Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2015/13244 E. 2016/7221 K. 05.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13244
KARAR NO : 2016/7221
KARAR TARİHİ : 05.12.2016

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, ödenmeyen kira borcu nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile, davalının itirazının kısmen iptaline, 26.400,00 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, Fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Takibe dayanak yapılan ve karara esas alınan 01.01.2013 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli yazılı kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı alacaklı tarafından 14.02.2013 tarihinde başlatılan icra takibinde ödenmeyen aylık 3.300,00 TL’den 2013 yılı Ocak ve Şubat ayları kira bedeli ile sözleşmenin 6.maddesi uyarınca muaccel hale gelen 2013 yılı Mart ile Aralık ayları arasındaki 10 aylık kira bedeli olmak üzere toplam 39.600,00 TL’nin tahsili istenilmiştir. Ödeme emrinin tebliği üzerine davalı borçlu süresinde takibe itiraz etmiştir. Kira sözleşmesinin tarafları davacı şirket ile dava dışı kiracı … Hay. San. Tic. Ltd. Şti.dir. Davalı … ise sözleşmeyi kefil ibaresi altında imzalamış olup, sözleşmenin özel şartlar 14. maddesinde ”müteselsil borçlu ve müteselsil kefil kefaleti ve müşterek borçlu sıfatı, akdin devamı süresince ve akdin hitamında da geçerli olup müteselsil kefil, birlikte borçluluk ve kefaletinin, kira sözleşmesinden doğan borçlar ile akdin hitamında mecurda meydana gelen tüm hasar, zarar ve borçları da kapsadığını kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesi bulunmaktadır. Ne var ki 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesinde ”Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz ” düzenlemesi bulunmakta olup, anılan yasa az önce yukarıda belirtildiği üzere kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu öngörmüştür. Davaya konu kira sözleşmesinde ise düzenlemeye uygun bir kefaletin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. O halde kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.