YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6320
KARAR NO : 2023/796
KARAR TARİHİ : 01.03.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 20.08.2015 tarihli hizmet alım sözleşmeleri ve idari şartnamelerde öngörülen işlerin eksiksiz olarak yerine getirilmesine rağmen hak ediş ödemelerinden 79.718,12 TL kesinti yapıldığını, alacağın eksik ödenmesi nedeniyle davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının takibe haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını, takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ;davacının verdiği hizmet işinde çalıştırılan işçilere ödenecek kıdem tazminatı ile ilgili olarak davacının nezdindeki çalışma süreleri göz önüne alınarak hak edişten yapılan kesintinin yerinde olduğunu, sözleşmeye göre işçilerin kıdem tazminatları ile alacaklarından davacının sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; sözleşmelerin ifası esnasında çalıştırıldığı belirtilen işçilerin iş akitlerinin kıdem tazminatını gerektirir şekilde sona erdiği ve davacı tarafından işçilere kıdem tazminatı ödendiğine dair iddia ve delilin sunulmadığı, davalının söz konusu işçilere ilerde muhtemelen ödenecek kıdem tazminatına esas olmak üzere hak edişten kesinti yapamayacağı, yapılan kesintinin yasal dayanağının bulunmadığı, dolayısıyla diğer emanetler adı altında yapılan kesinti toplamı 79.718,12-TL alacağın davalıya yapılan başvurunun tebliğ edildiği 15/05/2017 tarihinden itibaren (başvuruda süre belirtilmediğinden) makul süre olarak değerlendirilen 10 günlük sürenin geçmesini müteakip 25/05/2017 tarihinden takip tarihine kadar geçen sürede işleyen yasal faiz tutarı olan 432,44-TL ile birlikte talep edilebileceği gerekçesi ile davanın kabulüne, takibe karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, takibe konu alacağın yargılamayı gerektirir nitelikte olması nedeniyle yerinde görülmeyen icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı … tarafından kendilerine verilen yazıda ne kadar kesinti yapıldığı belirli olup dolayısıyla davalı belediyenin kesintiyi kendisi yapması nedeniyle şirketlerine ne kadar ödemesi gerektiğini bilebilecek durumda olduğunu, kesinti tutarının zaten taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığını, bu nedenle icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporunda sözleşme ve idari şartnamede kıdem tazminatına ilişkin bir kalemin bulunmadığı gerekçesi ile idare aleyhine hesaplama yapılarak kesin hak ediş bedeline ilişkin başlatılan takibin haklı kılınmaya çalışıldığını, cevap dilekçesinde de belirttikleri üzere davacılara verilen işin süreli bir iş olduğunu, sözleşme konusu işin bitimiyle beraber iş kapsamında çalışan işçilerin de çalışmaları sona ereceğinden işçilerin kıdem tazminatına hak kazandıklarının kabul edilmesi gerektiğini, işveren davacının almış olduğu ihale kapsamında çalıştırmış olduğu işçilerin kendi dönemi ile sınırlı olmak üzere kıdem tazminatlarından sorumlu olduğunu, işçilerin kıdem tazminatından sözleşme hükümleri gereği de davacının sorumlu olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf yolu ile kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerekçeli, denetimine elverişli ve somut olayın özelliklerine uygun olması, taraflar arasında akdedilen sözleşme ve eki şartnamelerde iş akitleri henüz sonlanmayan işçilerin kıdem tazminatından peşinen alt işverenin hak edişlerinden kesinti yapılacağına dair açık bir hükmün bulunmaması, 6552 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine eklenen hükümle işçinin kıdem tazminatını dava açmadan kolaylıkla alabilmesi, olası takip ve davalar nedeniyle zorluk ve mağduriyet yaşamamasının amaçlanması, söz konusu yasal düzenlemenin asıl ve alt işverenler yönünden dış ilişki itibariyle işçiye karşı geçerli olması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2. Davacının istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, ayrıca alacağın likit ve belirli olması gerektiği, somut olayda davalı belediyenin 23/05/2017 tarihli yazısı ile 78.969,49 TL kıdem tazminatlarının damga vergisi 748,63 TL ile toplam 79.718,12 TL olarak hesaplanarak, yüklenicinin 12 nolu kesin hesap hak edişininden kesildiğinin açıkça bildirilmiş olması karşısında davalı borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olduğu, bu nedenle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğu anlaşıldığından mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmemiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından, ilk derece mahkemesi kararının bu yönden kaldırılarak, davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, takibe konu asıl alacak miktarı olan 79.718,12 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 15.943,62 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı iş sahibi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri temyiz nedeni olarak ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi gereği çalıştırılan dava dışı işçilere ileride ödenecek kıdem tazminatına esas olmak üzere davalı asıl işveren tarafından davacı alt işverenin hak edişlerinden yapılan kesintinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi 22. maddesi ilgili hükümleri, 4857 sayılı İş Kanununun 112. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davalı idare ile davacı şirketler arasında imzalanan hizmet alımına ilişkin 28.12.2015 tarihli sözleşmenin yüklenicinin sözleşme konusu işle ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları başlıklı 22. maddesinde; “Yüklenicinin sözleşme konusu işle ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup, yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır.
3. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; taraflar arasındaki sözleşmelerin ifası esnasında çalıştırıldığı belirtilen işçilerin iş akitlerinin kıdem tazminatını gerektirir şekilde sona erdiği ve davacı tarafından işçilere kıdem tazminatı ödendiğine dair iddia ve delilin sunulmadığı, davalının söz konusu işçilere ilerde muhtemelen ödenecek kıdem tazminatına esas olmak üzere hakedişten kesinti yapılamayacağı yapılan kesintinin yasal dayanağının bulunmadığı belirtilmiş, mahkemece de bu gerekçelerle davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuş, icra inkar tazminatı reddedilmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşme ve eki şartnamelerde iş akitleri henüz sonlanmayan işçilerin ilerde ödenmesi muhtemel kıdem tazminatından peşinen alt işverenin hak edişlerinden kesinti yapılacağına dair açık bir hükmün bulunmamaktadır. Bu yönüyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmuş, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi hükmünün sadece icra inkar tazminatı yönünden kaldırarak, idarenin verdiği cevabı yazıda kesinti miktarının açık ve belirli olması karşısında icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı harcın temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.