YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1239
KARAR NO : 2023/1546
KARAR TARİHİ : 27.04.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/3148 E., 2022/105 K.
DAVA TARİHİ : 05.11.2015
HÜKÜM/KARAR : Usulden Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kemalpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/594 E., 2017/278 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatif ile aralarında 08.04.2008 tarihinde sulama şebekesi yapım işi hususunda ön sözleşme imzalandığını, ön sözleşmeyle yapımı bitirilecek sulama tesislerinin davacı … tarafından davalı kooperatife devredileceğinin öngörüldüğü, davacının imzalanan ön sözleşme doğrultusunda inşa edilen yeraltı sulama tesisi maliyeti ile ilgili devir sözleşmesinden kaynaklanan ediminin eksiksiz ifa edip teslim ettiğini, ancak davalının devir sözleşmesini imzalamaması ve Damga Vergisini yatırmaması nedeniyle Başbakanlık Oluru çerçevesinde idarece yapılan ödemelerin taksitle alınmasına başlanamadığı beyanla, inşa edilmiş olan yeraltı suyu sulama tesisinin yapımı için sarf edilen toplam 1.006.55,68 TL’nin ihtarnamenin çekildiği 02.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesi sunmamış, kooperatif başkanı duruşmalardaki beyanında; 2012 yılında tesisi devraldıklarını, 2013 yılında üç tane trafonun çalındığını, bu nedenle tesisi çalıştıramaz hale geldiklerini, bu durumu da DSİ’ye bildirdiklerini, ödemeyi de bu nedenle yapamadıklarını, 2015 yılında da doğal nedenlerle mahsul alınamadığından yine maddi sıkıntılarının devam ettini, bu nedenlerle ödeme yapamadıklarını, ödeme yapmalarının mümkün olmadığını, Damga Vergisini yatıramadıklarını, kuyuların taraflarınca kullanıldığını belirtmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; taraflar arasındaki ön sözleşme ve sonrasında imzalanan sözleşmenin kendine has özellikler taşısa da temelde eser sözleşmesi olduğu, buna göre davacının ön sözleşme gereği meydana getireceği sulama şebekesini inşa edip davalıya teslim edeceği ve davalının ise ilk 3 yılı geri ödemesiz olan 12 yıllık taksitlerle inşa ettiği şebekeye ilişkin bedeli ödeyerek 12 yılın sonunda şebekenin mülkiyetine hak kazanacağı, Damga Vergisinin ödenip ödenmemesinin sözleşmenin geçerliliğine bağlı bir husus olmadığı, yine tam tersi durumda da Damga Vergisinin ödenmiş olmasının sözleşmenin şekil şartına aykırı yapılmasına rağmen sözleşmeyi geçerli hale getiremeyeceği, davacının iddiasının sözleşme Damga Vergisinin ödenmemesi nedeni ile sözleşmenin kurulamadığına yönelik olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin kanunun aradığı şartlara uygun olmakla Nisan 2013 tarihinde tamamlandığı ve her iki tarafı da bağlayıcı hale geldiği, Damga Vergisinin davalı tarafça ödenmemesi kendisinin vergi cezası ile karşı karşıya kalması sonucunu doğurmakla birlikte sözleşmenin sıhhatini etkileyecek bir husus olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı … vekili dilekçesinde özetle; Damga Vergisi Kanunu’nun Ek 1 A1 fıkrasına göre; “Belli para ihtiva eden sözleşmelerin binde 7,5 nispetinde Damga Vergisine tabi tutulacağının belirtildiği, anılan Kanun hükümlerine göre sulama kooperatifi için hazırlanan devir sözleşmesinin bu kapsama girdiği anlaşılmakla, davalı tarafın devir sözleşmesini imzalamasına karşın, Damga Vergisini yatırmamış olmasının devir işleminin tamamlanmasına engel teşkil ettiğinden, mahkemenin gerekçesinin ve ret kararının yerinde olmadığını savunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemenin istinaf incelemesine konu kararında; taraflar arasında akdedilen kooperatif sulama şebekesine ait devir sözleşmesinde sözleşme tarihinin 13.05.2010 olarak düzenlendiği, taraflarca imzalanan ve sahteliği iddia edilmeyen sözleşme ve ekinde kesin kabul tarihinin 31.08.2012 olarak kararlaştırıldığı, söz konusu bu sözleşmenin 8. maddesinde “yeraltı sulama şebekesinin devrine esas olan bedel 2013 yılı değeri olan 1.106.055,68 Eski TL’dir. Taraflar yeraltı sulama şebekesinin kooperatife devredildiği tarihten itibaren 15 yıl müddetle idame ettirilmesini kabul ederler. Yeraltı sulama şebekesinin kooperatife devredildiği tarihten itibaren ilk 3 yıl geri ödeme yapılmayacak, tesis bedeli kooperatif tarafından 4. yıl olan … tarihinden itibaren 12 yıl süresince eşit taksitler halinde faizsiz olarak idareye ödenecektir. Yıllık taksit tutarı 92.171,31 TL’dir. Geri ödeme taksitleri ait olduğu yılın Aralık ayı sonuna kadar DSİ Bölge Muhasebe Müdürlüğü’ne yatırılır. Zamanında ödenmeyen borçlar genel hükümleri gereğince 818 sayılı Borçlar Kanunu’ndaki alacaklı ve borçlu ilişkisi kapsamında 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’na göre tahsil edilir.” hükmünün bulunduğu, somut olayda; ön sözleşme tarihinin 08.04.2008 ve devir sözleşmesi tarihinin 13.05.2010 olduğu, yeraltı sulama şebekesinin kooperatife devredildiği tarihin kesin kabul tarihi olan 31.08.2012 tarihi olduğu, davanın 05.11.2015 tarihinde açıldığı, ön sözleşme ve devir sözleşmesinde taraflarca açıkça yeraltı sulama şebekesinin kooperatife devredildiği 31.10.2012 tarihinden itibaren ilk 3 yıl geri ödeme yapılmayacağı, tesis bedeli kooperatif tarafından 4. yıl olan yani buna göre 2016 yılından itibaren 12 yıl süresince eşit taksitler halinde faizsiz olarak idareye verileceğinin kararlaştırıldığı, davalının, 2016 yılı Aralık ayına kadar ön sözleşme ve devir sözleşmesi gereğince davacıya olan borcunu taksitler halinde ödemeye hakkı bulunduğu, 6100 sayılı HMK 114/1-h maddeye göre hukuki yararın dava şartı olduğu, davanın erken açılmasının dava şartlarından olan hukuki yarar kapsamında olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.05.2011 tarih, 2011/11/186 Esas, 2011/352 Karar sayılı ve 12.02.2014 tarih, 2013/14-385 Esas, 2014/100 Karar sayılı kararlarında da değinildiği üzere davanın erken açılması ibaresinin dava şartlarından olan hukuki yarar kapsamı içinde kaldığını, dava tarihi itibariyle davacının ön sözleşme ve devir sözleşmesinden kaynaklanan alacağı muaccel olmadığından, erken dava açıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi nedeni ile HMK 353/(1)-b-2 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf taleplerinin yukarıdaki gerekçelerle kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, 6100 sayılı HMK 114/1-1 ve 115/1-2 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; açılan davada da her tür dava şartının yerine getirildiğini, davacının, davalı kooperatiften 1.006.055,68 TL alacaklı olduğunu, vadesinden önce talepte bulunulamayacağı gerekçesi ile dava usulden reddedilmiş olsa da eser sözleşmelerinde ücret ödeme borcunun iş sahibin asli edimi olduğunu, kooperatifin eser sözleşmesine ve borca herhangi bir itirazı yokken mahkemenin zamanın da önce ifa talep edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar vermesinin yasal olmadığını, kaldı ki bu durum usul ekonomisine de aykırı olduğunu, 6 yıldır dosya borcunu ödemeyen ve dosyaya herhangi bir itirazı olmayan kooperatif aleyhine açılmış davanın usulden reddine karar verilmesi yasal olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuku
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 114/1-h maddesi, 115/1-2 . maddesi, 353/(1)-b-2 maddesi,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. mülga BK m. 355 vd.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle dava tarihi itibari ile alacak muaccel hale gelmediğinden davanın erken açıldığı ve davanın erken açılması ibaresinin dava şartlarından olan hukuki yarar kapsamı içinde kaldığının kabulünde bir hata olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
2.Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3.Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.