YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/475
KARAR NO : 2021/1870
KARAR TARİHİ : 29.11.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde taraflar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Dava, yüklenici tarafından ödenmesi gereken SGK primlerinin iş sahibince ödenmesi sebebiyle rücuen tahsil istemine ilişkin olup, mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne dair verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkiline ait arsa üzerine 10 dairelik inşaat yapımı konusunda davalıların murisi ile anlaşma sağlandığını, müvekkilinin söz konusu işle ilgili davalıların murisi yüklenici adına SGK prim borcunu ödediğini ileri sürerek, dava dilekçesinde 1.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 14.05.2019 havale tarihli dilekçesi ile talebini 31.018,00 TL üzerinden ıslah etmiştir.
Davalılar, SGK prim borcunun iş sahibinin sorumluluğunda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece SGK prim borcundan iş sahibinin sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın reddine dair verilen ilk hükmün davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/1761 Esas 2017/3726 Karar sayılı ve 01.11.2017 günlü ilamı ile aksi kararlaştırılmadığı ve kanıtlanmadığı sürece prim borcundan yüklenicinin sorumlu olduğu, SGK prim borçlarının iş sahibi tarafından yatırılıp yatırılmadığının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozmaya uyan yerel mahkemece SGK Tunceli İl Müdürlüğüne yazı yazılarak, SGK prim borçlarının kim tarafından ödendiği sorulmuş, gelen cevabi yazılarda prim borçlarına ilişkin olarak kurumun icra takibi başlattığı ve ödemelerin banka kanalı ile yapıldığı, ödemelere ilişkin referans numaraları bildirilmiş, ilgili bankaya müzekkere yazılmak sureti ile belirtilen referans numaraları ile ödemelerin kim tarafından yapıldığı sorulmuş ve ödemelerin davacı iş sahibi tarafından yapıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna göre SGK yazısı ekindeki belgelere göre SGK’ya ödenen toplam bedelin 31.018,00 TL olduğu belirtilmiş, davacı vekili 1.000,00 TL üzerinden açtığı davasını bozmdan sonra alınan bilirkişi raporuna göre 14.05.2019 havale tarihli dilekçesi ile 31.018,00 TL üzerinden ıslah etmiştir.
Yerel mahkemece toplanan deliller neticesinde yüklenici sorumluluğunda olan SGK prim ödemelerinin davacı iş sahibi tarafından ödendiği kanaati ve bozmadan sonra ıslah olmayacağı gerekçesi ile taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, yerel mahkemece verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılması mümkün hale getirilmiştir.
Usule ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği, mahkemece verilen nihai karardan sonra değişiklik yapılmış olsa dahi, bu değişikliğin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu Yargıtay kararlarıyla açıklanmıştır. (Yargıtay HGK 20.02.2008 gün, 2008/13-160 E., 2008/147 K.)
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda; karardan sonra yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun uyarınca bozmadan sonra ıslahın mümkün hale gelmesi ve bu değişikliğin usule ilişkin olması nedeniyle derdest davalarda da derhal uygulanması gerektiğinden, mahkemece bozmadan sonra yukarıda belirtilen tahkikata ilişkin işlemlerin yapılması nedeni ile ıslahla arttırılan talebin değerlendirilmek sureti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı lehine BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 29.11.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.