YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13706
KARAR NO : 2015/1281
KARAR TARİHİ : 12.02.2015
MAHKEMESİ : Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/09/2014
NUMARASI : 2014/577-2014/1171
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı müdahalenin men-i,alacak ve tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira sözleşmesine aykırılık,fuzuli işgal nedeniyle tahliye, aidat ve kullanım bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davalı kiracı yönünden davanın reddine, davalı kefil yönünden ise dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre, bu davanın dayanığını oluşturan TBK.nun 316/2.maddesi gereğince davalı kiracı A.. Ç..’e en az otuz gün süreli ihtarda bulunulmamış olmasına göre davalılardan A.. Ç.. hakkındaki tahliye isteminin reddine ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı kiracı A.. Ç..’in 16.04.2013 tarihli sözleşme gereği kiracısı olduğunu, davalı Ş.. B..’in ise sözleşmede kefil olduğunu, kiracının dava konusu işyerinden ayrıldığını sözlü olarak bildirdiğini bu davalının kiralananı kullanmadığını, bu durumun sözleşmedeki devir yasağına aykırı olduğunu, haksız işgale son verilmesi, bir hafta içinde teslim edilmesi istemine ilişkin ihtarname tebliğ edilmesine rağmen tahliyenin gerçekleşmediğini ileri sürerek kiralananın tahliyesini, ayrıca ödenmeyen aidat ve kira bedeli olan 4.750-TL nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yargılama sırasındaki beyanından; kiracının tebligat göndermeden ve tahliye etmeden kiralananı terk ederek taşınmazı kefile bıraktığını, kiracının tahliye ve teslim sorumluluğunu yerine getirmediğini, bu nedenle de aidat borcundan ve tahliye gerçekleşinceye kadar ki kira borcundan sorumlu olacağını, kiracının sözleşmeye aykırılık, diğer davalının fuzuli işgal nedeniyle davanın kabulünü istemiştir. Davalı kiracı A.. Ç.. savunmasında, kira borcu olmadığını, davacıya haber vererek taşınmazı tahliye ettiğini, bu durumun davacı tarafından da kabul edildiğini, aidat borçlarından ise diğer davalının sorumlu olduğunu bildirerek hakkındaki davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddini savunmuştur.Diğer davalı duruşmalara katılmadığı gibi herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Mahkemece davalı kiracıya tahliye talebini içeren ihtarname gönderilmediği, bu haliyle temerrüdün oluşmadığı ayrıca davalı kiracının dava konusu kiralanandan ayrılmış olduğunun davacı tarafından kabul edildiği, sözleşmenin sona ermesinden itibaren alacak isteminde bulunduğundan davalı kiracıdan talep edilebilecek alacağının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalı kefil hakkında ise; davanın fuzuli işgale dayalı meni müdahale ve alacak davası niteliği ile malvarlığına ilişkin olduğu, bu nedenle de mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Kiralanana ilişkin 16.04.2013 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava dilekçesindeki açıklamalara göre davanın hukuksal dayanağı TBK.nun 316/1 ve 2.fıkralarında düzenlenen özenle kullanma borcuna aykırılık nedeniyle kiracı ve kiralananın devri sebebiyle fuzuli şagil davalının tahliyesidir.Bu durumda her iki davalı hakkındaki uyuşmazlığın TBK.nun ikinci kısım Özel Borç İlişkileri dördüncü bölümde düzenlenen kira sözleşmesinden kaynaklandığının kabulü gerekir. TBK.nun 316.maddesi uyarınca tahliye isteme hakkı kiralayana ait olup dava da davacı tarafından kiraya veren sıfatıyla kira sözleşmesine dayanılarak kiracı ve kiralananın devredildiği fuzuli şagil olduğu idida edilen davalı hakkında açıldığına göre dava niteliği itibariyle tahliye davasıdır. Bu durumda HMK.nun 4/1-a maddesi gereğince davalılardan Ş.. B.. hakkında açılan davada Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğu halde yazılı gerekçe ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Öte yandan; Davalı kiracının kiralananı terk edip gittiği iddia edilmiş, davalı tarafından da anahtarın teslim edildiğine dair yazılı belge sunulmamıştır. Kiralananın tahliye edildiğinin kabul edilebilmesi için fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarının da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde anahtarın teslim edildiğini, kira ilişkisinin kendisince ileri sürdüğü tarihte hukuken sona erdirildiğinin kanıtlama yükümlülüğü kiracıya aittir. Anahtarın kiralayana teslimi sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan ne şekilde kanıtlanacağı HMK.nun 200.maddesi çerçevesinde değerlendirilmelidir. Yıllık kira bedelinin tutarı senetle kanıtlama sınırının üzerindeyse ve kiralayanın açık muvafakatı yoksa bu yön kiracı tarafından ancak yazılı delille kanıtlanabilir, tanık dinlenemez. Kiralayan anahtarı almaktan kaçınırsa kiracının yapması gereken mahkemeden bu yolda tevdii mahalli tayini isteyip tayin edilecek yere anahtarı teslim etmek ve bu durumu kiralayana bildirmektir. Kiracının kiralananı iade borcu ancak bu şekilde durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde kircının kira parasını ödemek de dahil olmak üzere sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder. Davacının dava dilekçesinde, davalı kiracının kiralanandan ayrıldığını, yerinde diğer davalının bulunduğunu açıklaması kiralananın tahliye edildiği anlamına gelmeyeceği gözetilerek yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde araştırma inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile bu davalı hakkındaki davanın da reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda (2) No’lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 12/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.