YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13728
KARAR NO : 2015/578
KARAR TARİHİ : 21.01.2015
MAHKEMESİ : Karamürsel Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/10/2014
NUMARASI : 2014/398-2014/570
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davalının on yıldan uzun süredir taşınmazda kiracı olduğundan ve ihtara rağmen kiralananı tahliye etmediğinden bahisle tahliyesine karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, sözleşmenin başlangıç tarihini belirtmeden davalının 1991 yılından beri müvekkiline ait taşınmazda kiracı olduğunu, bu nedenle sözleşmenin TBK’nun 328 maddesi gereğince belirsiz süreli hale geldiğini, 04.12.2013 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile de kiralananın tahliye edilmesini istediğini, üzerinden 8 ay geçmesine rağmen tahliye etmediğini, sözleşmenin başlangıcından itibaren on yıldan fazla süre geçtiğini belirterek kiralananın tahliyesini talep etmiştir. Davalı duruşmaya gelmemiş davaya cevap vermemiştir. Mahkemece TBK’nun 347 maddesinin 01.07.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiğini, ihtara rağmen davalının taşınmazı tahliye etmediğinin anlaşıldığı belirtilerek davalının TBK’nun 347 maddesi gereğince tahliyesine karar verilmiştir. Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiş ve temyiz dilekçesinde sözleşmenin başlangıç tarihine de itiraz ederek 05.01.1995 tarihli bir yıl süreli yazılı kira sözleşmesini eklemiştir.
Öncelikle Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını ispatla yükümlüdür (M.K.6), ispat yükü kendisine düşen tarafın iddia ettiği hususa yönelik cevap verilmemiş olması halinde, kanunda aksi belirtilmedikçe ileri sürülen husus inkâr edilmiş sayılır. Sessiz kalınması ikrar olarak kabul edilemez. Davalının davaya cevap vermemiş olması davacıyı iddiasını ispat yükünden kurtarmaz. Bu nedenle ispat yükü kendisine düşen davacı kiraya veren, kira sözleşmesinin başlangıcını, süresini ispatlamak zorundadır. Ayrıca kira sözleşmesine konu taşınmazlar “dükkan” vasfında olduğundan “konut ve çatılı işyeri” vasfında olduğundan belirli süreli yapılması halinde sözleşme sonunda birer yıl süre ile uzayacağından (TBK’nun 347/1 maddesi gereğince) belirsiz süreli hale de gelmez.
Diğer yandan TBK’nun 347 maddesi “ Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler. Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir.” düzenlemesini içermekte olup, belirli süreli sözleşmelerde on yıllık uzama süresi sonunda bu uzama yılını takip eden her uzama yılının sonunda en az 3 ay önce bildirimde bulunmak koşulu ile kiraya verene bildirim ile sözleşmenin feshini ve kiralanın tahliyesini isteme hakkını vermiştir.
Somut olayda davacı yazılı sözleşme ibraz etmeden, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 1991 yılından beri devam eden belirsiz süreli sözleşme olduğunu iddia etmiş ise de davalının buna ilişkin bir kabulü bulunmamaktadır. Ayrıca davalı tarafından temyiz dilekçesine ekli olarak 05.01.1995 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi sunulmuştur. Söz konusu sözleşmenin geçerli sözleşme olduğunun kabulü halinde belirsiz süreli kira sözleşmesinden söz edilemeyeceğinden ve davalının davaya cevap vermemesi de iddiaların inkarı nitelinde olduğundan, ayrıca yargılama sırasında da davacı tarafından davalının belirsiz süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu kanıtlanamadığından, davalının temyiz aşamasında sunduğu 05/01/1995 tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi de değerlendirilerek dava şartlarının varlığı tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.