Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2014/4919 E. 2015/164 K. 14.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4919
KARAR NO : 2015/164
KARAR TARİHİ : 14.01.2015

MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/11/2013
NUMARASI : 2013/186-2013/1599

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, akde aykırılık nedeni ile kira akdinin feshedilmesi sonucu sözleşmeden kaynaklanan cezai şartın tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece dava kabul edilmiş olup, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde, davaya konu taşınmazın bilgisayar satış, yedek parça ve bakım onarım dükkanı olarak kullanılmak üzere 2886 Sayılı Kanun hükümlerince 12.12.2008 tarihinde kiraya verildiğini, davalının üçer aylık dönemler halinde ödemesi gereken kira paralarını yasal süresinde ödememesi üzerine icra takibi başlattıklarını, idare tarafından da 2886 Sayılı Yasanın 62. ve kira sözleşmesinin 12. maddesi gereğince akdin feshedildiğini kira akdinin feshinin davalının kira süresi içinde sözleşmeye aykırı davranışından kaynakladığını, davalının taraf olduğu kira sözleşmesine aykırı davranışı nedeniyle aynı sözleşmenin 12.maddesi gereğince tahakkuk eden ve cari yıl kira bedeline karşılık gelen 25.423,20 TL tazminat alacağının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere tespit ve fesih tarihi olan 07/06/2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacı K.. R..nün idari bir kurum olduğunu, davacı tarafın davalı ile yaptığı. 12/12/2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin idarenin özel hukuk kişisi ile yapmış olduğu sözleşmelerden olduğunu ve bu sözleşmelere özel hukuk kurallarının uygulanacağını, bu sebeple dava konusu olayda 6570 Sayılı Yasanın uygulanması gerektiğini, davaya konu kira sözleşmesinin davacı tarafça tek taraflı feshinin hukuka aykırı olacağını, 2886 Sayılı Yasanın 62.maddesinde idarenin ihtarsız fesih hakkını kullanabilmesi için öncelikle en az 10 gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtar çekmesi gerektiğini ve çekilen ihtara rağmen aynı durumun devam etmesi halinde protestosuz fesih hakkının kullanılabileceğinin belirtildiğini, yasadaki açık düzenlemeye rağmen davacının ihtar yükümlülüğünü yerine getirmeksizin fesih işlemi yaptığını, bu nedenle fesih işleminin hukuka aykırı olduğunu, devamında tazminat talebinin de mesnetsiz hale geldiğini, belirterek haksız olarak açılmış bulunan tazminat davasının reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında, 2886 Sayılı Yasa hükümlerine göre düzenlenen 12.12.2008 başlangıç 30/06/2010 bitiş tarihli kira akdine ilişkin bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ayrıca, 2008 yılı Kasım ayı ile 2010 yılı Mart ayları arasındaki kira parası, yakıt, su, elektrik borcunun yasal süresi içerisinde ödenmediği gerekçesiyle takip yapılarak sonrasında temerrüt nedeniyle tahliye davası açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki ihtilaf, kira parasının yasal sürede ödenmemesinin kira sözleşmesinin 12. maddesinde sayılan hallerden olup olmadığında, bu durumun 2886 Sayılı Yasanın 62. maddesi uyarınca cezai şart uygulanmasını gerektirip gerektirmediğinde toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin cezai şarta ilişkin 12/2. maddesi “Kiracının fesih talebinde bulunması, kira süresi sona ermeden faaliyetini durdurması, kiralananı amacı dışında kullanması, taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya işletme ruhsatının her ne sebeple olursa olsun iptal edilmesi hallerinde, kira sözleşmesi 2886 Sayılı Yasanın 62. maddesine göre tebligat yapmaya gerek kalmaksızın idarece hemen feshedilerek, kesin teminatı irat kaydedilir ve cari yıl kira bedeli tazminat olarak tahsil edilir.” şeklindedir. Kira Sözleşmenin 12. maddesi, 2886 Sayılı Yasanın 62. maddesi gereğince akdin idarece feshedilmesi durumunda cezai şart olarak cari yıl kira bedelinin tazminat olarak ödenmesi öngörülmüştür. 2886 Sayılı Yasanın 62. maddesi ise “Sözleşme yapıldıktan sonra 63 üncü maddede yazılı hükümler dışında müteahhit veya müşterinin taahhüdünden vazgeçmesi veya taahhüdünü, şartname ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi üzerine, idarenin en az 10 gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi halinde, ayrıca protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin teminatı gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” şeklinde olup, Devlet İhale Kanunu gereğince yapılan tüm ihalelerde uygulanacak genel hükümlere ilişkin bir maddedir. Sözleşme ve yasa hükmüne göre, davalının cezai şarttan sorumlu tutulabilmesi için akdin idarece feshedilmiş olması tek şart olmayıp, haklı bir feshinde varlığı şarttır. İdare tarafından haksız bir feshin varlığı halinde davalının feshi kabul ederek anahtarı teslim etmesi, cezai şarttan da sorumlu olmasını gerektirmez. Bu çerçevede; Dairemizin 25.06.2007 tarih ve 2007/7997 K. sayılı, 07.04.2010 tarih ve 4054 K. sayılı ilamında da tartışıldığı üzere, kira bedellerinin ödenmemesi halinde aktin feshi ve tahliye istenebilmesi için Borçlar Kanununun 260. (TBK.nun 315 ve 362 md.) maddesindeki şartların gerçekleşmesi ve davacının da buna dayalı olarak tahliye isteminde bulunması gerekir. 2886 Sayılı Kanunun 62. maddesi genel hükümlere ilişkin bir madde olup kira parasının sözleşmede yazılı sürede ödenmemesi bu madde gereğince davacı tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak feshini gerektirmez. İdarece davaya konu olayda, 2886 Sayılı Yasanın 62. maddesine göre kira akdi feshedilmiş ve davalı tarafından anahtarlar idareye teslim edilmiş ise de, kira ödememesine dayalı tek yönlü akdin feshi yerinde olmadığından davalının feshi kabul edip kiralanana ait anahtarları teslim etmesi cezai şart niteliğindeki tazminat sorumluğunu doğurmaz.
Bu itibarla, kira sözleşmesinin 12.maddesinde sayılan koşulların bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 14/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.