YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1520
KARAR NO : 2023/2246
KARAR TARİHİ : 08.06.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/351 E., 2022/138 K.
DAVA TARİHİ : 23.10.2014
HÜKÜM : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/1612 E., 2018/1116 K.
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatife üye olduğunu, davalı kooperatifin 18.11.2012, 29.06.2013, 22.01.2014, 05.04.2014 tarihlerinde yapılan genel kurul toplantılarının kendisinden habersiz ve sahte imzalar ile yapıldığını, dava konusu genel kurullara ilişkin hazirun listelerinde müvekkilinin adının karşısındaki imzanın kendisine ait olmadığını, 29.06.2013 tarihli genel kurul toplantı tutanağında müvekkilinin bilançoyu okuduğundan bahsedildiğini, ancak hazurun cetvelinde imzasının dahi bulunmadığını, dava konusu genel kurullarda kooperatifin mal varlığı ile ilgili acele satış kararları ve tasfiye kararlarının alındığını, çoğu dairenin de yükleniciye ya da yüklenicinin gösterdiği kişilere satıldığını, sahte imzalar ile yapılan genel kurul çağrılarının ve genel kurul toplantıları ile bu toplantıda alınan kararların yok hükmünde olduğunu, ilgililer hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek, anılan genel kurul toplantılarının mutlak butlanla yokluğuna karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının davalı kooperatifin muhasebecisi olup birçok genel kurul evrakını ve çağrılarını bizzat kendisinin hazırladığını, uyuşmazlık konusu olan genel kurul toplantılarının evraklarını da davacının kendisinin düzenlediğini, davacı tarafa tüm çağrıların posta aracılığı ile yapılarak usulüne uygun şekilde gönderildiğini, davacının katılmadığını iddia ettiği tüm genel kurul toplantılarına iştirak ettiğini, bakanlık komiserinin gözetim ve denetimi altında yapılan toplantıların komiser tarafından kontrol edilerek genel kurul toplantılarına geçildiğini, davacının katıldığı toplantılarda imzasını bilinçli olarak sahte olarak atabileceğini ya da birine attırabileceğini, butlan iddiasının dayanaksız olduğunu, iptal davasının bir aylık süre içerisinde açılmadığını, Yargıtay içtihatları uyarınca üyenin kullanacağı oyun karara etkisi yok ise iptal kararı verilmesinin mümkün olmadığını, yirmi bir üyeli kooperatifte bir pay sahibi olan davacının karara müdahale edebilmesi ya da iştirak etmese ya da muhalif kalsa da kararların mahiyetlerini değiştirmesinin mümkün olmadığını avunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çağrının usulsüzlüğünü iddia eden davacının genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddiasını somutlaştırması ve ispat etmesi gerektiği, çağrıdaki usulsüzlüğün alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmadığı, davacının imzasının sahte olduğu iddiasının karar nisabını etkilemediği, genel kurul toplantılarının ve toplantılarda alınan kararların mutlak butlanla batıl olduğuna ilişkin yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, mahkemece sadece bilirkişinin verdiği rapora göre hukuki açıdan hiç bir şekilde irdeleme yapılmaksızın karar verildiğini, dava dilekçesinde davalı tarafın defter ve belgelerine daynılmış olup bilirkişi raporlarının hepsinde davalı tarafça mahkemeye gerekli defter ve belgelerin sunulamadığı tespit edilmesine rağmen HMK 220, 222 ve devamı maddelerinde geitilen hukuki düzenlemeye aykırı davranıldığını, evrakta sahtecilikten dolayı davalı kooperatifin tüm yöneticileri aleyhine İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmışken ve üstüne üstlük yapılan bu sahtecilikler mutlak butlan ile iptali istenen Genel Kurullardaki evraklarda yapılan sahtecilikler iken mahkemenin bu sahtecilikleri kanunlara aykırılık olarak görmediğini, evrakta sahtecilik kanunlara ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak görülmediğini, müvekkilinin toplantılara çağrılmadığını, çağrıların tüm ortaklara imza karşılığı yapıldığı yönündeki tutanaklardaki imzaların davacıya ait olmadığını, ayrıca hazirun cetvellerindeki imzaların müvekkile ait olmadığını, imza sahteciliğinin yanı sıra tüm bunlara dayalı olarak yapılan genel kurullarda alınan kararların özellikle kooperatife ait malvarlığının elden çıkarılması ve bir çoğunun yükleniciye verilmesi yönünde alınan kararlar ile müvekkilinin daire hakkının ortadan kaldırıldığını, tüm bu yapılanların kötü niyetli olarak iyi niyet kurallarına aykırı olarak müvekkilinin üyelik haklarını gasp edecek şekilde yapıldığını, bu durumda iyi niyet kurallarına aykırı olan genel kurulların varlığından ve hukuka uygunluğundan söz edilemeyeceğini, mutlak butlanla batıl olup, yok hükmünde olduklarını, müvekkilinin üyelik haklarını ortadan kaldırmaya yönelik olarak alınan genel kurul kararlarının iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kooperatifin 21 ortağı bulunup, dava konusu 18.11.2012 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına 19 ortağın, 29.06.2013 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına 8 ortağın, 22.01.2014 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına 21 ortağın tamamının, 05.04.2014 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına 15 ortağın katıldığı, kararların oy birliği ile alındığı, toplantı ve karar yeter sayılarının sağlanmış olduğu, davacının toplantılara çağrılmamasının ve katılmamasının toplantı ve karar nisabını etkilemediği böylece alınan dava konusu genel kurul toplantılarının toplantı ve karar yeter sayıları yönünden yok hükmünde sayılmasını gerektiren bir husus bulunmadığı, dava konusu genel kurullarda kooperatife ait daire ve dükkanların satılmasına ve ya hakediş alacağına karşılık yüklenici firmaya verilmesine ilişkin kararlar alınmış olup bu konuda karar verme yetkisinin genel kurula ait olduğu, butlan hallerinin çok dar yorumlanması gerektiğini, dava konusu genel kurul kararlarının yasa ve ana sözleşmenin emredici hükümleri ile kamu düzenine, genel ahlaka adaba aykırı olmadığı, konusunun imkansız olmadığı, dava konusu genel kurul kararlarının batıl sayılmasını gerektirir bir durum da bulunmadığı, davacı vekili kararların iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu istinaf itirazları olarak ileri sürmüş ise de; iyi niyet kurallarına aykırılık yokluk ve ya butlan sebebi olmayıp iptal sebebi olduğundan davacı tarafça süresi içerisinde zaten iptal davası açılmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kooperatif genel kurul kararlarının mutlak butlanla batıl olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53.maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan .sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.