Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2021/141 E. 2021/1417 K. 11.11.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/141
KARAR NO : 2021/1417
KARAR TARİHİ : 11.11.2021

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Uyuşmazlık, takip başlatılan icra dosyasının dayanağı olan senet nedeni ile borçlu olunmadığının tespitine dayalı olup, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda ıslah da değerlendirilerek davanın kabulüne dair verilen karar, davalı lehtar … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Davalının diğer temyiz itirazının incelenmesine gelince;
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (HMK’nın m. 191/1, TMK m. 6). Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Islah ise kavram olarak; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir (HUMK m. 83, HMK m. 176). Islah müessesesi, davayı değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkandır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapabilmektedir. 6100 sayılı HMK’nın 176. maddesine göre ıslah tamamen (kamilen) veya kısmen olmak üzere iki şekilde yapılabilmektedir.
Tamamen ıslahta davacı, davasını baştan (dava dilekçesinden) itibaren ıslah eder ve bir hafta içerisinde yeni bir dava dilekçesi verir (HMK m. 180). Davanın tamamen ıslahı yoluna, dava dilekçesinden (dava dilekçesi dahil) itibaren (HMK m. 179/2 de sayılanlar hariç) bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması için başvurulur (HMK m. 179/1). Bu hâlde dava dilekçesinden itibaren yapılmış olan usul işlemlerinin (HMK m. 179/2 de sayılanlar hariç) tamamının yapılmamış sayılması (ıslah edilmesi, düzeltilmesi) söz konusu olduğu için buna davanın tamamen ıslahı denir. Başka bir anlatımla davacı tamamen ıslah ile yeni bir dilekçe vererek davasını baştan itibaren usule müteallik bütün işlemlerini değiştirebilir. Yani davacı bu yolla dava sebebini ve talep sonucunu tamamen değiştirip genişletebileceği gibi, davalı da tam ıslah ile savunmasını tamamen değiştirip genişletebilecektir. Bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekecektir.
Somut olayda; davacı dava dilekçesinde bononun tehditle elinden alındığını, ıslah dilekçesiyle de davalı tarafla hiçbir ekonomik ve ticari ilişkisinin olmadığını bu nedenle senedin bedelsiz olduğunu ileri sürmüştür. Davanın konusu bono metninde, senedin düzenlenme nedeni yazılmamıştır.
Dolayısıyla senedin talilinden söz edilemeyecektir. Ancak senedin “nakden” düzenlenmesinde olduğu gibi, davacı/keşideci, senedin tehditle alındığını tanık dahil her türlü delille, bedelsiz olduğunu ise sadece senet (kesin) delili ile ispatlamak zorundadır. Keza ihdas nedeni bulunmayan bonoyu elinde bulunduran davalı/lehtar, senedin iş karşılığı nedeniyle düzenlendiğini iddia ettiğine göre davacının söz konusu işin yapılmadığını ispatlaması gerekir ki söz konusu bonodan dolayı sorumlu tutulmasın.
Tüm dosya içeriği itibariyle davacı “senedin tehditle elinden alındığı” veya neticesi itibariyle aynı sonucu doğuracak “senedin bedelsiz kaldığı” iddiasını ispatlayamadığından davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davanın reddine karar verilmesinden ibaret olup hatalı değerlendirme ile davanın kabülüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent yarınca kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 11.11.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.