Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2015/3994 E. 2015/5641 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3994
KARAR NO : 2015/5641
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 25/10/2013
NUMARASI : 2013/46-2013/422

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı istirdat davasına dair karar, davalılardan Ö.. G.. tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı Özhan vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalı Özhan ile dava dışı İsmail arasında 15.06.2011 tarihli ve üç yıl müddetli kira sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmede kiralananın pastahane olarak kullanılacağının düzenlendiğini, davalı Özhan’ın önce 25.05.2012 tarihli taahhütname ile kiralananı davacıya ve davalı Mustafa’ya devrettiğini, daha sonra aynı tarihli iki ayrı taahhütname ile her iki davalının kiralananı davacıya devrettiğini, davacının da devir ilişkisi gereği her iki davalıya bir kısım ödemeler yapıp, bonolar verdiğini ancak kiraya verenin 06.08.2012 tarihinde ihtarname çekerek sözleşmenin özel şartlar ikinci maddesinde yazılı kiralananın kısmen veya tamamen devredilemeyeceğine ilişkin düzenlemeye dayanarak kiralananı tahliye etmesini istediğini, davalıların sözleşmede devir yasağı bulunmasına rağmen kiralananın devrine ilişkin ilan verdiklerini belirterek yaptığı ödemelerin istirdatını, takibe konu bir kısım senetler bakımından ise borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, dava dışı kiraya verenin daha sonradan devre rıza gösterdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın TBK’nun 323. maddesinde yazılı kira ilişkisinin devrinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 4. maddesinde ” Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler ” düzenlemesiyle sulh hukuk mahkemelerinin görevi belirlenmiş, yine aynı kanunun 1. maddesinde ” Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir ” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda görev kurallarının yargılamanın her aşamasında dikkate alınacağı, görevli mahkemenin de sulh hukuk mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasının incelenerek karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK’nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 08.06.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.