YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7600
KARAR NO : 2015/9659
KARAR TARİHİ : 10.11.2015
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2014
NUMARASI : 2013/171-2014/653
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı vekili Av… geldi. Davacı vekili gelmedi. Hazır bulunanın sözlü beyanı dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava kira parasının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davalı ve davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm ve davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında ki temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalının kira alacağının faizine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Davacı dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak eksik ödenen 10.000 TL kira parasının gecikme tazminatı ve yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. davalı davanın reddini savunmuştur.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01/06/2006 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin özel şartlar 6. maddesinde geç ödenen kira parasına muaccel olduğu tarihten itibaren aylık %10 gecikme tazminatı ve yasal faizi ile birlikte ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Ne var ki 6101 sayılı Türk Borçlar Kanun’unun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 7.maddesinde “Türk Borçlar Kanunun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76 ncı, faize ilişkin 88 nci, temerrüt faizine ilişkin 120 nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138 nci maddesinin görülmekte olan davalara uygulanacağı” hükmüne yer verilmiştir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’unun 120.maddesinin ikinci fıkrası ile temerrüt faizine sınırlama getirilmiştir. Anılan yasa hükmünde, sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı aynı hükmün birinci fıkrası uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır. Görülmekte olan davalara uygulanacak olan bu yasa hükmü dikkate alınmalıdır. Bu durumda bahsi geçen yasa hükmü ile sözleşme ile kararlaştırılmış temerrüt faizi oranı nazara alınmak suretiyle faize hükmedilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi doğru değildir. .
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 10.11.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KISMÎ MUHALEFET ŞERHİ
Islah HMK 176 ya (HUMK 83) göre, yargılama sırasında taraflara yaptıkları usul işlemini bir kereye mahsus düzeltme veya değiştirme hakkı veren bir usul müessesesidir. Karşı tarafın muvafakati gerekmediği gibi usulî kazanılmış hakkın da istinasıdır. Taraf, usul işlemini tamamen veya kısmen ıslah edebilir. (KURU, (KURU, Prof. Dr. Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, İstanbul 2001, Cilt: IV, sh: 3965 vd).
Kanunda ıslahın tahkikatın hitamına kadar yapılabileceği açıkça belirtilmiştir. 1086 sayılı HUMK 84, 6100 sayılı HMK 177/1’e göre ıslah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.
Bu nedenle bozmadan sonra yeniden başlayan tahkikat safhasında ıslah mümkündür. Dairemizin önceki bozma ilamı araştırmaya ve hesaplamaya yönelik olup davalı yararına bozma kapsamı dışında usulî kazanılmış hak oluşmuş değildir. Aynı görüş için bakınız: 1- KURU, Prof. Dr. Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, İstanbul 2001, 4. cilt sh: 3979; 2- (KURU’dan naklen) ANSAY, Sabri Şakir, Hukuk Yargılama Usulleri, 6. baskı Ankara, sh: 184; 3- ÖNEN, Doç. Dr. Ergun, Medeni Yargılama Hukuku, Sevinç Matbaası, Ankara 1979, sh: 178; 4- YILMAZ, Prof. Dr. Ejder, Islah, Değiştirilmiş İkinci Bası, Yetkin Yayınları, Ankara 2010, sh: 485; 5- TUTUMLU, Mehmet Akif, Kuram ve Uygulama Işığında Medeni Usul Hukukunda Islah, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2010, sh:120; 6- HGK, T: 16/03/2005, E: 2005/13-97, K: 2005/150
Somut olayda davacı, bozma doğrultusunda yapılan hesaplama sonucuna göre talep sonucunu artırmak suretiyle davasını ıslah etmiştir. Dolayısıyla ıslahla davalının ihlal edilmiş bir usulî kazanılmış hakkı yoktur.
Diğer taraftan ıslahla davacı sadece dava dilekçisinin talep sonucundaki meblağı değiştirdiğine göre sair kısımlar geçerliliğini sürdürmektedir. Dolayısıyla zamanaşımı hesaplanmasında ilk dava tarihi esas alınmalıdır.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü gerektiği kanaatinde olduğumdan çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 10/11/2015