Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/1647 E. 2023/1756 K. 10.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1647
KARAR NO : 2023/1756
KARAR TARİHİ : 10.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/534 E., 2022/67 K.
FER’Î MÜDAHİLLER : 1- … 2- … 3- … Elektrik Mekanik
İnşaat Taahhüt Mimarlık Mühendislik Gıda Turizm Dayanıklı
Tüketim Malları San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilleri Avukat …

DAVA TARİHİ : 09.09.2009
HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda dava değerinin duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma isteğinin miktardan reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davacıya verilmesi gereken vekaletnamelerin verilmediğini, sözleşme konusu taşınmazın 3. kişiye davacı şirketi zarara uğratmak maksadı ile muvazaalı olarak devredildiğini, davacının söz konusu taşınmazla ilgili ön projeleri çizdirdiğini, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin düzenlenmesi için noter harçlarını ve arsanın ödenmemiş emlak borcunu ödediğini, kendisine düşen tüm yükümlülükler fazlasıyla yerine getirdiğini, iş sonucu 4 daire alacak iken davalının kasti davranışı nedeni ile zarara uğrayarak zor durumda kalan davacının fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL tazminatın 04/06/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile tahsilini talep etmiş, 16/06/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 57.518,14 TL’ye çıkarmıştır.

II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşme gereği inşaat projesinin üç ay içinde çizilerek tasdik edilmesi gerekirken tasdik ettirilmediğini, davacının vekaletname verilmesini talep etmediğini, satış tarihine kadar Belediye nezdinde hiçbir çalışmasının olmadığını, mal sahibine daire seçiminden sonra verilmesi gereken 30.000,00 TL’yi vermediğini ve hiçbir masraf yapmadığını, davacı müteahhitin kendisine düşen vazifeleri yapmadığını, projeyi dahi çizdirmediğini, inşaatın ruhsatı için müracaat etmediğini, buna rağmen davacının yapılmayan işlerden dolayı masraf talep etmesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 04.04.2016 tarihli 2015/156 Esas, 2016/141 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamında da belirtildiği gibi taraflar arasındaki sözleşmenin davalının kusuru ile sona erdiği ve davalının yüklenicinin yaptığı faydalı masraflar ile kullanılabilecek işler bedelini ve ayrıca uğradığı kâr kaybını davacıya ödemek zorunda olduğu, yine sözleşme geçersiz olsa dahi tarafların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre verdiklerini geri alabilecekleri, bu durumda yüklenicinin Emlak Vergisi ödeme iddiası doğrultusunda bu alacak kaleminden de davacının sorumlu olduğu, alınan bilirkişi raporunda belirtilen 3.518,14 TL faydalı masraflar, 54.000,00 TL kâr kaybı alacağı kalemleri üzerinden davanın kabulüne; 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 47.518,14 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin 04.04.2016 tarihli 2015/156 Esas, 2016/141 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi 25.06.2018 tarihli 2018/638 Esas, 2018/2674 Karar sayılı ilamında; mahkemece bozmaya uyularak karar verilmiş ise de; davacının talep sonucu açık olmayıp dava açarken 10.000,00 TL talep edilmiş, ancak bu talebin hangi zarar kalemlerine ilişkin olduğu açıklattırmalı ve bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı nazara alınarak ıslahla artırılan miktara yönelik talebin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3.İlk Derece Mahkemesinin 18.12.2019 tarihli 2019/240 Esas, 2019/496 Karar sayılı kararıyla; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda talep sonucu açıklattırıldığı, davacının 21.10.2019 tarihli talep sonucunun açıklanması dilekçesinde belirtmiş olduğu faydalı masraflar ve kâr kaybından sorumlu olduğu, bozma sonrası ıslah yapılamayacağı da gözetilerek davacının davasının kısmen kabulüne, faydalı masraflara ilişkin talebinin kısmen kabulü ile 3.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bozma sonrası ıslah yapılamayacağı gözetilerek ıslahla artırılan miktara yönelik (518,14 TL) istemin reddine, davacının kâr kaybına ilişkin talebinin kısmen kabulü ile 7.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bozma sonrası ıslah yapılamayacağı gözetilerek ıslahla artırılan miktara yönelik (47.000,00 TL) istemin reddine karar verilmiştir.

4.İlk Derece Mahkemesinin 18.12.2019 tarihli 2019/240 Esas, 2019/496 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi 21.01.2021 tarihli 2020/1323 Esas, 2021/124 Karar sayılı ilamında; Mahkemece, her ne kadar Dairenin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair bozma ilamına uyulmuş ise de; 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılması mümkün hale getirildiği, sonradan aynı hususta bir kanun çıkarılmış olmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu, usule ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği, bu nedenle mahkemece ıslahla arttırılan talebin de değerlendirilerek, sonucuna uygun karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edildiği, buna göre önceki ilamlar da gözetilerek ve ıslah sonrası talepler dikkate alınarak; davanın kabulü ile 10.000,00 TL’nin, (3.000,00 TL faydalı masraf ve 7.000,00 TL kâr kaybı toplamı) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 47.518,14 TL’nin (Islah sonrası artırılan 518,14 TL faydalı masraf ve 47.000,00 TL kâr kaybı toplamı) ıslah tarihi 16.02.2016’dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı arsa sahibi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
1.Usul hükümlerinin derhal uygulanması ilkesinden sapmayı gerektirecek bir durumun somut olayda bulunmadığını, Yüksek Mahkemece bozma incelemesi sırasında yürürlükte bulunan yasaya göre değerlendirme yapıldığını, o dönem yürürlükteki usul kuralları uygulandığını, İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulmasıyla o tarihte yürürlükte bulunan usul yasasına göre söz konusu işlemin tamamlandığını, usule konu işlemin yapıldığı tarihte mevcut usul kurallarına göre işlem yapılması söz konusu olacağını, bu hükmün kanun değişikliği yürürlüğe girdikten sonra yapılacak ıslah taleplerinde uygulanması mümkün olup, daha önce dile getirilip kabul görmeyen hakkın yasa değişikliğinden sonra tekrar değerlendirilerek kabul görmesinin mümkün olmadığını,

2.Davalının taşınmazı üzerine inşaat yapılabilmesi için komşu parseller ile tevhid edilmesinin zorunlu olduğunu bilmesi gerekmediğini,

3.Davacının, basiretli tacir hükümlerine uygun davranmadığını, sözleşmenin 13. maddesi ‘‘işbu sözleşmeyi taraflar tek taraflı olarak tapuya şerh ettirmeye yetkilidir’’ hükmünü haiz olduğunu, ancak davacının, sözleşmeyi tapuya şerh ettirme yetkisine sahip olmasına rağmen böyle bir yola başvurmadığını ve gayrimenkulün 3. kişilere satışının önüne geçmediğini,

4.Davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu, ifanın imkânsız hale gelmesi durumundan tazminat kazancı sağlamaya çalıştığını, davacının, 18 parselin diğer parsellerle birleşmesi durumunda, davalı ile imzalamış bulunduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesindeki koşulların kendisi aleyhine değişikliğe uğrayabileceğini bildiği için bu bağlamda hiçbir girişimde bulunmadığını,

5.Sözleşmenin ifa imkansızlığı nedeniyle yok hükmünde olduğunu, dava konusu olan arsanın imar kaydında komşu parsellerle tevhid şerhi bulunduğunu, işbu parselin inşaat yapımı için tek başına kullanılamayacağını,

6.Yargıtay kararlarına göre hükümsüz sözleşmeye dayanarak gecikme tazminatı ve yoksun kalınan kâr adı altında istemde bulunulamayacağını,

7.Sözleşme, ifa imkânsızlığı nedeniyle geçersiz bir sözleşme olduğundan davacı tarafın doğmuş ya da doğması muhtemel herhangi bir müspet ya da menfi zararı bulunmadığını, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi, 437 nci maddesi, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri,

3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanunun 427.maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli müktesep hak doğmuştur. Usuli kazanılmış hakkın istisnaları ise dosya kapsamında bulunmamaktadır.

3.Taraflar arasındaki sözleşmenin davalının kusuru ile sona erdiği ve davalının yüklenicinin yaptığı faydalı masraflar ile kullanılabilecek işler bedelinin ve ayrıca uğradığı kar kaybının davacıya ödemek zorunda olduğu hususları bozma ilamı ile kesinleşmiş olmakla yine sözleşme geçersiz olsa dahi tarafların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre verdiklerini geri alabilecekleri de göz önünde bulundurulduğunda bilirkişi incelemesi doğrultusunda tespit edilen 3.518,14 TL faydalı masraf, 54.000,00 TL kâr kaybı alacağı istemlerinin kabulünde isabetsizlik bulunmamıştır.

4.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine,

Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,

10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.