Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2015/4578 E. 2015/5529 K. 04.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4578
KARAR NO : 2015/5529
KARAR TARİHİ : 04.06.2015

MAHKEMESİ : Bodrum İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2014
NUMARASI : 2014/706-2014/1040

İcra Mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı alacaklı kira alacağının tahsili için tahliye talepli olarak başlattığı icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine icra mahkemesinden kiralananın tahliyesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere HMK.nun hukuki dinlenilme başlıklı 27.maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi haklarıyla bağlantılı olarak hukuki dinlenme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, Kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için Kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez.
Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasa’nın 36.maddesiyle düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin, doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsurudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36.maddesi ile 6100 Sayılı HMK.nun 27.maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmediği için hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Tebligat Yasası’nın 10. maddesine göre “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. (Ek fıkra:11.01.2011 – 6099 S.K./3.mad) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”
Tebligat Yasasının 12 ve 13, Tebligat Tüzüğünün 17. ve 18.maddeleri tüzel kişilere yapılacak tebligat hususunu düzenlemiş olup, anılan madde hükümlerine göre tebligatın tüzel kişinin selahiyetli mümessillerine yapılması, tebligat yapılacak kimselerin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin tüzel kişinin o yerdeki memur ve müstahdemlerinden birine yapılması gerekir.
Olayımıza gelince; dava dilekçesi tüzel kişi davalıya “aynı konutta birlikte çalışan daimi işçi G. Ö. imzasına tebliğ edildi” şerhiyle tebliğ edilmiş, şirket yetkilisinin bulunup bulunmadığına dair beyan alınmamıştır. Davalıya bu şekilde yapılan dava dilekçesi tebliğ işlemi usulsüzdür. Davalının hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek taraf teşkili sağlanmadan işin esası incelenerek sonuca gidilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının ve davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 04.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.