YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5933
KARAR NO : 2021/2240
KARAR TARİHİ : 13.12.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava, eser sözleşmesinin geriye etkili feshi (dönme) ve iş bedelinin iadesi ile tüketici hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkin olup, yerel mahkemece davanın kabulüne, sözleşmenin feshi ile iş bedelinin davalıdan tahsiline, hakem heyeti kararının iptaline kesin olarak karar verilmiştir.
Davacı, davalıdan lazer epilasyon hizmeti aldığını ve vadesi gelen iş bedelinin bir kısmını ödediğini, vücudunda yanıklar oluşmaya başladığını, başvurduğu doktorun yanıkların lazer epilasyondan kaynaklandığını belirttiğini, sözleşmeyi feshettiğini ve iş bedelinin iadesini talep etmesine karşın davalının bu talebini yerine getirmediğini, bunun üzerine Siirt İl Tüketici Hakem Heyetine başvurduğunu, ancak başvurusunun reddedildiğini, hakem heyeti kararının iptalini, sözleşmeden döndüğünü ve ödediği 2.290,00 TL’nin davalıdan tahsilini, davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getirdiğini, ayıplı bir hizmetin söz konusu olmadığını, hakem heyeti dosyasında alınan raporlarda izlerin geçici ve olağan sonuçlar olduğunun belirtildiğini, davacının hizmeti almasının üzerinden uzun zaman geçtiğini ve iyiniyetli olmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tarafların yokluğunda HMK 320/1. madde gereği dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu davanın kabulüne, sözleşmenin feshi ile iş bedelinin davalıdan tahsiline, hakem heyeti kararının iptaline kesin olarak karar verilmiştir.
Siirt 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin Tüketici Mahkemesi Sıfatı ile baktığı davada, hakem heyeti kararının iptali istemi bakımından 6502 sayılı Kanun 70/5 bendi uyarınca ve iş bedelinin iadesi istemi bakımından ise miktar itibariyle kesin olarak verilen 22.10.2020 tarih ve 2020/3 esas, 2020/11 karar sayılı kararın 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması amacıyla Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz isteğinde bulunulmuştur.
Adalet Bakanlığı başvurusunda, taraflar usulüne uygun olarak duruşmaya tebliğ edilmeden ve tarafların herhangi bir mazereti dahi bulunmamasına rağmen ön inceleme ve tahkikat duruşmasının yapıldığı, devamında aynı celse karar verildiği, bu haliye kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27’nci maddesine aykırı olduğu itirazlarında bulunmuştur.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hukukumuzda ilk derece yargılamasının beş temel aşamadan oluşması öngörülmüştür. Bunlar sırası ile; dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hükümdür. Bu aşamalar içinde yeni olan ise ön inceleme aşamasıdır. HMK’nun “ön incelemenin kapsamı” başlıklı 137. maddesinde “dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, 138. maddesi dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, gerektiği takdirde bu konuda karar verilmeden önce, tarafların ön inceleme duruşmasında dinlenebileceği, ön inceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyebileceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği belirtilmiştir. Ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar ile sınırlı olmak üzere tanık dinleme, belge inceleme, bilirkişi görüşü alma, keşif yapma ve yemin teklif etme gibi işlemler yapılabilir, ancak tahkikata yönelik işlemler yapılamaz. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (md. 137/2, md 320/3).
Tüketici mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanır (6502 sayılı Kanun m.73/4). Basit yargılama usulünde ise yazılı yargılama usulünden farklı olarak ön inceleme ve tahkikat işlemleri basitleştirilmiştir. HMK.’nun 320/1.maddesinde “mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği” belirtilmişse de bunun ancak ön inceleme aşamasında ve “mümkün olan hallerde” olduğu belirtilmek suretiyle yasanın uygulama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir. Eğer, dosya üzerinden karar verilmesi mümkünse, taraflar duruşmaya çağrılmadan sadece dilekçe ve delilleri dikkate alınarak karar verilebilir(m. 320/1).
Bu açıklamalardan sonra basit yargılama usulünün uygulandığı dava dosyasına dönülecek olursa, Siirt 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin davaya Tüketici Mahkemesi Sıfatı ile baktığı, davanın 6502 sayılı Kanun m.73/4 gereği basit yargılama usulüne tabii olduğu, dilekçeler teatisinden sonra 08.09.2020 tarihli tensip zaptının 7. maddesi ile 6100 sayılı HMK’nun 320. maddesi uyarınca davanın ön incelemesinin yapılmasına karar verilmiş olduğu, 21.10.2020 tarihinde ise HMK 320/1 gereği dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu dava konusu ve miktarı itibarıyla kesin olmak üzere karar verilmiştir. Yerel mahkemece, dosya kapsamında tüketici hakem heyeti dosyasının celp edildiği, davalı yüklenicinin uyguladığı lazer epilasyon işlemi dosyası, taraflar arasındaki sözleşme ve gerekli belgelerin toplandığı, davalı vekilinin de süresinde cevap dilekçesi verdiği anlaşılmış olduğundan, bu hali ile 6100 sayılı HMK’nun 320/1 maddesi hükmüne göre yerel mahkeme, tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verebilecektir. Yerel mahkemece, usul ve yasaya uygun olarak karar verildiği anlaşıldığından, davalı tarafın hukuki dinlenilme hakkının bu gerekçe ile kısıtlandığından söz edilemez. Açıklanan sebeplerle, kanun yararına temyiz başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363/1 maddesine dayalı kanun yararına temyiz isteğinin açıklanan sebeple REDDİNE, gereği yapılmak üzere kararın bir örneğinin ve dava dosyasının mahkemesine gönderilmek üzere Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğüne iadesine, 13.12.2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
-MUHALEFET ŞERHİ-
Adalet Bakanlığı tarafından, yerel mahkemece duruşma açılmasına rağmen duruşma yapılmadan, tarafların hukuki dinlenilme, bilgi sahibi olma ve ispat haklarının ihlal edildiği gerekçeleriyle kanun yararına bozma yoluna başvurulmuştur.Tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılan davada 03.09.2020 tarihli ilk tensip tutanağının düzenlendiği, bu tutanağın 7. maddesinde HMK’nun 320. maddesine göre ön incelemenin yapılmasına, devamı bentte ise, öninceleme duruşması açılmasına karar verilmesi halinde taraflara tebliğine karar verildiği ve tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece 21.10.2020 tarihli ikinci tensip tutanağının düzenlendiği ve bu tutanağın son bendinde, öninceleme duruşması yapılmasına ve öninceleme duruşmasının 21.10.2020 günü saat 10.35’e bırakılmasına karar verilmiştir.
Dava niteliği itibariyle basit usule tabi olup, HMK’nun 320. maddesi gereğince mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden karar verir. Basit usulde mümkün olan hallerde dosya üzerinden karar verilmesi mümkün olup, hakimin duruşma açılmasına karar vermesi halinde HMK’nun 320/2. maddesi gereğince işlem yapması gerekmektedir. Bu maddede basit usulde öninceleme duruşmasının nasıl yapılacağı açıkça düzenlenmiştir. Mahkemenin basit usulde duruşma açıp açmamakta, davanın niteliğine göre, bir takdir hakkı bulunsa da duruşma açmaya karar verdikten sonra usulüne uygun olarak öninceleme duruşması yapılması gerekmektedir.
Davaya konu olayda da mahkemece düzenlenen 21.10.2020 tarihli tutanakta öninceleme duruşması yapılmasına karar verilmiş ancak aynı güne bırakılan öninceleme duruşmasının tarafları davet edilmeden, HMK’nun 320/2. maddesi hükmüne aykırı olarak duruşma yapılmış ve karar verilmiştir. Öninceleme duruşma zaptına da açıkça gelen olmadığı yazılmıştır. Duruşmaya davet edilmeyen tarafların duruşmaya gelmesinin beklenmesi de izahı mümkün olmayan bu durumu ortaya çıkarmıştır.
Basit yargılama usulünde, HMK’nun 320. maddesi gereğince, duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün ise de, duruşma açıldıktan sonra öninceleme duruşmasının usulüne uygun olarak yerine getirilmesi gerekir. Mahkemece duruşma açılmış, ancak taraflar davet edilmeden duruşma yapılmış, gelenin olmadığı zapta geçirilerek karar verilmiştir.
Bu şekilde yapılan yargılamalarda HMK’nun 320/2. maddesine hiç uyulmadığı gibi, tarafların duruşmaya davet edilmemesi nedeniyle HMK’nun 27. maddesinde yer alan tarafların hukuki dinlenilme hakları kapsamında olan yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasının, açıklama ve ispat hakkının ihlal edildiği açık olup yerinde olan talebin kabulü ile kanun yararına bozma yapılması gerektiği düşüncemle, sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayım.