Karşı Davada Cevap
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; karşı davanın süresi içerisinde açılmadığını, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan birinin sözleşmeye konu edimini tümüyle yerine getirdiği; ancak diğer tarafın karşı edimini kısmen veya tamamen yerine getirmediği durumlarda ve elbette ki aynen ifanın fiilen mümkün ve yararlı olmasının yanında edimini yerine getirmeyen tarafın haksız ve kusurlu olması şartıyla, edimini tamamen ifa eden tarafın talebi üzerine, karşı edimin borçlusunu sözleşmeye konu edimini ifaya zorlayıcı nitelikte bir karar verebileceğini, ancak dava konusu olayda sözleşmenin yarısını oluşturan kısmın iptal hususunda mutabık kaldıklarını, yasal cayma hakkını kullandıklarını, yasal cayma hakkını kullanan alıcıyı sözleşmeye konu taşınır malı almaya zorlayıcı yönde bir hüküm tesis edilemeyeceğini, sözleşmeden caymanın kanunun tanıdığı bir hak olduğunu ve mahkemenin yasa hükmünü yok sayacak ya da etkisiz kılacak biçimde bir karar vermeyeceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin karşı tarafa borç yükleyen iki taraflı bir sözleşme niteliğinde bulunduğu, sözleşmenin davacı tarafça feshedildiği, sözleşme feshinden sonra tarafların kural olarak birbirlerine verdikleri şeyleri geri alabilecekleri, davacı tarafça bu bağlamda ödemiş olduğu avans bedelinin geri istenebileceği, karşı dava yönünden ise; BK’nın 125/3 maddesi uyarınca sözleşmeden dönme halinde tarafların karşılıklı olarak ifa yükümlülüklerinden kurtulacakları ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilecekleri, bu durumda borçlunun temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse, alacaklının sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini isteyebileceği (menfi zararı isteyebileceği), her ne kadar davalı-karşı davacı tarafından sözleşmenin aynen ifası ve gecikme sebebiyle tazminat isteminde bulunulmuşsa da, BK’nın 125/1 maddesindeki bu düzenlemenin taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmemesi halinde mümkün olabileceği, her ne kadar davalı-karşı davacı tarafça sözleşmenin davacı-karşı davalı tarafından feshi sebebiyle BK’nın 125/3 mad uyarınca menfi zararını talep edebileceği görülmekte ise de, davalı-karşı davacı tarafından menfi zararın tazmini hususunda herhangi bir davanın açılmamış olduğu, sözleşme feshedildiğinde aynen ifa ve müspet zarar istenemeyeceğinden davacı – karşı davalının davasının kabulü ile, 420.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı – karşı davacıdan tahsili ile davacı – karşı davalıya verilmesine, davalı karşı davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; somut olayda, Türk Borçlar Kanunu’nun 125/2. maddesinde belirtilen hüküm müvekkili şirkete uygulanabilir olduğunu, davacı-karşı davalının 21.12.2015 tarihli mailinde “15/04/2015 tarihinde sizlerle yapmış olduğumuz sözleşme gereği satın alınan hattın iptal edilmesini ve ayrıca yapmış olduğumuz ödemenin tarafımıza iade edilmesini rica ederiz” şeklindeki fesih bildirimi niteliğinde olmayan, talep niteliğindeki yazısının mahkemece hatalı olarak akdin feshi olarak nitelendirildiğini, gerekçeli kararda belirtilenin aksine sözleşmenin feshedildiğini kabul etmediklerini, sözleşmeye konu makinenin değerinin 1.400.000 Euro karşılığı, tarafların kur üzerinde anlaşması sonucu, 4.200.000,00 TL olup, maliyetinin davalıdan alınan 420.000,40 TL kısmi ödemeden çok fazla olduğunu, davacı-karşı davalı için özel olarak üretilmiş makinenin müvekkili şirketin deposunda beklediğini ve değer kaybettiğini, TTK’ya tabi tüzel kişi tacir hüviyetindeki ve basiretli bir tacir olmakla mükellef davacı-karşı davalının, akdettiği sözleşmeye riayet etmeyerek davalı-karşı davacıyı büyük maddi zararına sebebiyet veren eyleminin ödüllendirilmesine, açık mağduriyeti söz konusu olan müvekkili şirketin ise cezalandırılmasına matuf mahkeme kararının izah edilen ve resen gözetilecek sebeplerle, dava ve karşı dava yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemenin istinaf incelemesine konu kararında; taraflar arasındaki sözleşmenin, iki tarafa borç yükleyen eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, fesih bildirimini içeren 06.01.2016 tarihli yazının davalı- karşı davacı tarafça alındığı belirtildiğinden, karşı tarafa ulaştığının sübuta erdiği, fesih bildiriminin, sonuçlarına katlanmak koşulu ile her zaman yapılabilen tek taraflı irade beyanı olduğunu ve karşı tarafa ulaşmakla sonuç doğuracağı, karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı, davacı-karşı davalının 21.12.2015 tarihli fesih bildiriminin, en geç, davalı-karşı davacı tarafça cevap verilen 06.01.2016 tarihinde karşı taraf ulaştığı sabit olduğundan, sözleşmenin, 06.01.2016 tarihinde davacı-karşı tarafça feshedildiğinin dosya kapsamından anlaşıldığı, borçlunun temerrüdünü düzenleyen 125. maddesindeki hükümlerin uygulanabilmesi ve seçimlik hakkın kullanılabilmesi için, davalı-karşı davacı tarafça, iş sahibi davacı-karşı davalının fesih bildirimden önce temerrüde düşürüldüğünün kanıtlanması gerektiği ve dosya kapsamında ispatlanamadığı, sözleşme feshedildiğinden, TBK 125. maddesindeki seçimlik hakkın kullanılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davalı-karşı davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin akdedilen sözleşmeyi, ticari satım sözleşmesi yerine eser sözleşmesini içerir karma sözleşme olarak nitelendirdiği, tarafların Türk Ticaret Kanunu’na tabi tüzel kişi şirket olmalarından ötürü, basiretli bir tacir gibi hareket etmeleri ve iş ve işlemlerini yaparken ilgili yasa hükümlerine kati surette riayet etmeleri gerektiğinin dikkate alınmadığı, somut olayda, geçerli ve usulüne uygun bir şekilde yapılmış fesih bildirimi olmadığı, geçerli bir fesih bildirimi olmadığından ve de davalı-karşı davacının 16.01.2016 tarihli sözleşme hükümlerine riayet edilmesi aksi takdirde takip ve dava yoluna gidileceğine dair ihtarnamesi ile davacı-karşı davalının temerrüde düştüğü, bu nedenle asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği aksi halde Türk Ticaret Kanunu’na tabi tüzel kişi tacir hüviyetindeki ve basiretli bir tacir olmakla mükellef davacı-karşı davalının akdettiği sözleşmeye riayet etmeyerek davalı-karşı davacının büyük maddi zararına sebebiyet verip, bu eylemine karşı ödüllendirilmesine neden olacağı belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup asıl dava sözleşmenin feshi nedeni ile ödenen bedelin iadesi, karşı dava ise davalının sözleşmeyi aynen ifaya zorlanması istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuku
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 inci vd. maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle yasalarda sözleşmenin feshinin bazı koşullara bağlı tutulduğu istisnalar dışında, sözleşmenin feshinin, mahkeme kararına gerek olmaksızın ileri sürülebilen, karşı tarafın kabulüne bağlı olmayan, karşı tarafa ulaşmakla sonuç doğuran, karşı tarafa ulaştıktan sonra tek taraflı geri alınması mümkün bulunmayan bozucu yenilik doğuran tek taraflı irade beyanı olduğu, eser sözleşmelerinde sözleşmenin feshi için yasalarda özel koşul aranmadığı, davacı-karşı davalının 21.12.2015 tarihli mailindeki “15/04/2015 tarihinde sizlerle yapmış olduğumuz sözleşme gereği satın alınan hattın iptal edilmesini ve ayrıca yapmış olduğumuz ödemenin tarafımıza iade edilmesini rica ederiz” ifadesinin fesih bildirimi olup karşı tarafa ulaşması ile sonuç doğurduğu ve sözleşmenin feshedildiğinin anlaşılmasına göre davalı-karşı davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;

1.Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

2.Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden ilgiliden alınmasına,

3.Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.