Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2021/5990 E. 2022/5544 K. 29.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5990
KARAR NO : 2022/5544
KARAR TARİHİ : 29.11.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki asıl davada alacak-karşı ve birleşen davalarda tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl, birleşen ve karşı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm asıl davada davalılar-karşı davada davacılar … İth. İhr. İnş. Taah. Müh. Ltd. Şti., …, … ve … vekilince duruşmalı, asıl davada davacı-karşı davada davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd.Şti. vekilince duruşmasız temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 29.11.2022 gününde davalı-karşı davacılar vekili Avukat … ile davacı-karşı davalı vekili Avukat …’in gelmeleriyle duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile müteveffa … arasında düzenlenen 08.12.2006 tarihli sözleşme ve 24.04.2007 tarihli ek sözleşme ile fabrika binası yapımının kararlaştırıldığını, sözleşme gereğince inşaatla ilgili faturalandırılan her türlü giderin % 6’sının müvekkili firmaya ödeneceğini, iş tamamlandığı halde davalının sözleşmeyi haksız şekilde feshettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirket tarafından yapılan işler ve müteahhitlik kârı ile KDV alacakları karşılığı 468.438,00 TL, proje dışı yapılan işler karşılığı 1.000,00 TL, haksız fesih nedeniyle mahrum kalınan kazanç karşılığı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 470.238,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, davacının yapmış olduğu eksik ve hatalı işler nedeniyle müvekkillerinin 188.000,00 TL nefaset alacağının bulunduğunu, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiş, karşı davasında ise, 188.000,00 TL nefaset alacağı ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla binanın kötü yapılmasından ve işin gecikmesinden doğan zararlar karşılığı 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, karşı davada tahsili talep edilen nefaset alacağı için 15.10.2017-01.07.2014 tarihleri arasında işleyecek reeskont faiz alacağı 66.300,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek resskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, 158.204,05 TL iş bedelinin ve 1.000,00 TL kazanç kaybı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsiline, karşı davanın kısmen kabulüne, 55.091,00 TL nefaset alacağının davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, birleşen davanın kısmen kabulüne, 62.413,86 TL kazanç kaybı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davacı-karşı davalı-birleşen dosyada davalı vekilinin tüm, davalı-karşı davacı-birleşen dosyada davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dosyanın temyiz incelemesinde olduğu sırada davalılar vekilinin Dairemize verdiği beyan dilekçesinde, davacı şirketin 28.11.2014 tarihinde re’sen sicilden terkin edildiğinin bildirildiği, dilekçe ekinde yer alan belgeye göre davacı şirketin 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi uyarınca kaydının 23.01.2014 tarihinde re’sen silindiği, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 28.01.2014 tarih ve 8495 sayısında ilân edildiği anlaşılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde “01.07.2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. a) 24.6.1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince, sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış anonim şirketler ile limited şirketler. b) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya 01.07.2015 tarihine kadar münfesih olan anonim ve limited şirketler. c) Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre herhangi bir nedenle dağılmış olan kooperatifler. d) Sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ile kooperatifler. e) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış ancak genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoları veya son ve kati bilançosu genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan şirket ve kooperatifler. (2) Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. “ hükmü bulunmaktadır.
Bu hükme göre re’sen terkin işlemi yapılması mümkün olmamakla birlikte, davacı şirket terkin edildiğinden şirketin dava ehliyeti ortadan kalkmış bulunmaktadır.
Dava ehliyeti 6100 sayılı HMK’nun 51. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyetini ifade eder. Dava ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nun 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi dava ehliyetine sahip kabul edilmelidir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Dava şartları davanın başlangıcından sonuna kadar bulunması gereken şartlarıdır. Bir başka deyişle dava açan ve davalı konumunda bulunan her gerçek ya da tüzel kişi bu davanın devamı ve hüküm kesinleşinceye kadar bu ehliyetini korumuş olmalıdır.
Bu hükümler ve açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davanın açıldığı tarih itibariyle dava ehliyeti bulunan davacı şirketin davanın devamı sırasında ve hükümden önce terkin edildiği anlaşılmakla dava ehliyeti ortadan kalkmış durumdadır. Bu durum taraf teşkiline ve dava şartlarına ilişkin olup, davanın her aşamasında resen nazara alınması gereken bir durum olduğundan Dairemizce de resen nazara alınmıştır.
Mahkemece davacı vekiline davacı şirketin ihya edilerek yeniden sicile kaydının sağlanması için yetki ve süre verilmeli ve usulünce taraf teşkili sağlanarak esas hakkında karar verilmesi gerekir.
3- Davacı ile davalıların murisi … arasında düzenlenen 08.12.2006 ve 27.04.2007 tarihli eser sözleşmeleri ile …’in maliki olduğu gayrimenkul üzerinde inşaat yapımı işi kararlaştırılmıştır. Davacı yüklenici, muris … ise iş sahibidir. Dava konusu inşaatın üzerinde bulunduğu taşınmaz 22.03.2007 tarihinde davalı şirkete satılmıştır.
Sözleşmenin 2. maddesinde inşaatla alakalı tüm giderlerin yüklenici firma adına fatura edileceği, 8. maddesinde inşaat yapımı ile ilgili faturalı her türlü giderin %6’sı işveren tarafından yükleniciye ödeneceği belirtilmiştir. 27.04.2007 tarihli ek sözleşmenin 4. maddesinde ise, iş bedelinin hesap yöntemi düzenlenmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı yüklenicinin sözü edilen sözleşme hükümlerine göre asıl davada talep edebileceği bakiye iş bedeli 70.195,34 TL olarak tespit edilmiş iken, belgeye dayanmadan hesaplanan 88.008,71 TL asgari işçilik bedelinin de tahsiline hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre ise, birleşen davada faiz alacağı talep edilmiş olmasına rağmen, mahkemece gerekçe ve hüküm kısmında tahsiline karar verilen alacağın kazanç kaybı alacağı olarak nitelendirilmesi de uygun bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı-birleşen dosyada davalı vekilinin tüm, davalı-karşı davacı-birleşen dosyada davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı-birleşen dosyada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı-karşı davacı-birleşen dosyada davacılar yararına takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı-karşı davalı-birleşen dosyada davalıdan alınarak davalı-karşı davacı-birleşen dosyada davacılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl davada davalılar-karşı-birleşen davacılara iadesine, aşağıda yazılı harcın davacı-birleşen-karşı davada davalıdan alınmasına,
karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 … içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 29.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.