Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2021/1710 E. 2021/2191 K. 13.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1710
KARAR NO : 2021/2191
KARAR TARİHİ : 13.12.2021

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki asıl ve birleşen dosyada şikayetçi Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Basit yargılama usulünde tarafların tüm delilleri toplanıp, incelendikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK’nın 312/2. maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hükme ilişkin tüm hususları gerekçesi ile birlikte tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada aynı hükme dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu (çoğu kez anılan madde hükmüne uygun olarak hazırlanmadan) tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
YHGK’nın 03.12.2014 tarih ve 2013/221441 E., 2014/1000 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321. maddesinin 2. fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir). Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2. maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. İİK’nın 363. maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal” olarak anlaşılması zorunludur. Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veya gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanması mümkün olduğundan, gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir. Aynı hususun istinaf başvuruları içinde geçerli olacağı tartışmasızdır.
Somut olayda, ilk derece mahkemesince yargılama sonunda asıl ve birleşen davalarda şikayetin kabulüne dair verilen karar, birleşen davada şikayetçi SGK vekilinin yüzüne karşı 09.07.2019 tarihinde tefhim edilmiş ve gerekçeli karar daha sonra yazılmıştır. Tefhim edilen kısa kararda hükmün yasal unsurları yer alsa da, gerekçe tefhim edilmemiştir. İİK’nın 363. maddesi uyarınca tefhimden itibaren istinaf süresinin başlaması hükmün HMK’nın 321/2. maddesi uyarınca yazılıp, gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş olmasına bağlı olduğundan birleşen davada şikayetçi bakımından istinaf süresinin gerekçeli kararın tebliği ile başlayacağı açıktır. Açıklanan nedenlerle, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içinde istinaf başvurusunda bulunan birleşen davada şikayetçi SGK vekilinin başvurusu doğrultusunda, istinaf incelemesinin yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin birleşen davada şikayetçi SGK vekilinin istinaf başvurusu hakkındaki usulden ret kararı yerinde görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin verdiği 23.01.2020 tarih ve 2019/3783 Esas, 2020/214 Karar sayılı usulden ret kararının BOZULMASINA, istinaf incelemesi yapılması için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 13.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.