Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/1434 E. 2023/2274 K. 08.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1434
KARAR NO : 2023/2274
KARAR TARİHİ : 08.06.2023


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/229 E., 2021/554 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen rücuen tazminat davasında davanın kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş olup, mahkemece bozma ilâmına karşı direnme kararı verilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece işbu bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de yapılan temyiz incelemesi sonucunda, bu kez Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı iş sahibi vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 29.02.2008 tarihli hizmet alım sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme kapsamında davalı tarafından çalıştırılan dava dışı işçinin açtığı işe iade ve işçilik alacakları ile ilgili davanın işçi lehine sonuçlandığını ve bu kapsamda müvekkili tarafından dava dışı işçiye icra takibi sonucunda ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemeden sözleşme hükümlerine göre davalının sorumlu olduğunu, müvekkili tarafından ödenen 22.322,27TL’nin 21.10.2010 olan ödeme tarihten işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı yüklenici vekili cevap dilekçesinde; alacağın bir kısmının zaman aşımına uğradığını, 29.02.2008 tarihli götürü bedel hizmet alım sözleşmesinin 10. maddesinde sözleşme süresinin işe başlama tarihinden itibaren 31 gün olduğunun belirtildiğini, 1 aylık süre sonunda işin biteceğinin ve sözleşmenin sona ereceğinin davacı ve işçi tarafından bilindiğini, işçinin işten çıkartılmasına davacının yol açtığını, ihale bedeli içersinde işçinin tazminatlarına ve işe iade alacaklarına ilişkin bir madde bulunmadığını, ihale bedeli içinde bulunmayan bir miktarın kendisinden talep edilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca davalı şirketten önceki değişik dönemlerde alt işverenler değişmesine rağmen davacının asıl işveren olarak dava dışı tazminatı ödenen işçileri çalıştırmaya devam ettiğini, işçinin ücretlerinden davacının sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15/12/2011 tarihli ve 2010/532 Esas, 2011/483 Karar sayılı kararı ile işçinin davalı yanında çalıştığı sürenin 31 gün olduğu, davalının bu nedenle sadece ihbar tazminatından sorumlu olacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 361,57 TL nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 1. maddesi gereğince değişen oranlarda yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı iş sahibi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 20.6.2012 tarihli ve 2012/6197 Esas, 2012/16178 Karar sayılı kararıyla; uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak sonuca gidilmesi gerektiği, davacı ile davalılar arasında düzenlenen sözleşmede işçilerin iş akitlerinden doğacak tazminattan hangi tarafın ne oranda sorumlu olduğu hususunda bir düzenlemenin bulunmadığı, tacir olan davalının çalıştırdıkları işçilerin fiili işçilik dışında sair tazminat haklarından sorumlu olacaklarını bilebilecek durumda olduğu ancak davacının da asıl işveren durumunu muhafaza etmesi nazara alındığında doğan zararlardan tarafların yarı yarıya sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği, mahkemece, davalıların bu ilkeler çerçevesinde sorumluluklarının belirlenmesi gerektiği belirtilerek hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Karşı Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin 12/03/2013 tarihli ve 2013/55 Esas, 2013/143 Karar sayılı kararı ile Daire kararlarının çelişkili olduğu, asıl olan her işverenin, kendi döneminden sorumlu olması olduğunu, mahkemece de bu esasa göre karar verildiğinden, uygulama birliğinin sağlanabilmesi için Hukuk Genel Kurulunca bu konuda karar verilmesini temin etmek amacıyla, mahkemece önceki kararda direnilmesine, davanın kısmen kabulü ile 361,57 TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı iş sahibi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.06.2015 tarihli ve 2014/13-19 Esas, 2015/1743 Karar sayılı kararıyla; eldeki davada, dava dışı işçinin açtığı işe iade davasında işçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalıştığından somut olayda işyerinin devri olduğu kabul edilerek işçinin işe iadesine ve davalı işveren tarafından süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminatın 4 aylık ücret olduğuna ilişkin verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı işçinin icra takibi sonucu işçilik alacaklarına ilişkin ödemede bulunan davacının davalıdan talep edebileceği rücuan tazminattan davalı alt işverenin bozma ilamında belirtilen %50’lik kısım için ancak kendi dönemi ile sınırlı olarak sorumlu tutulması gerekirken mahkemece davalı alt işverenin sadece ihbar tazminatı yönünden kendi dönemi ile sınırlı olarak sorumlu tutulmasına karar verilmesinin doğru olmadığı, yukarıdaki ilave nedenlerle ve bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 29/12/2016 tarihli ve 2016/11 Esas, 2016/360 Karar sayılı kararı ile kararı ile; dava dışı işçinin icra takibi sonucu işçilik alacaklarına ilişkin ödemede bulunan davacının davalı şirketten talep edebileceği rücuan tazminattan davalı alt işverenin bozma ilamında belirtilen %50’lik kısım için ancak kendi dönemi ile sınırlı olarak sorumlu tutulması gerektiğinden davanın kısmen kabulü ile 175,78 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı iş sahibi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 09.06.2020 tarihli ve 2019/1068 Esas, 2020/1978 Karar sayılı kararıyla; işçilik alacakları; kıdem, ihbar ve işe başlatmama tazminatı olup, Hukuk Genel Kurulunun uyulması gerektiğine hükmettiği birinci bozma ilamı taraflar arasında usuli kazanılmış hak doğurduğundan, bu bozma ilamı doğrultusunda bu bedellerin yarısından davalının sorumlu tutulması gerekirken bozmaya yanlış anlam verilerek yalnızca ihbar tazminatı yönünden davalının yarı yarıya sorumlu tutulmasının doğru olmadığı belirtilerek kararın davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 23/11/2021 tarihli ve 2021/229 Esas, 2021/554 Karar sayılı kararı ile kararı ile; alınan 25.10.2021 tarihli bilirkişi raporunda bozma ilamı gereğince talep olunabilecek meblağın 11.161,13 TL olarak hesaplandığı, bilirkişi raporunun dosya içeriğine uygun ve denetime elverişli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 11.161,13 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen dördüncü kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı iş sahibi vekili temyiz dilekçesinde; faizin ödeme tarihinden itibaren verilmesi gerektiğini, hizmet alım sözleşmesi gereğince alacağın tamamının rücu edilmesi gerektiğini, iş sahibinin işçilik alacaklarından sorumluluğunun bulunmadığını, yarı yarıya sorumluluğun hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı yüklenici vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin 31 gün süre ile temizlik işini üzerine aldığını, işyeri devri amaçlanmadığını, müvekkili ile daha önce ihale alan şirketler arasında bir bağ olmadığını, işçilerin işçilik alacaklarının tamamından sorumlu olunmasının hatalı olduğunu, davalının kendi dönemindeki çalışma ile sınırlı sorumlu olacağını, önceki alt işverenlerin de dahil edilmesi gerektiğini, ek rapor alınarak davalı şirketin işçiyi çalıştırdığı 1 aylık dönem için tazminatın hesaplanması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, hizmet sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 nci maddesi, 438 nci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 ncu maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 nci maddesi ile 439 ncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, bozma ilâmına uygun nitelikteki bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmakla; taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple ;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
08/06/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.