Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2021/4425 E. 2022/3577 K. 23.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4425
KARAR NO : 2022/3577
KARAR TARİHİ : 23.06.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı ile davalı … vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, tapu iptali ve tescil, bu talep kabul edilmediği takdirde uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının … ilçesi … Mahallesi 61536 ada 12 parselde kayıtlı arsanın 217/2845 hissesinin sahibi olduğunu, davacı ve diğer davalı hissedarların anılan gayrimenkul üzerinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedilmesi için kendi aralarında görüşerek anlaştıklarını ve 03.03.2011 tarihli vekaletname ile davalılar …, … ve …’ı vekil tayin ettiklerini, bu vekâletnameye istinaden mal sahipleri adına hareket eden davalı vekillerinin davalı … Ltd. Şti. ile Ankara ….. Noterliği’nde 03.03.2011 tarih ve 6002 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdettiklerini, sözleşmenin 6. maddesi uyarınca, yüklenici tarafından yapılacak inşaatta %45 mal sahiplerinin, %55 müteahhidin olacağını, proje hazırlandığı zaman kat irtifakının kurulmasına esas şekilde tarafların karşılıklı sıralı seçim esası ile dairelerini belirleyecekleri ve zabıt altına alınacağını, talep veya ihtiyaç halinde taraflar arasında daire değişiminin karşılıklı rızaen yapılabileceğini ve paylaşımdan doğan küsurat dairelerin müşterek mülkiyet olarak değerlendirileceğini ayrıca, “imar mevzuat değişiklerinden veya kottan doğabilecek kazanımlarda aynı oranda paylaşılacaktır.” düzenlemesine de yer verildiğini, davacının bu düzenleme gereğince seçim hakkını 7. Kat 20 nolu bağımsız bölüm yönünde kullandığını, yüklenici ve davacı adına hareket eden vekillerin davacının kalan hissesinin paylaşımda doğan küsurat dairelerden verileceğini bildirdiklerini, ancak paylaşım sonucunda davacı hissesine 20 nolu bağımsız bölüm dışında başkaca bir daire verilmediğini, paydaşların pay oranları ve buna karşılık teslim aldıkları bağımsız bölümler gözetildiğinde davacının 217 hissesine karşılık sadece bir daire isabet etmesinin mümkün olmadığını, davalılardan …, … ve …’ın vekâlet görevlerini kötüye kullandıklarını belirterek davacının uğradığı zarar nedeniyle 40 nolu dairenin tapu kaydının iptâli ile davacı adına hissesi oranında tescili, bu talepleri kabul edilmediği takdirde uğradıkları zararın tahsilini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili ile davalılar …. Ltd. Şti., … ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine, 15. Hukuk Dairesinin 2018/4437 esas-2019/375 karar ve 24.01.2019 tarihli kararı ile bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının tapu iptali ve tescil isteminin reddine, terditli olarak açtığı zararın tazminine ilişkin alacak isteminin ise yüklenici … Ltd. Şti. ve davalı … yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne dair verilen karar davacı vekili ve davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı … vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2)Mahkemece hükmüne uyulan 15. Hukuk Dairesinin 24.01.2019 tarihli bozma ilamında, mahkemece izlenmesi gereken yöntem gösterilmiş ve “…dosya kapsamı ve davacı yüklenici ile diğer arsa sahiplerinin beyan dilekçelerinden davacının arsa payına göre kendisine eksik daire verildiği, taşınmazda yapılan paylaşıma göre davacıya paylı olarak dahi bağımsız bölüm verilmesinin mümkün olmadığı sabittir. Bu nedenle davacıya sözleşme uyarınca verilen 20 nolu bağımsız bölüm dışında, arsa payına isabet eden ve teslim edilmeyen bağımsız bölüm ya da bağımsız bölüm hissesine göre isteyebileceği bedel konusunda 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı madde hükümlerine göre yeniden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak, verdikleri cevap dilekçelerinde davacının satın aldığı belediye hissesi bedeli 17.250,00 TL ile davacının payına göre eksik verilen daire bedeli olarak 45.911,00 TL olmak üzere toplam 63.161,00 TL’yi ödemeyi kabul eden arsa sahipleri bakımından bu davalı arsa sahiplerinin arsa paylarına göre cevap dilekçelerinde kabul ettikleri miktardan az olmamak üzere davalı arsa sahiplerinin sorumlu oldukları miktarın bilirkişilere hesaplattırılarak davalıların sorumlu tutulması gerekir. Her ne kadar vekalet görevini kötüye kullandıkları kanıtlanamadığından davalılar vekilleri … ve … bilirkişilerce hesaplanacak bedelden sorumlu tutulamaz ise de, davalı … 09.01.2013 tarihli ve davalı … da 25.04.2013 tarihli cevap dilekçesinde diğer davalı arsa sahipleriyle birlikte toplam 63.161,00 TL’yi ödemeyi kabul ettiklerinden bu davalıların kabulü dikkate alınarak diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmaları gerekir.” açıklamasına yer verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, usulî kazanılmış hak ilkesi uyarınca bozma doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılıp karar verilmelidir. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur.
Bozma kararından sonra düzenlenen 04.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacı alacağı 170.322,03 TL olarak hesaplanmış, davacının davalı yüklenici şirket ve davalı … dışındaki diğer davalılardan arsa paylarına göre talep edebileceği alacak miktarı ,her bir davalıya düşen hisse miktarı ve hesaplama yönteminin yer aldığı tabloda gösterilmiştir. Mahkemece “Bozma sonrası alınan bilirkişi raporuna göre davacı alacağının 170.322,03 TL olduğu, davacı isteminin ise ıslah da göz önüne alındığında 109.977,39 TL olduğu, bu bedelin davalı arsa sahiplerinden tapu ve veraset ilamındaki payları oranında tahsili gerektiği” gerekçesiyle davalı şirket ve davalı … hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkında açılan davanın 109.977,39 TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, kararın hüküm fıkrasında davalıların hisse miktarları, mirasçıların miras payları, davalıların hisselerine göre sorumlu oldukları miktarlar ayrı ayrı infazı kabil bir şekilde belirlenmemiş olup, hüküm bu haliyle infazda tereddüt yaratacak niteliktedir. HMK’nın 297. maddesi gereği yargılamayı yapan mahkemece, taraflarca dile getirilen taleplerin her biri hakkında, taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar hakkında, tereddüt uyandırmayacak şekilde, infazı kabil bir hüküm kurulması gerekmektedir. HMK’nın 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu hükmü getirilmiştir. Bunun amacı, hükmün infaz edilecek kısmı sonuç kısmı olacağından sonuç kısmının infaz ve uygulamaya elverişli olarak yazılmasını sağlamaktır. Bir başka deyişle kararın infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm tesisi zorunludur.
Diğer yandan, bozma ilamında, verdikleri cevap dilekçelerinde 63.161,00 TL’yi davacıya ödemeyi kabul eden arsa sahipleri bakımından bu arsa sahiplerinin arsa paylarına göre cevap dilekçelerinde kabul ettikleri miktardan az olmamak üzere sorumlu oldukları miktarların bilirkişilere hesaplattırılması gerektiği belirtilmesine rağmen mahkemece bu husus gözetilmeden hüküm kurulmuştur.
O halde mahkemece 04.11.2020 tarihli bilirkişi raporunu hazırlayan bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak, davacının talep edebileceği 109.977,39 TL alacaktan, her bir davalının sorumlu olduğu miktarın, davalıların arsa ve miras payları dikkate alınarak (hükmüne uyulan bozma ilamında açıklandığı üzere, verdikleri cevap dilekçelerinde 63.161,00 TL’yi ödemeyi kabul eden arsa sahipleri bakımından bu davalı arsa sahiplerinin arsa paylarına göre cevap dilekçelerinde kabul ettikleri miktardan az olmamak üzere) bilirkişilere hesaplattırılması, davalılar … ve … cevap dilekçelerinde 63.161,00 TL’yi ödemeyi kabul ettiklerinden bu davalıların kabulü dikkate alınarak sorumlu tutulmaları ve böylece davalıların sorumlu oldukları miktarların ayrı ayrı infazı kabil olacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Mahkemece bozma ilamı gereği tam olarak yerine getirilerek infazı kabil bir karar verilmesi gerekirken, uygulamada tereddüt uyandıracak nitelikte yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davalı …’dan alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 23.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.