Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/1264 E. 2023/1794 K. 11.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1264
KARAR NO : 2023/1794
KARAR TARİHİ : 11.05.2023


MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/19 E., 2022/172 K.

BİRLEŞEN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2016/1336 ESAS SAYILI DOSYASINDA;

HÜKÜM : Esastan Red
Birleşen Davada Davalı Yüklenici Vekili
İLK DERECE MAHKEMESİ : Trabzon 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/798 E., 2021/321 K.

Taraflar arasındaki asıl davada tapu iptali ve tescil; birleşen davada gecikme tazminatı istemlerinden dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın asıl davalı-birleşen davacı vekili ile birleşen davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili ile birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. ASIL VE BİRLEŞEN DAVA
1.Asıl davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketle davalı arasında dava konusu 270 ada 6 parselde kain taşınmaz üzerinde yapılan inşaatlar için 24/01/2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre yapılacak inşattan A blok 5,6,7,8,9,10,11,12 no.lu bağımsız bölümler ile B blok 17,18,19,20,22,23 no.lu bağımsız bölümlerin davalı arsa sahibine ait olacağını, kalan taşınmazların da yüklenici davacıya ait olacağını, inşaatın tamamlandığını ancak sözleşmeye göre davacı şirkete kalan A blok 16 no.lu bağımsız bölümün devredilmediğini belirterek, 270 ada, 6 parsel A blok 16 no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaline ve müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Asıl davacı yüklenici vekili, 01/12/2016 tarihli dava konusu bağımsız bölüm ve şahsi hakkın temlikini içeren adi yazılı belge sunmak suretiyle dava konusu 16 no.lu bağımsız bölümün tapusunun iptalini ve adına tescilini talep hakkını temlik alan …’ya devrettiğini ve davaya davacı sıfatıyla temlik alan …’nın devam etmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.

3.Birleşen davacı arsa sahibi vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre süresi içerisinde teslim edilmesi gereken blokların süresinde teslim edilmemesinden kaynaklı olarak sözleşme ile kararlaştırılan gecikme tazminatından fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL’ nin davalıdan alınarak tahsilini talep etmiş, 01.10.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 57.515,00 TL arttırmak suretiyle talebini ve dava değerini 62.515,00 TL’ye yükseltmiştir.

II. ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA CEVAP
1.Asıl davalı arsa sahibi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, sözleşmede belirtilen tarihlerde inşaatın bitirilip dairelerin teslim edilmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.

2.Birleşen davalı yüklenici vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımından ve esastan reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile birleşen dava yönünden yapılan değerlendirmede; A ve B blok’taki bağımsız bölümlerin geç teslim edildiği, davacı arsa malikince temlik edilen 4 taşınmaz dışlanarak A blokta 8 ve B blok’ta 2 adet bağımsız bölüm yönünden aldırılan bilirkişi raporuna göre davacının 62.515,00 TL gecikme tazminatı talep edebileceği, ancak 5.000,00 TL dava değeri gösterilerek kısmi açılan davada davacı vekili 01.10.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 62.515,00 TL ye yükselttiği, davacı vekili 24.7.2020 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde talep edilen 5.000,00 TL’nin 4.999,00 TL lık kısmının A blok, 1,00 TL lik kısmının ise B blok’a ilişkin olduğunu, ıslah dilekçesi ile talep edilen 62.515,00 TL nin ise 49.106,27 TL lik kısmının A blok, 13.408,33 TL lik kısmının ise B bloka ilişkin olduğunu belirttiği, davalı vekilince ıslah dilekçesi üzerine zamanaşımın def’i ileri sürüldüğü, sözleşmede her blok için ayrı ayrı teslim süresi gösterilmiş olduğundan zaman aşımının her blok için ayrı ayrı değerlendirilmesi neticesinde 01.10.2019 ıslah tarihi itibariyle A blok için zaman aşımı süresi dolmuş bulunduğundan davalının zaman aşımı def’i bu blok’taki bağımsız bölümler yönünden yerinde görülerek dava dilekçesinde bu blok’a ilişkin talep edilen 4.999,00 TL yönünden kabulüne, bu blok’a ilişkin fazlaya dair 44.107,67 ‬TL lik istemin zaman aşımı nedeniyle reddine, B blok’a ilişkin ise ıslah tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin dolmaması sebebiyle davalının zaman aşımı def’inin yerinde olmadığı ve davacının bu blok’a ilişkin alacak talebinin kabulü gerektiği gerekçesiyle birleşen davanın kısmen kabulü ile; 18.407,33 TL nin 5.000,00 TL lik kısmına dava, 13.407,33 TL lik kısmına 01.10.2019 ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asıl dosya davacısı … tarafından tarafından depo edilen 18.407,33 TL nin kararın kesinleşmesi halinde davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin zaman aşımı nedeniyle reddine; asıl dava yönünden yapılan değerlendirmede neticesinde; sözleşmeye göre yükleniciye kalması gereken A Blok 16 no.lu bağımsız bölümün devrinin yapılmadığı anlaşıldığından taraflarca feshedilmeyen sözleşmeye göre arsa malikinin dava konusu taşınmazı yükleniciye devretme yükümlülüğü bulunduğu gerekçesiyle A Blok, 16 no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline ve davalı arsa sahibi aleyhine yargılama gideri ile vekalet ücreti yükletilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekili ile birleşen davada davalı yüklenici vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Asıl davalı-birleşen davacı arsa sahibi vekili istinaf dilekçesinde; asıl dava yönünden aktif husumet ehliyeti yokluğundan asıl davanın reddi gerektiğini, edimlerini gereği gibi yerine getirmeyen müteahhide karşı arsa sahibinin daire teslim etmemekte haklı olduğundan yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini, birleşen dava yönünden zamanaşımı değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, yapı kullanım izin belgesinin alındığı tarihin esas alınacağını, bilirkişinin inşaata başlama tarihini de hatalı tespit ettiğini, yükleniciden temlik alarak davanın tarafı olan …’nın, halef olarak yüklenici ile birlikte sorumlu olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Birleşen davalı yüklenici vekili istinaf dilekçesinde; asıl davacı …’nın taraf olmadığını, bağlantısının bulunmadığı bir dosyada depo bedeli yerine getirilmesine karar verilmesi ve hakkında hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, birleşen davalı yüklenicinin edimlerini ifa ettiğini, dairelerin ifa gününde teslim edilip kullanılmaya başlandığını, davacının dava dilekçesinin talep kısmında gecikme tazminatı talep ettiğinin görüldüğünü, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının dava dilekçesinde kira bedeli alacağına yönelik talebinin bulunmadığını, mahkemece bu yönde bir hüküm kurulmasının olanaksız olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekili ile birleşen davada davalı yüklenici vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içindeasıl davada davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekili ile birleşen davada davalı yüklenici vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Asıl davada davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekili temyiz dilekçesinde; asıl dava yönünden aktif husumet ehliyeti yokluğundan asıl davanın reddi gerektiğini, edimlerini gereği gibi yerine getirmeyen müteahhide karşı arsa sahibinin daire teslim etmemekte haklı olduğundan yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini, birleşen dava yönünden zamanaşımı değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, yapı kullanım izin belgesinin alındığı tarihin teslime esas alınacağını, bilirkişinin inşaata başlama tarihini de hatalı tespit ettiğini, yükleniciden temlik alarak davanın tarafı olan …’nın, halef olarak yüklenici ile birlikte sorumlu olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Birleşen davalı yüklenici vekili temyiz dilekçesinde; asıl davacı …’nın taraf olmadığını, bağlantısının bulunmadığı bir dosyada depo bedeli yerine getirilmesine karar verilmesi ve hakkında hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, birleşen davada davalı yüklenicinin edimlerini ifa ettiğini, dairelerin ifa gününde teslim edilip kullanılmaya başlandığını, davacının dava dilekçesinin talep kısmında gecikme tazminatı talep ettiğinin görüldüğünü, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının dava dilekçesinde kira bedeli alacağına yönelik talebinin bulunmadığını, mahkemece bu yönde bir hüküm kurulmasının olanaksız olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 24/01/2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup; asıl davada A blok 16 no.lu bağımsız bölümün tapu iptali ve tescili olmadığı taktirde tazminat; birleşen dava geç teslim nedeniyle gecikme tazminatına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 112 nci, 117 nci maddeleri ile 470 nci maddesi ve devamı.

3. Değerlendirme
1. Asıl ve birleşen davalar arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup; yüklenici tarafından arsa sahibi aleyhine açılan asıl davada sözleşme gereğince yükleniciye isabet eden A blok 16 no.lu bağımsız bölümün arsa sahibi adına olan tapusunun iptali ile yükleniciden bağımsız bölümü ve bağımsız bölüme ilişkin şahsi hakkı temlik alan davacı … adına tescili, olmadığı taktirde tazminat ; arsa sahibi tarafından yüklenici aleyhine açılan birleşen davada ise bağımsız bölümlerin geç teslim edilmesi nedeniyle gecikme tazminatı talep edilmiş olup, mahkemece asıl davanın kabulü ile A blok 16 no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, birleşen davanın kısmen kabulü ile 18.407,33 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asıl dosya davacısı … tarafından tarafından depo edilen 18.407,33 TL’nin kararın kesinleşmesi halinde davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın,asıl davada davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekili ile birleşen davada davalı yüklenici vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesi istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge adliye mahkemesi kararına karşı, asıl davalı-birleşen davacı arsa sahibi vekili her iki dava bakımından, birleşen davada davalı yüklenici vekili ise birleşen dava bakımından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Tarafların birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanunun 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanunun 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre birleşen dava değeri 62.515,00 TL, mahkemece hüküm altına alınan tutar 18.407,33 TL ve reddedilen tutar 44.107,67 ‬TL olup, taraflarca ayrı ayrı temyize konu edilen miktarlar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı 107.090,00 TL’nin altında kaldığından, asıl davalı-birleşen davacı arsa sahibi vekili ile birleşen davalı yüklenici vekilinin temyiz dilekçelerinin birleşen dava bakımından miktar itibariyle reddine karar verilmiştir.

3. Asıl davada davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre asıl davalı-birleşen davacı arsa sahibi vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326. maddesinde; “(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.

(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır” düzenlemesi yer almaktadır.

Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekalet ücretine de mahkum edilir. (HMK m. 323/1-ğ)

Kural olarak, haksız dava açan veya haksız olarak aleyhine dava açılmasına sebebiyet veren kişi, bütün yargılama giderlerinden sorumlu olacaktır. Ancak, kusuru olmaksızın hakkında dava açılan ve aleyhine hüküm verilen tarafın aleyhine vekâlet ücreti hükmedilmesi ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması doğru değildir.

Dava ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK nın 81. (TBK nın 97.) maddesi uyarınca, kural olarak (sözleşmede aksine bir hüküm yok ise) karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde bir tarafın diğer tarafın edimini yerine getirmesini isteyebilmesi için önce kendi edimini ifa etmesi gerektiği gözetilmelidir.

Somut olayda, arsa sahibi tarafından yüklenici aleyhine ikame olunan birleşen davada yargılama sırasında bilirkişi tarafından tespit edilen gecikme tazminatı bedeli depo edildikten sonra mahkemece asıl davada tapu iptal ve tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, yüklenicinin tapu iptali ve tescil isteme hakkının, ifayı tamamladığı tarihte doğacağı gözetilerek, tapu iptali ve tescile hükmedilmesi, davalı arsa sahibinin asıl dava tarihi itibariyle tapuda devir yapmamakta, diğer bir anlatımla davaya karşı çıkmakta haklı oldukları ve davanın açılmasına sebebiyet vermediği anlaşılmakla, tüm yargılama giderlerinin asıl davada davacı üzerinde bırakılması gerekir.

Mahkemece, asıl dava bakımından yargılama giderlerinden sorumluluğa ilişkin olarak bu hususun gözetilmemesi hatalı ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Yukarıda açıklanan sebeplerle ve ;

(2) no.lu bentte belirtildiği üzere, taraf vekillerinin birleşen davaya yönelik temyiz dilekçelerinin miktar itibariyle reddine,

(3) nolu bentte belirtildiği üzere, asıl davada davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekilinin asıl davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddine,

(4) no.lu bentte belirtildiği üzere temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, asıl davada davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinin 3 üncü satırında yer alan “harcının” ibaresinden sonra gelen kısmın metinden çıkartılmasına ve yerine “davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,” ibaresinin yazılmasına ; (4) ve (5) numaralı bentlerin tümüyle hükümden çıkartılmasına ve yerlerine “4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına” ve “5-Davalı, dava tarihi itibariyle davaya karşı çıkmakta haklı olduğundan vekille temsil olunan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” bentlerinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgililere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

..