YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2689
KARAR NO : 2015/3207
KARAR TARİHİ : 01.04.2015
MAHKEMESİ : Dörtyol Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/11/2014
NUMARASI : 2014/180-2014/737
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye ve alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, temerrüt nedeniyle tahliye ve alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının tahliyesine, alacak talebinin reddine karar verilmiş, karar davalı tarafından dava dilekçesi ekli ve duruşma gününü bildirir tebligatın usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğinden ve bu şekilde savunma hakkının kısıtlandığından bahisle temyiz edilmiştir.
6100 Sayılı HMK.nın 27. maddesi uyarınca davanın tarafları kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını da içermektedir. Mahkemece gerekli uyarıyı taşıyan çağrı kâğıdının usulüne uygun şekilde davalılara tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun taraf teşkilinin gerçekleşmesinden sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekir. Nitekim taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır.
Tebligat Kanun’unun 20-21 ve Tebligat Kanun’unun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30-31. maddelerine göre muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz iseler tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazıp imzalaması gerekir.
Öte yandan Tebligat Kanun’unun 21.maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere bir fıkra ilave edilmesine ilişkin 6099 Sayılı Kanun 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup maddeye ilave edilen bu fıkra hükmüne göre gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştıracağı, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı öngörülmüştür. Ne var ki tebliğ işleminin Tebligat Kanun’unun değişik 21/2.maddesinde belirtilen bu usule uygun olup olmadığının denetlenmesi bakımından tebligat mazbatasındaki adresin “adres kayıt sistemi”nde belirtilen adres ile aynı olup olmadığının tebliğ zarfına yazılması zorunludur.
Olayımıza gelince; Davalıya dava dilekçesi ve duruşma günü Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre “Adres kapalı olup Tebligat Kanununun 21. Maddesi gereğince mahalle muhtarına tebliğ edilip adresin kapısına 2 nolu örnek bırakılıp A..K… haber verildi” şerhiyle tebliğ edilmiş ise de, tebligat mazbatasındaki adresin “adres kayıt sistemi”nde gösterilen adres ile aynı olup olmadığı belirtilmemiştir. Bu durumda tebliğ işleminin Tebligat Kanun’unun değişik 21/2.maddesinde belirtilen usule uygun olduğu düşünülemez. Öte yandan haber verildiği bildirilen A… K…’nın kim olduğu belirtilmediği gibi imzası alınmamış, imzadan imtina ettiği de belirtilmemiştir.Bu durumda davalıya yapılan tebligat işlemi Tebligat Kanun’unun 21.maddesinde belirtilen usule uygun değildir.
Bu nedenle yapılan tebligat usulsüz olup, davalının da duruşma gününden haberi olmadığından davaya katılamadığını beyan etmesine göre, usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan davanın esası hakkında savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 01.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.