Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2014/3520 E. 2015/1465 K. 17.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3520
KARAR NO : 2015/1465
KARAR TARİHİ : 17.02.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2013/257-2013/567

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davalı ve davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava,davacı kefil tarafından davalı kiralayan aleyhine açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne, İstanbul 14.İcra Müdürlüğü’nün 2012/481 E. sayılı dosyasındaki takip olunan alacaktan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatına yer olmadığına karar verilmesi üzerine hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacı aleyhine İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2011/6635 esas sayılı dosyası ile kira alacağı ile ilgili takip yapıldığını, tebligatın usulsüzlüğü sebebi ile süresinde itirazda bulunamadığını, davacının kardeşi Uğur ‘in … Restaurant A.Ş.’nin ortağı olduğu dönemde şirketin davalı A.. E..la yapılan 1.2.2010 tarihli kira sözleşmesine kefil olduğunu,tarafların daha sonra bu sözleşmeden vazgeçip taraflar arasında başka bir kira sözleşmesi yapıldığını ve bu sözleşmede davacının herhangi bir sorumluluğu olmadığını, ayrıca davacının kardeşinin şirketteki hisselerini devrederek şirketten ayrıldığını, bu sebeple de şirketin davacı ile bir ilgisi kalmadığını, davalının davacıya gönderdiği kira bedellerinin ödenmesine ilişkin ihtara davacının cevaben kira sözleşmesi ile davacının ilgisi kalmadığının bildirildiğini,yeni sözleşme yapılması ile davacının kefalet borcunun ortadan kalktığını,zaten kefalet sözleşmesinin ilk yıl için geçerli olduğunu belirterek davacının İstanbul 14.icra müdürlüğünün 2011/6635 esas sayılı icra dosyasındaki borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitine,davalı aleyhine %40 icra tazminatı verilmesine karar verilmesi talep etmiş. Davalı vekili,davalı ile kiracı şirket …. AŞ. arasında 01/02/2010 başlangıç tarihli 5 yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığını ve davacının da bu sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, kiracı şirket kiralanandan “…” markalı restaurantı işletecek olup marka gereğince standart olarak hazırladıkları kira sözleşmesi yapmaları gerektiği için aynı günde ve aynı anda her iki sözleşme imzalandığını ve birden fazla sözleşme bulunmadığını, kefilsiz sözleşmenin sonradan yapılması ve mülga olması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, kiracı şirketin kira borçlarını tüm ihtarlara rağmen ödememesi sebebi ile icra takibi yapıldığını, kira sözleşmesinde kefaletin geçerliliğinin ilk yıl için değil 5 yıllık dönem için olduğunu,davacı kefilin icra takibine itiraz etmemesi nedeniyle takibin kesinleştiğini, davacının iddialarını yerinde olmadığını belirterek davanın reddine ve %40 inkar tazminatına karar verilmesini
savunmuş, mahkemece, her ne kadar sözleşme 5 yıl süreli ise de 2.yıl kirası açıkça belli olmadığından kefilin sorumluluğunun 1 yıl olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne,davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Davalı ile dava dışı kiracı şirket arasında düzenlenen 1.2.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi 5 yıl süreli olup,davacı bu sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Davacının imza inkarı bulunmamaktadır. Bu durumda 1.2.2010 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi geçerlidir, tarafları ve kefili bağlar. Müteselsil kefilin sorumluluğu da sözleşme süresi ile sınırlıdır. Davalı kiralayan tarafından başlatılan İstanbul 14.icra müdürlüğünün 2011/6635 esas sayılı icra takip dosyasında kira sözleşmesinin 2.yılındaki 2011 Mart ve Nisan ayları kira paralarının tahsili talep edilmiş olup,sözleşmedeki artış oranı dolayısıyla kira paraları belli ve muayyendir.Davacı kefil 5 yıllık kira sözleşmesinin süresi boyunca tüm kiralardan sorumlu olup,Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ;Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.