Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2015/3064 E. 2015/3226 K. 01.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3064
KARAR NO : 2015/3226
KARAR TARİHİ : 01.04.2015

MAHKEMESİ : Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/01/2015
NUMARASI : 2014/1529-2015/48

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava iki haklı ihtar ve temerrüt nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalının müvekkiline ait taşınmazda 01/07/2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, 2014 yılı Mayıs ayı kira bedeli olan 800 TL’nin ödenmemesi üzerine davalı tarafa Bursa 10. Noterliği’nin 15/05/2014 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, kira bedelinin 30 günlük süresi içerisinde ödemediğini, 2014 yılı Şubat, Mart ve Nisan ayları kira bedelleri ile ödenmeyen fark kira bedellerinin tahsili amacıyla davalı aleyhine Bursa 3. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4125 sayılı dosyası ile tahliye talepli icra takibi yapıldığını, davalı tarafın icra takibi kesinleştikten sonra icra dosyasına ödemede bulunduğunu, böylelikle davacının temerrüdü dışında ayrıca iki haklı ihtar şartının da oluştuğu belirterek davalının tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur.
1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temerrüt nedeniyle tahliyeye ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalının iki haklı ihtar nedeniyle tahliyeye ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 01/07/2011 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmenin 18.maddesinde, aynı dönem içerisinde kira bedelinin iki ay arka arkaya ödenmemesi halinde sözleşme süresi sonuna kadar olan kira bedellerinin muaccel hale geleceği kararlaştırılmıştır. Davacı tarafından 29/04/2014 tarihinde başlatılan icra takibi ile 2013 yılının Şubat, Mart, Nisan kira bedelleri toplam 2.400 TL kira alacağı ve 2013 yılı Temmuz ayından 2014 yılı Ocak ayına kadar 350 TL kira farkı alacağının tahsili talep edilmiş, ödeme emri davalıya 02/05/2014 tarihinde tebliğ edilmiş davalı takip konusu kira parasını 30/05/2014 tarihinde ödemiştir. Mayıs 2014 kira parası için keşide edilen 15/05/2014 tarihli ihtarname ise davalıya 20/05/2014 tarihinde tebliğ edilmiş ve ödeme davalı tarafından 10/07/2014 tarihinde yapılmıştır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 346.maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçmişe etkili olma başlıklı 2.maddesinde; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7.maddesinde de; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı, faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346.maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasanın geçici 2.maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasanın 53.maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunun’da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354’ncü maddelerinin 1.7.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir.
Kiralanan, davalı tarafından konfeksiyon atölyesi olarak işyeri amaçlı kullanılmak üzere kiralanmıştır. Dosya içeriğinden kiracının TTK kapsamında tacir olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
6102 Sayılı TTK.nun 12.maddesine “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla hakla bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Anılan Yasanın 11.maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sını, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” 15.maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda araştırma yapılması, davalının tacir olup olmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre yeni yasal düzenleme karşısında kira sözleşmesindeki muacceliyet şartının uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddi ile hükmün temerrüt nedeniyle tahliyeye ilişkin kısmının ONANMASINA, (2) bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK’nın 428.maddesi uyarınca hükmün iki haklı ihtar nedeniyle tahliyeye ilişkin kısmının BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 01/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.