Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2021/6246 E. 2023/142 K. 19.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6246
KARAR NO : 2023/142
KARAR TARİHİ : 19.01.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, Bakırköy 7 İcra Müdürlüğünün 2010/2714 E. sayılı dosyasında düzenlenen 28.12.2016 tarihli sıra cetveline, davalıya isabet eden miktar ve alacağının esas yönünden iptali ile itiraz ettiğini, davalının genel haciz yolu ile ilamsız icra takibini aylık 5.000,00 TL tedbir nafakasına dayandırdığını, birikmiş tedbir nafakası olan 35.000,00 TL için bedeli paylaşıma konu taşınmaza 04.07.2013 tarihinde haciz şerhi koydurduğunu, 35.000,00 TL tedbir nafakasının bu miktara işlemiş faiz ve ferilerinin dosyaya yapılan tahsilatlar ile tamamen ödenmesine rağmen kesinleşmiş bir ilama dayanan yoksulluk nafakası gibi 18.06.2009 tarihinden itibaren yüksek miktar hesaplanan nafaka toplamı için faiz ve ferileri de dahi etmek suretiyle pay ayrıldığını, 35.000,00 TL üzerinden yapılan hesapta, tahsil harcı olarak 3.185,00 TL, vekalet ücreti olarak 4.200,00 TL, faiz miktarı olarak 10.382,05 TL hesapladığını, ancak dosyaya yapılan tahsilatların hesaplamadan düşülmediğini, davalının takip dayanağının tedbir nafakası olduğunu, tedbir nafakasının niteliği itibari ile satış konusu taşınmaza haciz koyulduğu tarih itibariyle sonradan işleyecek nafakaların bu hacze dahil edilemeyeceği, bu nedenle davalının sıra cetveline dahil edilmesi ve kendisine bu dosyadan pay ayrılmasının hatalı olduğunu, ayrıca 31.12.2012 tarihli karar ile davalı lehine hükmedilen nafaka miktarının indirildiğini ve 1.500,00 TL’ye düşürülmesine karşın hesap yapılırken Ocak 2014 ayı itibariyle aylık 1.500,00 TL değil, 5.000,00 TL nafaka hesabı yapılmaya devam edildiğini, hesaplamanın bu yönüyle de fahiş ve hatalı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile davalının sıra cetvelinden çıkartılmasına ve davalıya isabet eden 238.499,36 TL’nin müvekkil bankaya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı, 18.06.2009 tarihinde dava dışı borçlu aleyhine başlattığı icra takibinde nafaka alacaklısı olduğunu, borçlu aleyhine başlatılan haciz işleminin 2009 yılında başladığını, 2009 yılı ile ilk alacaklının kendisi olduğunu ve sıra cetvelinde kendisine ayrılması gereken payın eksik ve hatalı olduğunu, 399.000,00 TL nafaka alacağının olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince, taşınmazın satış tarihi olan 20.10.2016 tarihi itibariyle davalının alacak miktarının 113.657,99 TL olduğu, sıra cetvelinin bu miktar üzerinden düzenlenmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalı tarafın taşınmazın satıldığı tarih itibariyle bakiye alacağının 113.657,99 TL olduğunun tespitine, sıra cetvelindeki miktarın bu şekilde düzenlenerek, davalıya ayrılan paranın öncelikle bu miktar üzerinden ödenmesine, arta kalan para bulunduğu takdirde davacı tarafa bu miktardan sonra kalan miktarın ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf yoluna başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf sebepleri
B.1-Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının haczinin düştüğünü, davalıya sıra cetvelinde pay ayrılmaması gerektiğini, mevcut faiz miktarının yüksek olduğunu, davalı alacaklının vekili olmamasına rağmen vekalet ücretinin takdir edilmesinin hatalı olduğunu, iştirak nafakasının İİK’nın 206. maddesi kapsamında imtiyazlı alacak olmadığından sıra cetveline iştirak edemeyeceğini, tedbir nafakasının niteliği itibari ile satış konusu taşınmaza haciz koyulduğu tarih itibariyle sonradan işleyecek nafakaların bu hacze dahil edilemeyeceğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

B.2-Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davanın yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, dava harç ve yargılama giderlerinin tümünün müvekkili üzerine bırakıldığını, maktu vekalet ücreti ve harç hesaplanması yapılması gerektiğini, müvekkili lehine ise herhangi bir vekalet ücretine karar verilmediğini, sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının bu davayı açmakta kötü niyetli olduğunu, müris borçlunun Haziran 2014 tarihinde vefat ettiğini, dolayısıyla borcun tahsil edilme şansı kalmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, faiz miktarının, vekalet ücretinin eksik ve hatalı hesaplandığını, tahsil harcının eksik hesaplandığını, SGK’ya ihbarda bulunulması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, bilirkişi kök ve ek raporun dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçeli olduğu, ancak ilk derece mahkemesi kararının hüküm bölümünün infazda tereddüt yaratabilecek nitelikte olduğu, harç ve vekalet ücretine dair yargılama giderlerinin maktu tarife üzerinden verilmesi gerekirken, nisbi tarife üzerinden hesaplanarak karar verilmesinin hatalı olduğu, davacı tarafın kısmen haklı olduğunun tespiti ve bu miktar üzerinden davanın kabul edilmesine rağmen, tüm yargılama giderinden davalı taraftan tahsiline karar verilmiş olmasının hatalı olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının Bakırköy 7. İcra Müdürlüğünün 2010/2714 E. sayılı dosyasında düzenlenen 28.12.2016 tarihli sıra cetveli kararına itirazının kısmen kabulüne, Bakırköy 7. İcra Müdürlüğünün 2010/2714 E. sayılı dosyasında düzenlenen sıra cetvelinde 2. sırada yer alan davalı tarafa ayrılan 238.499,36 TL tutarlı paydan 113.657,99 TL ‘nin mahsubu ile bakiye 124.841,37 TL tutarındaki bedelin, 3.sırada yer alan davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesinin kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Gerekçeleri
B.1-Davacı vekili temyiz dilekçesinde, davalı vekilinin istinaf başvurusundan sonraki aşamada istifa ettiğini, lehine vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının alacağının fer’ileri ile birlikte ödendiğini, tedbir nafakasının niteliği itibari ile satış konusu taşınmaza haciz koyulduğu tarih itibariyle sonradan işleyecek nafakaların bu hacze dahil edilemeyeceğini, davalının haczinin düştüğünü temyiz nedenleri olarak ileri sürmüştür.

B.2-Davalı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri temyiz nedeni olarak ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
C.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir.

C.2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri, İcra ve İflas Kanununun 142/1. maddesi,

C.3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.