Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/1643 E. 2023/2314 K. 12.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1643
KARAR NO : 2023/2314
KARAR TARİHİ : 12.06.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1759 E., 2021/2418 K.
ASIL DAVADA
BİRLEŞEN … 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2019/9 ESAS 2019/4 KARAR
SAYILI DOSYASINDA

HÜKÜM/KARAR : Asıl ve Birleşen Davanın Reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/155 E., 2021/155 K.

Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince asıl ve birleşen davada davalının istinaf başvurusunun kabulüne asıl ve birleşen davada davacının istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; borçluya ait taşınmazların satışından elde edilen bedelin paylaşımı için düzenlenen sıra cetvellerinde davalının ilk sırada yer aldığını, oysaki borçlu ile aralarında gerçek bir alacak ilişkisi olmadığını, senetlerin muvazaalı olarak düzenlendiğini ileri sürerek sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı ve kardeşlerine ait kuyumcu dükkanının borçluya devri işlemleri sırasında verilen altınların bedelinin ödenmemesi nedeni ile senedin alındığını, gerçek bir alacak ilişkisi olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile devir sırasında borçluya bırakılan altın bedelleri ve daha sonra davalılara devredilen borçluya ait taşınmazların bedelleri arasında fark olduğu, davalı savunmasında daha sonra şirket adına çekilen kredilen ödenmemesi nedeni ile davalı ve kardeşlerinin ödediğini ve taşınmazların bu nedenle devredildiğini savunmuş ise de kredilerden faydalananların davalı ve kardeşleri olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davacı ve asıl ve birleşen davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece hükmün hatalı kurulduğunu, sıra cetvelinde 1. sırada yer alan davalıya ayrılan payın davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının kendi alacağının muvazzalı olduğunu, tebligatların dahi TK 21/2 ye göre yapıldığını, dava dışı borçlu ile aralarında husumet olduğunu, banka kredi borçları ve altın fiyatları dikkate alındığında bono bedelinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, borçluların şirket üzerinden bankalara borçlandığı ve taşınmazları ipotek ettirdiği ve borçlarını ödememeleri üzerine kredilerin davalılar tarafından ödendiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturmayacağı, muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihte olması gerektiği, bonoların en son düzenlenebileceği tarih olarak takip veya ihtiyati haciz tarihlerinin dikkate alınması gerektiği, asıl ve birleşen dosya davacısının takip dayanağı bonolarının düzenlenebileceği en son tarihin, ihtiyati hacze başvuru tarihi olan 09.12.2016 tarihi olarak, asıl ve birleşen dosya davalısının takip tarihi ise 17.11.2016 tarihi olduğundan bononun düzenlenebileceği en son tarih takip tarihi olan 17.11.2016 tarihi olup, bu tarih asıl ve birleşen dosya davacısının ihtiyati hacze başvuru tarihinden önce olduğundan önce doğan alacak sonraki alacağa muvazaa teşkil etmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleşen davacı vekili temyiz dilekçesinde, davalının savunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, çalışan işçisine 14,5 altın bırakmaları ve bu borç var iken borçlu için kredi ödemeleri yapmaları mümkün olmadığı gibi, çekilen kredi tarihleri dikkate alındığında şirketi borçlu …’e devretmiş iseler de aslında tüm kontrol davalı ve kardeşleri adına olduğu, şirket hesabından devir tarihinden sonra bile ortakların yüklü miktar para çekmeleri de hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacı tarafından para verildiği tarihleri 01.12.2015 olduğu ve bunu da davalıların bildiği ve senedin kasıtlı olarak daha önceki bir tarih atılarak düzenlendiği, davalı ve borçlunun birlikte hareket ettikleri, insanların paralarını değerlendirmek amacı ile aldıklarını beyan ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, İİK’nın 142. maddesi, 277. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihte olması gerektiği dikkate alındığında temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci
fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacı … ‘ye yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.