Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2016/7280 E. 2016/5194 K. 07.09.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7280
KARAR NO : 2016/5194
KARAR TARİHİ : 07.09.2016

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı ve davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalılardan …’in 01.07.2012 başlangıç tarihli sözleşme ile kiracı olduğunu, diğer davalı …’in ise sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığını, taşınmazın 30.11.2013 tarihinde tahliye edildiğini, davalılar hakkında ödenmeyen 2013 Ocak ile 2013 Kasım ayları arası kira bedeli 22.500 TL ve 1.854,71 faiz olmak üzere toplam 24.354,71 TL’nin tahsili için icra takibi başlattığını, davalıların borca itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili ise davalılardan …’in kefil olup sorumluluğunun bulunmadığını, sözleşmeye konu 6 nolu taşınmaza ilişkin tadilat ruhsatı alınamadığından kiralanan taşınmazın kullanılamadığını davacıya ödenen 12.500 TL kira bedelinin 6 nolu taşınmaza değil 8 nolu taşınmaza ait olduğunu belirterek davanın reddi ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazın ticari faaliyet göstermeye uygun olmadığı, taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesinin 2. maddesindeki düzenlemenin TBK’nun 301. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
1-Davacının davalı müşterek müteselsil kefil …’e yönelik temyizi incelendiğinde: Taraflar arasında düzenlenen 18.07.2012 düzenleme ve 01.07.2012 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesini davalı … müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Davacı alacaklı, davalı kiracı ve kefil aleyhine 09.05.2014 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile toplam 24.354,71 TL’nin tahsilini talep etmiştir. Sözleşme tarihine göre uygulanması gereken ve kefalette şekil şartını düzenleyen TBK’nun 583. md. (BK. 484. md.) hükmüne göre kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe kefalet geçerli olamaz. Müteselsil kefilin sorumluluğu kira sözleşmesinde belirtilen süre için geçerlidir. Müşterek müteselsil kefilin hangi tutardan sorumlu olacağının kendi el yazısı ile belirtilip imzalanması gerekmektedir. Davaya dayanak yapılan kira sözleşmesinde ise kefilin sorumlu olacağı miktarın kefilin el yazısı ile yazılmadığı görülmektedir. Davalı müşterek müteselsil kefil hakkında açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden gerekçenin düzeltilerek kararın düzeltilmiş bu biçimi ile ONANMASINA;
2-Davacının davalı kiracı …’e yönelik temyizi yönünden yapılan incelemede ise; Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.07.2012 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede kiralanan “tadil ve tamiratı gerekli boş dükkan” olarak nitelendirilmiştir. Sözleşmenin özel şartlar 2. maddesinde kiralanan yerin hali hazır durumu itibariyle metruk vaziyette tamir ve onarıma muhtaç olduğu, bu nedenle 2.000 TL aylık kira bedelli taşınmazın İlk 8 ay kira bedelinin tahsil edilmeyeceği, söz konusu bu bedelin taşınmazın tamir ve tadilatına katkı sağlamak adına alınmadığı, kiracının ticari faaliyetine göre bedeli kendisi tarafından karşılanmak üzere katkı dışında taşınmazın tamir ve tadilatını tamamlayacağı, taşınmazın tamir ve tadilatından kiracının sorumlu olduğu, resmi yerlerden gerekli İznin, onayın ve müsaadenin kiracı tarafından alınacağı, resmi kurum ve kuruluşlardan talep edilecek her ne nam adı altında olursa olsun tüm vergi, resim ve rüsum bedellerinin de kiracı tarafından karşılanacağı kararlaştırılmıştır. Özgür irade ile konulmuş bu şartlar geçerli olup tarafları bağlar.
6098 Sayılı TBK.nun 301. maddesine göre kiraya veren kiralananı kullanım amacına uygun tam ve eksiksiz bir şekilde kiracıya teslim etmek ve kira müddeti boyunca bu halde bulundurmakla mükelleftir. Kiraya verenin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde kiracı TBK.nun 304, 305 ve 306 maddeleri gereğince akdi feshedebileceği gibi kira bedelinin tenzilini de isteyebilir. Ancak kiracının kiralanandaki ayıbı, eksikliği TBK.nun 123 ve 125. maddeleri gereğince uygun bir sürede kiraya verene ihbar etmesi gerekir. Davacının ise bu konularda bir dava açmadığı anlaşılmaktadır. Davacı kiralananda faaliyete başlamadığını ileri sürmekte ise de, kira sözleşmesinin imzalanması ile kiralanan yerin davacı kiracıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. Davacı da kiralananın kendisine teslim edilmediğini savunmamış, taşınmazdaki eksiklikler nedeniyle taşınmazı kullanamadığını ifade etmiştir. Uyuşmazlık, davalı kiracının akdin feshi ve tahliye tarihine kadar olan kira bedellerinden sorumlu olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünün 2. maddesindeki açık düzenleme ile, taşınmazın tadilata ihtiyacı olduğu ve bu sebeple de ilk 8 aylık kira bedeli olan 16.000 TL nin tahsil edilmeyeceği davalı kiracı tarafından bilinmekte olduğu, tadilat ruhsatı gibi idari işlemlerin yerine getirilmesinden kendisinin sorumlu olduğunu bile bile taşınmazı kiralandığı anlaşılmaktadır. Davalı kiracı kendisine tanınan seçimlik haklarından hiçbirisini kullanmamış, sözleşmeyi feshetmemiş, kira indirimi davası açmamış, kiralanan taşınmazı ayıplardan dolayı tahliye ettiğine ilişkin yazılı belge de sunmamıştır. Davacı kiracı kiralananı tahliye ve teslim ettiği tarihe kadar taşınmazda tasarrufunda bulundurduğundan kira bedellerinden sorumludur. Bu durumda yukarıda açıklandığı üzere sözleşmenin 2. maddesindeki düzenlemeye göre davacının talepleri mahkemece değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru değildir.
3-Davalılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Davalı borçluların takibe yasal süresi içinde itiraz etmesi üzerine açılan işbu davada mahkeme, davanın reddine karar vermiş ise de, davalılar kendisini davada vekil ile temsil ettirmiş olup davanın reddine karar verildiği halde davalılar yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken, mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmadığından, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının davalı müşterek müteselsil kefil …’e yönelik temyiz itirazları yönünden gerekçe düzeltilerek kararın düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, (2 ve 3 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının davalı kiracı …’e, davalının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK’ nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve onanan kısım için aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıdan alınmasına, istek halinde davalılardan peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 07.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.