Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2021/6640 E. 2022/5785 K. 12.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6640
KARAR NO : 2022/5785
KARAR TARİHİ : 12.12.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Avukat … geldi. Tebligata rağmen karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağına ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı … … arasında imzalanan 14/04/2011 tarihli protokole göre davalı … yerleşkesinde yer alan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi girişi önündeki alana anahtar teslimi bir bina yapılacağının kararlaştırıldığını, buna göre davalı üniversitenin düzenleyeceği hak ediş tutanaklarına göre bedelin bağışçı sıfatı ile dava dışı … … tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkiline bir kısım ödeme yapıldığını, daha sonra yapılan imalatlara karşılık ödeme yapılması için davalı üniversiteye başvuru yaptığında müvekkiline bir ödeme yapılmadığını, davalının mal varlığında haklı bir sebep olmaksızın artış meydana geldiğini, 07/01/2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile toplamda 1.009.964,15 TL alacağın dava tarihinden itibaren en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında doğrudan bir sözleşme olmadığını, müvekkili idarenin sadece inşaatın kontrolünü yapmakta olduğunu ve ödeme yükümlülüğünün … Gıda İnş. Malz. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye ait olduğunu, davacı ile dava dışı bağışçı şirket arasındaki protokollerin ise 11/09/2012 tarihli tutanak ile feshedildiğini ve davacının bağışçıdan hiçbir alacağı kalmadığını beyan ettiğini, bu nedenle davacının önceki döneme ait herhangi bir alacak talebinde bulunamayacağını, davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, Asliye Ticaret Mahkemesi olarak davanın 1.009.964,15 TL üzerinden kabulüne dair verilen ilk hüküm, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile bozulmuştur.
Yerel mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatı ile davanın 1.009.964,15 TL üzerinden kabulüne karar verilmiş, kararın davalı üniversite ve dahili davalı olarak davaya eklenen … … vekilince temyizi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2019/563 Esas, 2020/683 Karar sayılı ve 20/01/2020 günlü ilamı ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir.
Bozma kararına karşı taraf vekillerinin karar düzeltme istemi üzerine yapılan inceleme neticesinde, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2020/1873 Esas, 2021/146 Karar sayılı ve 21/01/2021 günlü kararı ile davacının alacağını …’e temlik etmesi nedeni ile temlik alan …’in davaya katılması için gerekli işlemlerin yapılması, katılmaması halinde HMK 150’ye göre işlem yapılması, temlik alanın davaya davacı sıfatı ile devam etmesi halinde, dahili davalı sureti ile davaya taraf eklemenin mümkün olmaması nedeni ile … … hakkında eldeki dava ile birleştirilmek üzere dava açması için davacıya uygun ve kesin bir süre verilip, dava açılması halinde birleştirilerek, infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurulması gerektiği belirtilerek, karar düzeltme istemlerinin kabulü ile bozma kararı kaldırılarak, yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Bozmaya uyan yerel mahkemece, temlik alan … davacı olarak davaya kabul edilmiş, davacıya dava dışı … …’ya dava açması için süre verilmiş, davacı vekili 12/07/2021 tarihli dilekçesi ile dava dışı … …’ya dava açmayacaklarını beyan etmiştir.
Yerel mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın, 1.009.964,15 TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Sözleşmeler Hukuku’nun en temel ilkelerinden birisi olan sözleşmelerin nispiliği kuralı gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar.
Somut olayda, davacı ile dava dışı … … arasında imzalanan 14/04/2011 tarihli sözleşme bulunmakta olup, davacı yüklenici ile davalı iş sahibi arasında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Ancak, sözleşmenin tarafları alacaklı ve borçlu olmasına rağmen, bu ilişkiden doğan ifanın talep yetkisi, başka bir üçüncü kişiye ait olabilir.
Üçüncü kişi yararına sözleşme, Türk Borçlar Kanunu’nun 129’uncu maddesinde düzenlenmiştir. Bir sözleşmede ifanın taraflarca üçüncü kişiye yapılmasının kararlaştırılmasına, üçüncü kişi yararına sözleşme denir. Burada sözleşmenin alacaklı ve borçlu tarafı, sözleşmeye taraf olmayan üçüncü kişi yararına bir edim kararlaştırmaktadır. Üçüncü kişi yararına sözleşmede, sözleşmenin taraflarından biri, borçlu; diğer tarafa, alacaklıya, üçüncü kişi yararına bir edimde bulunmayı üstlenmektedir.
Bu bakımdan üçüncü kişi yararına yapılan sözleşmede borçlu, sözleşmeye taraf olmayan ve temsilci sıfatı da bulunmayan bir kişiye ifa ile yükümlüdür.
Türk Borçlar Kanunu’nun 129’uncu maddesinde üçüncü kişi yararına sözleşmenin tabi olacağı şekil düzenlenmiş değildir. Bununla birlikte, tarafların yapmak istedikleri asıl sözleşme için kanun hangi şekli öngörmüşse, bunun üçüncü kişi yararına yapı iması halinde de aynı şekle uymak gerekir. (Prf. Dr. Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2020, s. 1267 vd).
Somut olayda, üçüncü kişi konumunda olan davalı üniversite yararına bir sözleşme mevcut olup, davalı üniversite sözleşmenin tarafı olmamakla birlikte TBK 129. maddesi gereği davacıdan edimin ifasını talep edebilirken, davacı yüklenici iş bedelini ancak sözleşme ilişkisi içerisinde olduğu dava dışı … …’dan talep edebilir. Davacıya, dava dışı … …’ya dava açıp eldeki dava ile birleştirmesi için süre verilmiş ise de davacının 12/07/2021 tarihli dilekçesi ile dava dışı … …’ya dava açmayacaklarını beyan etmesi karşısında yerel mahkemece, davalı üniversite bakımından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi yanlış olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı lehine BOZULMASINA, 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtaydaki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 … içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 12.12.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.