YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1258
KARAR NO : 2023/1113
KARAR TARİHİ : 20.03.2023
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 01.05.2012 tarihinde 75.000,00 TL bedel karşılığında, çelik konstrüksiyon imalâtı ve montajı konusunda sözleşme imzalandığı, mutabık kalınan imalâtlar dışında ilave imalâtların da yapılıp teslim edildiğini, bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan takibe itirazın iptâline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; imalatı teslim almadıklarını, yapılan imalatın eksik ve ayıplı olduğunu, iş tamamlanmadığı halde ödeme yapıldığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 2014/85 Esas, 2015/208 Karar sayılı ve 02/04/2015 tarihli kararı ile işin yapılıp teslim edildiği ispatlanamadığı, imalâtın sağlıklı kullanımının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2016/1673 Esas, 2017/1527 Karar sayılı ve 04/04/2017 tarihli kararı ile yüklenicinin çelik konstrüksiyon işini yaptığı binanın ilgili belediyeden yapı ruhsatı alıp almadığı, inşaatın yasal hale getirilip getirilmediği ayrıca tadilat ruhsatı alınıp alınamayacağı sorulmalı, bu haliyle ruhsat alınması mümkün değilse yapının ekonomik değeri olmayacağından yüklenicinin iş bedeline hak kazanamayacağı gözetilerek şimdiki gibi dava red olunmalı, inşaatın ruhsata bağlanması mümkün olduğu taktirde ise bilirkişi kurulundan gerektiğinde mahallinde yeniden keşif yapmak suretiyle, sözleşme kapsamındaki işler ile sözleşme dışı ilave işler ayrı ayrı belirlenip, sözleşme kapsamındaki işler 75.000,00 TL götürü bedelle yapılması kararlaştırıldığından, eksik ve ayıplar da dikkate alınarak fiziki oran kurulmalı, bulunacak bu oranın iş bedeline uygulanmalı, sözleşme kapsamında yüklenicinin hak kazandığı iş bedeli bulunmalı, sözleşme dışı yapılan işler ise; yapıldığı yıl serbest piyasa rayiciyle (mevcut haliyle) piyasa fiyatı hesaplanıp, az yukarıda hesaplanan iş bedeline ilave edilmeli, iş sahibinin ödediği anlaşılan 70.384,00 TL’nin mahsubu ile bakiye miktar üzerinden itirazın iptaline, alacak likid olmayıp hesaplamayı ve yargılamayı gerektirdiğinden İİK’nın 67/II. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatı red olunmalı, TBK’nın 117/1. maddesi gözetilerek temerrüt ihtarnamesi olmadığından kabul edilen asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek faiz yürütülecek şekilde hüküm kurulması gerektiği belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesi’nin 2017/613 Esas, 2018/1370 Karar sayılı ve 06/12/2018 tarihli kararı ile davacının yapmış olduğu inşaatın Sivas 1. Organize Sanayi Bölgesinden inşaat ruhsatının bulunduğu ve kaçak bir bina olmadığı, projesinde bulunan işler için tadilat projesi almaya gerek olmadığı, projede olmayan ve değişiklik öngörülen işler için tadilat projesi almanın mümkün olduğu ancak davacının kesmiş olduğu 121.540,00 TL’lik fatura tutarı karşılığı 70.384,00 TL ödeme yapıldığı, davacının edimini tam olarak yerine getirmediği, bu nedenle toplam fatura bedelinden ayıplı ve eksik işler bedeli olan 33.000,00 TL mahsup edildiğinde kalan alacağın 88.540,00 TL olduğu ve bu bedelden davacının daha önce yapmış olduğu 70.384,00 TL mahsup edildiğinde davacının alacağının 18.156,00 TL olacağı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
4. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2019/3364 Esas, 2020/1442 Karar sayılı ve 10/06/2020 tarihli kararı ile mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun bozma ilamında belirtilen hususları içermediği, bilirkişiden bozma ilamında belirtilen yönteme göre hesaplama yapılmak üzere ek rapor alınması, bulunacak bedelden ihtilafsız ödeme olan 70.384,00 TL’nin düşülerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 22/02/2021 tarihli kök rapor ve 16/07/2021 tarihli ek raporların denetime elverişli ve açık olması nedeniyle hesaplama yönünden itibar edildiği, her ne kadar bilirkişiler söz konusu raporlarında yapılan imalatların enkaz olduğunu bu haliyle ruhsat almasının mümkün olmadığını ifade etmişler ise de; mahkememizce son bozmadan önce Sivas 1. Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğünün 31/10/2017 tarihli yazısında dava konusu inşaata yapı ruhsatı verildiğinin belirtilmesi, Yargıtayca son bozma kararında ruhsatın olduğunun kabulü ile önceki bozma ilamında belirtilen yönteme göre hesaplama yapılması gerektiği belirtildiğinden, sonradan enkaz haline gelen inşaatın yapı kullanma izni alamayacak olmasının davacıya külfet olarak yüklenemeyeceği, davacının yapmış olduğu imalatları talep edebileceği, dolayısıyla 22/02/2021 tarihli kök rapor ve 16/07/2021 tarihli ek raporlardaki hesaplamada sözleşme kapsamında yapılan işlerin sözleşme içerisindeki yüzdeleri ve gerçekleşme yüzdeleri ile sözleşme dışı yapılan işlerin de yapıldığı yıl serbest piyasa rayiçlerine göre bedeli ve gerçekleşme yüzdesi tespit edilmiş, neticeten davacı tarafından yapılan toplam İş bedelinin 72.431,25 TL olduğu, davalı tarafça ödenen 70.384,00 TL düşüldüğünde davacının alacağının 2.047,25 TL olduğu kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulüne, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Sözleşme dışı yapılan ilave işlerin alacak hesabına katılmadığını, yapılan hesaplamaların KDV’siz olarak yapıldığını, raporda hesaplamanın nasıl yapıldığının anlaşılmadığını ve raporun eksik, hatalı olduğunu, bu raporun hükme esas alınması neticesinde verilen kararın da hatalı olduğunu, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; Dava konusu yapının, mevcut hali ile yapı kullanma izin belgesi almasının mümkün olmadığına ilişkin bilirkişi raporunda tespit yapıldığını, bu hali ile yapının ruhsata bağlanmasının mümkün olmaması nedeni ile ekonomik bir değerinin de bulunmadığını, davanın tümden reddinin gerektiğini, bilirkişilerin raporlarını düzenlerken sözleşmeye konu işlerin yıkılmış olduğu ve fabrika binası içinde enkazının bulunduğu tespiti yapmış olmalarına karşın daha önce alınan 28/08/2014 tarihli raporu dikkate alarak tespit yaptıklarını, kar yağması neticesinde çöken çatı ve davacının imalatlarının kullanılmaz hale geldiğini ve bu hali ile ekonomik bir değeri bulunmadığını, eksik ve ayıplı iş bedeli hesaplanırken kolon güçlendirme bedelini hesaba katmamasının hatalı olduğunu, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 436, 437. maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470-486. maddeleri, 2004 sayılı İİK 67. maddesi
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanunun 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya kapsamında verilen Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2019/3364 Esas, 2020/1442 Karar sayılı ve 10/06/2020 tarihli kararı ile ilk bozma ilamında belirtilen yönteme göre hesaplama yapılmak üzere ek rapor alınması, bulunacak bedelden ihtilafsız ödeme olan 70.384,00 TL’nin düşülerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, bozma ilamına uyulmakla kararda belirtilen hususlarda taraflar lehine kazanılmış hak oluşmuştur.
2.1. Bozma ilamına uyan yerel mahkemece alınan 22/02/2021 tarihli raporda sözleşme kapsamında yapılan işlerin bedeli fiziki oran yöntemi ile bulunmuş, sözleşme dışı yapılan işlerin bedeli ise yapıldığı yıl piyasa rayici ile hesaplanmış olup, hükme esas alınan raporun bu hali ile Yargıtay denetimine el verişli ve bozma ilamına uygun olduğu anlaşılmıştır.
3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflara yükletilmesine,
Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna gidilebileceğine,
20/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.