Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2021/5270 E. 2022/5966 K. 21.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5270
KARAR NO : 2022/5966
KARAR TARİHİ : 21.12.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkilinin babası ve murisi …’ın 2006 yılından itibaren fiil ehliyeti olmadığı halde davalı kooperatifçe muris aleyhine 2008 yılında imzalanan ipotek ve kredi sözleşmesine dayanılarak icra takibi yapıldığını, başlatılan icra takibinin ve dayanak sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürerek, borçlu olunmadığının tespiti ile kötüniyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takibe dayanak ipotek belge ve kredi sözleşmelerinin 20.04.2006 ve 03.07.2008 tarihlerinde imzalandığı sırada davacının murisinin fiil ehiyeti olmadığına dair bir belge olmadığını, murisin 2009 yılında vesayet altına alındığını savunarak, haksız açılan davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 12.11.2020 tarih, 2018/115 E. 2020/3587 K. sayılı ilamıyla davalı tarafından icra takibine konu edilen alacağın hangi ipotek akdinden kaynaklandığının tereddüte yer verilmeyecek şekilde belirlenmesi, bu belirleme yapıldıktan sonra 03/07/2008 tarihinde murisin fiil ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek 03/07/2008 tarihli ipotek akdinden kaynaklı borç yönünden davanın kabulüne; 20/04/2006 tarihli ipotek akdinden kaynaklı borç yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği işaret edilerek kararın bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 03.07.2008 tarihli ipotek borcu yönünden davanın kabulüne; 20.04.2006 tarihli ipotek akdinden kaynaklı borç yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 12.11.2020 tarih, 2018/115 E., 2020/3587 K. sayılı kararında; icra dosyasında 2 ayrı ipotek akdi ile ilgili takip yapıldığı, bu ipoteklerden 03.07.2008 tarihli olanda ipotek borçlusunun fiil ehliyetinin bulunmadığı belirlenmiştir. Bu durumda mahkemece, davalı tarafından icra takibine konu edilen alacağın hangi ipotek akdinden kaynaklandığının tereddüte yer verilmeyecek şekilde belirlenmesi, bu belirleme yapıldıktan sonra 03/07/2008 tarihinde murisin fiil ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek 03/07/2008 tarihli ipotek akdinden kaynaklı borç yönünden davanın kabulüne; 20/04/2006 tarihli ipotek akdinden kaynaklı borç yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken belirtilen hususlar dikkate alınmaksızın HMK’nın 297. maddesine aykırı şekilde infazı kabil olmayan bir karar verilmesi doğru olmadığına işaret edilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyulmasına karar verildiği halde bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir.
O halde mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281/3. maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için HMK’nın 266. maddesi hükmüne göre davalı tarafından icra takibine konu edilen alacağın hangi ipotek akdinden kaynaklandığı konusunda, aralarında bankacı bir bilirkişinin de bulunduğu uzman bilirkişi heyeti oluşturularak, davalı kooperatifin defter kayıt ve belgeleri ile banka kayıtları üzerinde de inceleme yapılarak ve yapılan ödemeler de dikkate alınarak, bilirkişi kurulundan Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 12.11.2020 tarih, 2018/115 E., 2020/3587 K. sayılı bozma ilâmında belirtilen hususlar doğrultusunda davacıların kooperatife borcu bulunup bulunmadığı, borçları varsa kaynağının ne olduğu konusunda, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp değerlendirilmek suretiyle davanın sonuçlandırılması gerekirken, bozma ilâmının gereği yerine getirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 … içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 21.12.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.