Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2014/8419 E. 2015/5709 K. 09.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8419
KARAR NO : 2015/5709
KARAR TARİHİ : 09.06.2015

MAHKEMESİ :. Sulh Hukuk Mahkemesi

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ait taşınmazın …’e kiraya verildiğini, 2011 yılı Ocak ayı sonunda …n işyerini davalıya devrettiğini, kira bedeli alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davaya son veren taraf işlemleri 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre HMK.nun 308 ve devamı maddelerinde davayı kabul, davacının talep sonucuna davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Davayı kabul eden davalı bununla davacının talep sonucu bölümünde istemiş olduğu hakkı tamamen kabul eder. Tarafların dava konusu yer üzerinde kural olarak tasarruf yetkileri bulunduğundan yani Medeni Usul Hukukunda kural olarak tasarruf ilkesi uygulandığından davalı davanın açılmasından hüküm kesinleşinceye kadar davayı kabul etmek suretiyle sona erdirebilir. Davayı kabul maddi hukuk işlemi olup, davacının hakkının varlığı kabul edilmekte, aynı zamanda bir usul işlemi olup, davayı sona erdirmektedir. HMK.nun 308 ve 311 (HUMK.nun 95) maddelerine göre de kabul kesin hüküm sonuçlarını doğurur ve yapıldığı tarihten itibaren geçerlidir. Yine belirtmek gerekir ki, kabul karşı tarafın rızasına bağlı değildir. Etkisini tek yönlü irade beyanı ile doğurur. HMK’nun 313. Maddesinde Sulh; görülmekte olan bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Dava konusu dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dahil edilebilir. Sulh bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulha göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre karar verir.
Bu itibarla, mahkemece, davacı alacaklı vekilinin Dairemizin bozma kararı sonrasında ibraz ettiği 12.04.2013 tarihli “ön anlaşma” başlıklı davalı ve davacı vekili arasında imzalanan protokolün, takibe konu borçla ilgisinin olup olmadığı, taraflar arasındaki borç ilişkisinin kabulü veya sulh anlaşması anlamına gelip gelmediği ve sonuçta da kısmen veya tamamen, borcu söndüren belge niteliğinde olup olmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu anlaşama değerlendirilmeden yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açılanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.